GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/184, 185, 281, 403, 585, 604, 734, 914, 915, 917, 920, 921) No.lu ALS, SMA, DMD, MS Hastalıklarında ve Kesin Tedavisi Bilinmeyen Diğer Hastalıklarda Uygulanan Tedavi ve Bakım Yöntemleri ile Bu Hastalıklara Sahip Kişiler ve Yakınlarının Yaşadıkları Sorunların ve Çözümlerinin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:50
Tarih:23.02.2021

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET DEMİRCAN (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimizde grubu bulunan siyasi partilerin birlikte karar altına aldıkları Meclis Araştırma Komisyonumuz, ALS, SMA, DMD, MS ve henüz tedavisi tespit edilmemiş hastalıklara maruz kalan hastaların ve yakınlarının karşılaştığı problemlere çözüm geliştirmek, yaşam kalitelerini artırmak, ilgili kurumlara gerekli önerilerde bulunmak ve toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla kurulmuş ve çalışmasını tamamlamıştır.

Komisyonumuz bu çalışmayı yaparken bizzat hastaları, hasta yakınlarını, hasta derneklerini, STK'leri, tabipler odasını, eczacılar odasını, Sağlık Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ilgililerini, üniversitelerden bilim insanlarımızı dinlemiştir.

Komisyon çalışmalarına katkı sağlayan başta Komisyon üyesi milletvekillerimize, diğer bütün katılımcılara ve raporun hazırlanmasına emek veren Komisyon raportör ve uzmanlarına teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim.

Komisyon, süresi yetmeyince ek süre almış ve raporunu 8/4/2020'de Meclis Başkanlığına teslim etmiş ve dağıtımı yapılmıştır.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, ben hatipten çok özür dilerim. Eski Bakanım da çok iyi hatip ve konuya çok güzel değiniyor. CHP grup burada, AK PARTİ Grubundan 7 arkadaş burada; böyle bir şey olabilir mi? Ara verin de arkadaşlarımız gelsinler, hatipten de çok özür dilerim.

AHMET DEMİRCAN (Devamla) - Süremi isterim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mümkün olan en yüksek sağlık standardına ulaşma hakkı olarak tanımlanan sağlık hakkı, temel insan hakkı olan yaşama hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 25/1'inci maddesinde "Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir." denilmek suretiyle en temel hak olan "yaşama hakkı" çerçevesinde sağlık hakkına yer verilmiştir. Dikkat edilirse bu maddede sağlık hakkı, sosyal güvenlik hakkıyla birlikte düzenlemiştir.

Anayasa'mız devletimizin temel özellikleri arasında sosyal devlet olmayı sayıyor. 17'nci ve 56'ncı maddelerde de sağlık hakkının ve sosyal hakların sorumluluğunu "Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir." hükmüyle devlete yüklemiştir.

Değerli milletvekilleri, 2003 yılında hayata geçirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında yapılan reformlarla sağlık hizmetlerine erişim kolaylaştırılmıştır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin aile hekimliği sistemi çerçevesinde düzenlenmesi, sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılması, koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, sağlık bilgi sistemlerinin geliştirilmesi, tüm nüfusu kapsayacak şekilde de bir genel sağlık sigortasının sağlanmış olması bu adımlardandır.

Sağlık alanında personel sayısı imkânlar ölçüsünde artırılmıştır ve artırılmaya devam etmektedir. 2002'de toplam 57.406 olan hekim sayısı, 87.871'i uzman, 86.677'si tabip olmak üzere toplam 174.548'e, ebe hemşire sayımız 113.872'den 275.452'ye, diğer personel sayımız ise 256 binden 635 bine ulaşmış bulunmaktadır. Hekim ve hemşire sayısı açısından düzeyimiz AB ve OECD ortalamasının yaklaşık yüzde 50'sindeyken yüzde 65'ine yükselmiş bulunuyor. Sözlerimin burasında, bu rakamlarla AB ve OECD ülkelerine göre pandemi sürecinde fevkalade başarılı bir hizmet ortaya koyan Bakanımızı, tüm sağlık personelimizi, Hükûmetimizi, sağlık kahramanlarımızı tebrik ediyor, saygıyla selamlıyorum. Sağlık altyapısı hızla yenilenmiş, çağın gerekleri ve sağlık hizmetlerinin ihtiyaç duyduğu teknik donanım sağlanmıştır. Hastane yatak sayısı 2002'de 164 bin iken günümüzde 253 bine, nitelikli yatak sayısı 2002'de 18.934 iken şimdi 161 bine yükselmiştir. 2002'de yoğun bakım yatak sayısı 2.214 iken günümüzde 47.628'e yükselmiştir; bunun da yaklaşık 8 bini pandemi sürecinde üretilmiş bulunmaktadır. Yoğun bakım yatak sayısı açısından nüfusa oranla dünyada en önde yer almaktayız. 112 acil sağlık hizmetleri, 3 uçak, 17 helikopter, 6 deniz botu ve tam donanımlı 6 bin kara ambulansıyla en üst düzeyde verilmektedir. Pandemi sürecinde pek çok Avrupa ülkesinde görülen yetersizlik manzaraları yaşanmamıştır. Pandemi süreci, bu yapılan yatırımların ne kadar isabetli olduğunu da göstermiştir.

