GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:51
Tarih:24.02.2021

HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Salih Bey...

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Başkanım, konuşmalar devam edince...

BAŞKAN - Sayın Akar, rica ediyorum... Haydar Bey, lütfen...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, lütfen ya... Salih Bey'e izah etmeye çalışıyorum, anlatmaya çalışıyorum.

BAŞKAN - Sayın Mevkidaşım, lütfen...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Size yardımcı olmaya çalışıyorum.

BAŞKAN - Sayın Toğrul, buyurun.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, sizleri, Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

İşin doğrusu, tabii, uluslararası sözleşmeler üzerine söz aldım ama uluslararası sözleşmeden ziyade ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum ve buna bağlı olarak yaşanan sorunlar üzerine konuşmamı sürdüreceğim. Türkiye halkları, günümüzde derinleşmiş bir ekonomik kriz ve çöküş hâlinde olan bir ekonomik sistem içerisinde yaşıyorlar. Saraya ve saraya yakın yandaşa göre ekonomi tıkırında ama halka göre ekonomi batık durumda. Kapanan şirket sayısı artıyor, batık krediler nedeniyle iflaslar artıyor, icra dosyalarının sayısı artıyor, takibe düşen kredi miktarı artıyor; esnaf iflasın eşiğinde, çiftçiler tarlasını ekemiyor, KOBİ'ler borç batağında; enflasyon, işsizlik, döviz kuru, cari açık ve yoksulluk tarihî rekor kırmış, saraya göre ekonomi nasıl tıkırında, gerçekten biz anlamış değiliz.

İktidar olarak rakamlarla oynayarak ekonominin iyi gittiğini söylüyorsunuz ama biz size söyleyelim, ekonomi iyi gitmiyor. Rakamlarla oynayarak enflasyonun yüzde 14-15 olduğuna inanmamızı istiyorsunuz fakat biz biliyoruz ki memlekette gerçek, reel enflasyon yüzde 30'un üzerinde; her şey ateş pahası. Rakamlarla oynuyorsunuz ve işsizliğin yüzde 12 civarında olduğunu söylüyorsunuz ama gerçek işsizlik yüzde 30 civarında. Türkiye, yüksek enflasyon ve faizle dünyada ilk 5 ülke arasına girmiş durumda. Bu, vahim bir durumdur. Bütçe açığı 172,7 milyar TL'ye, cari açık 40 milyar dolara yakın ve millî gelirin yüzde 5,6'sı... Yüzde 5 kritik eşik, dünyanın her yerinde bu rakam ülkenin krizde olduğunu söylüyor, bizde bu rakam 5,6 ama buna rağmen "Ülkede ekonomik kriz yok." diyorsunuz.

Sayın vekiller, peki, pandemi dönemiyle birlikte ekonomi ne oldu? Kötü durumda olan ekonomi daha da katmerleşerek kötüleşti. Gerek iktidarın yanlış politikaları gerekse de pandemi nedeniyle yaşanan ekonomik krizden dolayı dar gelirliler daha da yoksullaştı, vatandaş işini kaybetti. Birçok iktidar yurttaşlarını pahalılık karşısında korumaya yönelik tedbirler alırken AKP iktidarı sadece borç vererek yoksulluğu derinleştirdi, iktidar, yurttaşı desteklemek yerine onları borçlandırdı. Pandemi sürecinde bütün hükûmetler ikilemle yüz yüze kaldı, ekonomi mi, insan mı; ekonomi mi, halk sağlığı mı? Türkiye'de ise bu ikilem böyle kurulmadı,

"Kâr mı, rant mı, sermaye mi?" diye bakıldı meseleye. Çok net olarak, işbaşındaki rejim "Rant, kâr ve sermaye" dediği için sorunlar katmerleşti. Zaten 2020 yılında vatandaş zor bir yıl geçirdi, 2020 yılında vatandaşlarımız ekonomik olarak büyük bir yara aldı. Sadece elektrik ve doğal gaz konusunda bile 2020 yılının ilk on ayında 3 milyon kişinin elektrik ve doğal gaz aboneliği kesilmiş durumda. Normalde böyle şartlarda iktidarlar ne yapar? Vatandaşlarına umut verir, vatandaşlarına gelir güvencesi verir, onlara iş-aş müjdesi verir ama yeni yılın ilk saatlerinde vatandaşlarımız iktidardan ne duydu? Tek bir şey duydular: Zam, zam, zam... Pandemiyle birlikte gıda ürünlerine yapılan fahiş zamlar yoksulluğu derinleştirdi, insanlar zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz noktaya geldiler, bu dönemde meyve sebze, yağ ve bakliyat gibi birçok temel gıda maddesinde fahiş fiyatlar söz konusu oldu.

Bakın, İstanbul'da 402 mahalle bakkalıyla yapılan bir araştırmaya göre, salgın sonrası veresiye yazdıranların sayısı yüzde 32,2; veresiye defterindeki borç miktarı yüzde 54,8 arttı. En çok veresiye yazdırılan ürünler nedir biliyor musunuz? Ekmek ve yumurta değerli arkadaşlar.

Sayın milletvekilleri, geldiğimiz noktada yurttaş için bıçak kemiğe dayanmış durumda. İktidar, pandeminin birinci dalgasında iş yerlerini kapattı, işçiler ekmeksiz, aşsız şekilde evlerine gönderildi; esnafın iş yerlerini güvencesiz olarak kapattı, esnafı iflasa sürükledi, daha önce ciddi anlamda sorunları bulunan esnafın, pandemi süreciyle birlikte sorunları daha da derinleşti, "pandemiyle mücadele" adı altında esnaf cezalandırıldı. İktidar hep bir ağızdan "Türkiye tırmanışta. Türkiye uçuyor." diyor ama esnaf battıkça batıyor.

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: "Bazı dostlar bize geldi 'Dükkânlar kapanıyor.' dedi, işte rakamlar ortada." Ama gerçek rakamlar nedir biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Sadece 2019 ve 2020 yılında 214 bin küçük esnaf dükkânlarının kepenklerini kapattı. Türkiye'de yaklaşık 6 milyon sokak esnafı var ama bu insanları dikkate alan tek bir yetkili olmadı. Esnaf bu dönem "Dışarı çıkarsak coronadan, evde kalırsak da açlıktan öleceğiz." diye feryatta bulundu.

Sadece 2019'da 3.406 kişi intihar etti değerli arkadaşlar. Öte yandan sadece 2021 yılı Ocak ayı içerisinde işsizlik, geçim sıkıntısı gibi ekonomik nedenlerle 9 yurttaş intihar girişiminde bulundu, 5 