Değerli milletvekilleri, sağlık her şeyin başı, yaşam hakkının ayrılmaz unsuru; yüksek bilgi, teknoloji, ilaç gibi çok özel ve özellikli ürünlerin kullanıldığı bir alandır. Bireylerin, bu hizmetlerin maliyetini karşılayabilmeleri mümkün değildir. İşte, işin burasında sosyal devlet anlayışını devreye sokmuş bulunuyoruz. Uzun yıllar yapılamayanı yaptık, sosyal devlet altyapısını, 2006 yılında sosyal güvenlik kurumlarını bir araya getirerek, 2008'deyse genel sağlık sigortasını kurarak, 2012'de de genel sağlık sigortasını uygulamaya koyarak inşa ettik; bu bir devrimdir, pek çok gelişmiş ülkenin bile başaramadığı bir devrimdir. Sosyal güvenlik alanında yapılan reformla herkes genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır. Sağlık hizmetine, ilaca ve diğer ihtiyaçlara ulaşımın önündeki engeller kaldırılmış, böylece geçmişte sıkça karşılaştığımız ilaç kuyrukları, hastanelerde rehin kalma gibi durumlar ortadan kalkmıştır. Pandemi sürecinde her türlü test, ilaç, hastane hizmetleri, aşı ücretsiz olarak vatandaşlarımıza sunulmaktadır. Aşı hususunda önlerde yer aldığımız medyada da görülmektedir. Sağlık hizmetlerindeki bu gelişme toplumda memnuniyetin artmasıyla sonuçlanmıştır. Ancak sağlık çok dinamik bir alandır; yeni durumlar, yeni çözümler gerektirir.

Nadir hastalıklara musap bireylerin hastalıklarının tanı ve tedavisinde zorluklar gözlenmektedir. Nadir görülmeleri nedeniyle tanı konulması zorlaşmakta, ilgili uzmana ulaşılması gecikebilmektedir. Bu hastalıkların pek azının tedavisinde sınırlı sayıda ilaç bulunmakta "yetim ilaç" diye adlandırılan bu ilaçlara ulaşmak kolay olmamaktadır. Nadir hastalıklarla mücadele eden hastalarımız ve onlara sahip çıkan, binbir zorlukla baş etmeye çalışan yakınlarının karşılaştığı sorunları daha yakından ele almak, çözüm yollarını geliştirmek ve yalnız olmadıklarını göstermek devletimizin görevidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde nadir hastalıklar hakkında kısa bir bilgi sunmak isterim. Nadir hastalıklar, diğer hastalıklara kıyasla az sayıda insanda görülen hastalıklardır. Ancak az sayıda insanda görülmesinin aksine çeşitleri, sayıları az değildir. Dünya genelinde yapılan çalışmalar sonucunda yaklaşık olarak 8 bin civarında nadir hastalık bulunduğu ve bu hastalıkların sadece yüzde 5'inin tedavisinin mevcut olduğu görülmektedir. Dünya genelinde yaklaşık olarak 400 milyon kişinin, başka bir deyişle genel nüfusun yüzde 6 ila 8'inin, Avrupa'da 30 milyon, Amerika Birleşik Devletleri'nde 25 milyon kişinin nadir hastalıklardan etkilendiği düşünülmektedir. Bu oranlar ülkemiz nüfusuna uyarlandığında yaklaşık olarak 5 ile 6 milyon arasında kişinin nadir hastalıklardan birine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Nadir hastalıkların yüzde 80'i genetik kökenlidir, yüzde 50'si çocukları etkilemektedir ve nadir bir hastalığa sahip bireylerin yüzde 30'u 5 yaşından önce hayatını kaybetmektedir. Bu hastalıkların büyük kısmının tedavisi olmadığı için bunlar "yetim hastalıklar" olarak, ilaçları da "yetim ilaçlar" olarak adlandırılmaktadır.

Hastalık bazında değerlendirme yapmaya bu kısıtlı süre içinde imkân yok ancak ALS'ye ve güncelliği nedeniyle SMA'ya kısaca değinmek isterim:

ALS (amyotrofik lateral skleroz) beyin ve spinal kordun üst ve alt motor nöronlarında dejenerasyonla karakterize ilerleyici bir hastalıktır. Sebebi belli değildir. Ancak destek tedavisiyle hastalara yararlı olmaya çalışılıyor. Genetik bir sorumluluk yoktur, yüzde 10 civarında genetik bağ görülmüştür. ALS'li hasta sayısının bugün Türkiye'de 10 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Yine nadir görülen bir hastalık olan SMA (spinal musküler atroti) ise merkezî sinir sistemini, kas ve iskelet sistemini etkileyen kalıtsal bir nöron hastalığıdır. Halk arasında "gevşek bebek sendromu" olarak da bilinir. Omurilikteki motor sinir hücrelerini tutarak yürüme, yeme ve nefes alma gibi temel işlevlerini ortadan kaldırır. Bu bebekler doğdukları zaman bez bebek gibidirler, çok gevşek durumdadırlar. SMA Tip 1 çok erken yaşta, doğumdan önce bile gelişebilir, doğar doğmaz da karşımıza çıkabilir, ağır seyreder; Tip 2 1,5 yaşında başlar, seyir ağır değildir; Tip 3 ve Tip 4'te ise seyir ağır değildir. SMA'da kullanılan ilaç Nusinersen Sodyum, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA tarafından 23/12/2016 tarihinde ruhsatlandırılmasını müteakip ilacın ülkemizdeki hastaların erişimine sunulması için ilgili branş hekimlerinin geniş katılımıyla bir çalıştay düzenlenerek kriterler belirlenmiş ve hasta bazlı yapılan yurt dışı ilaç kullanım başvuruları doğrultusunda yurt dışı ilaç listesine 23/1/2017 tarihinde dâhil edilmiştir yani bir ay sonra. İlacın geri ödenmesine ilişkin değerlendirme ise Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesindeki komisyonlarca yapılmış olup SMA Tip 1 için ilk Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) 5/7/2017'de yani yaklaşık beş ay sonra yayınlanmış ve ilaç, geri ödeme kapsamına alınmıştır. Bu ödemeyi, dünya üzerinde, en önde, en başta sosyal güvenlik kapsamı dâhiline alan ülkelerin başında yer almaktayız.

İlacın SMA Tip 2, Tip 3 hastalarda kullanılmasına ilişkin süreç, 2018 yılı Mart ayında TİTCK bünyesinde yapılan bilimsel komisyon toplantısı sonrası alınan kararlar doğrultusunda başladı. SMA Tip 2, Tip 3 tanısına ilişkin SUT, 1/2/2019 tarihinde yayımlanarak uygulamaya girdi. SMA hakkındaki gelişmeleri takip eden SMA Bilim Kurulu -bakın, SMA'yı bir bilim kuruluyla takip ediyoruz- kararlarıyla süreçler yönetilmektedir. Gen tedavisi ve ilaç tedavisi, uygun hastaya uygun tedavi Kurul kararıyla tatbik edilmektedir. Bilim Kurulu, gen tedavisinde etkinlik ve güvenilirlik açısından henüz yeterli kanıt bulunmadığı şeklinde karar yayınlamıştır.

Değerli milletvekilleri, hastalıklarla mücadeleyi konuşuyorsak hasta olmamayı başa almak gerekir yani koruyucu sağlık işin başıdır. Bunun için farkındalık oluşturma, toplumsal bilinç geliştirme önemlidir. Nadir hastalıklar mevzubahis olunca yüzde 80'i genetik geçişli olması hasebiyle akraba evliliği önemli hâle geliyor. Bu arada, kalıtsal hastalıklara karşı alınabilecek en etkili tedbir evlilik öncesi tarama testleridir. Eğer her iki taraf taşıyıcı ise hamilelik öncesinde sağlıklı çocuk edinmelerine kamu desteği verilebilir, tüp bebek desteği verilebilir, genetik olarak sağlıklı çocuk sahibi olma imkânı sunulabilir. Benden önceki değerli hatip arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, 2017'de Bakanlığa geldiğimizde bu SMA tarama testiyle ilgili çalışmaları başlattık, bu çalışmalar tamamlandı, şimdi ihale aşamasında ve kitler alınıp tarama testleri uygulanacak.

Değerli milletvekilleri, Komisyonumuzun raporu 4 bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde tedavisi bilinmeyen hastalıkların tanımı, nedenleri, etkileri, tedavi yöntemleri; ikinci bölümde hasta ve hasta yakınlarına sunulan sağlık hizmetlerinde mevcut durum ve sorunlar; üçüncü bölümde ise hasta ve hasta yakınlarına sunulan bakım ve sosyal destek hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri ile çalışma hayatına yönelik hizmetlerde mevcut durum ve sorunlar; dördüncü bölümde ise sorunlara yönelik çözüm önerileri ele alınmıştır.

Komisyon toplantılarına katılanların ilettiği sorun ve talepler konusunda ilgili kurumlarla yapılan yazışmalardan elde edilen bilgiler değerlendirilmiş ve -hasta ziyaretleriyle, hasta yakınlarıyla- bu konulara ilişkin bütün öneriler ele alınmış ve sunulmuştur. Bu bağlamda, öncelikli olarak hasta ve hasta yakınlarına sağlanan sağlık hizmetlerine ilişkin süreçlerde yaşanan problemlerin çözümüne yönelik ulusal politikaların oluşturulmasının önemi vurgulanmıştır.

Nadir hastalıklarda erken tanı ve tedaviye zamanında erişimin önemi açıktır. Nadir hastalıkların tanı, tedavi ve bakım süreçlerinin yüksek maliyetli olmasının hasta ve hasta yakınlarının yaşadığı sorunlar arasında yer alması nedeniyle bu süreçteki sosyal güvenlik haklarının da mutlaka geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. "Sosyal güvenlik hizmetlerine yönelik çözüm önerileri" başlığı altında hastaların tedavi, ilaç ve tıbbi malzemeye erişim koşullarının iyileştirilmesine yönelik olarak hastalar ve hasta dernekleri tarafından sunulan öneriler, istekler değerlendirilmiş ve yer verilmiştir. Gerek hasta dernekleri tarafından Komisyon toplantılarında dile getirilen gerekse Komisyona sunulan raporlarda belirtilen nadir hastalıklara sahip engelli bireylerin ve yakınlarının bakım ve sosyal destek hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri ile çalışma hayatında yaşadıkları sorunlara yönelik çözüm önerileri de bu bölümde sunulmaktadır.

Nadir hastalıklar konusunda toplumsal farkındalık ve bilinç düzeyinin artırılmasının önemini vurgulamıştık. Sivil toplum kuruluşlarının devreye girmesi, basının, medyanın da bu konuda sorumlu ve bilinçli davranması, bilincin gelişmesine hizmet etmesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde, süremiz içerisinde önerilen çözümlerden bir bölümünü zikretmek istiyorum. Çözümler raporda çok detaylı olarak var, oradan çözümleri tek tek değerlendirmek mümkün ama öne çekmek istediklerimizden bir kısmı şöyle: Nadir hastalıkların ülkemize özgü tanımı ve kapsamı belirlenmelidir. Nadir hastalıklar konusunda ulusal sağlık politikaları belirlenmeli ve strateji geliştirilmelidir. Nadir hastalıklar, üst politika belgelerinde öncelikli alan olarak ele alınmalıdır. Nadir hastalıklar alanında uzmanlaşmış merkezler oluşturulmalı, uluslararası iyi modeller incelenerek ülkemize uygun bir model belirlenmeli ve işler hâle getirilmesi sağlanmalıdır. Bu alanda yapılacak ve yapılmakta olan bütün AR-GE çalışmaları desteklenmelidir. Nadir hastalıklar için geliştirilecek merkezlerde, hasta ve hasta yakınlarına psikososyal danışmanlık hizmeti verebilen üniteler oluşturulmalıdır. ALS, SMA, DMD, MS ve diğer nadir hastalıklar konusunda mutlaka bir ulusal veri tabanı oluşturulmalıdır. Bu SMA tarama programının, evlilik öncesi tarama programlarına dâhil edilmesi sağlanmalıdır. Benzer şekilde, talep edilmesi hâlinde, evli olup gebelik planlayan ailelerin de SMA, DMD gibi genetik geçişi kanıtlanmış, bir nadir hastalık indeks olgusu saptanan çiftlerin de bu teste ücretsiz erişimi sağlanmalıdır.

Evde sürekli bakıma muhtaç derecede ağır engelli bireyin bakımını yapan çalışmayan anne veya babasının veya aile üyesinin emeklilik, sosyal güvenlik hakları düzenlenmelidir.

Arkadaşlar, bu çalışma bir son değil, başlangıç olarak değerlendirilmeli. Bugüne kadar olduğu gibi, bu hizmetlerin sunulmasında katkı sağlayan Cumhurbaşkanımız ve bakanlarımızın yasamayla koordineli olarak çalışmalarını sürdüreceğine ve geliştireceğine inanıyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)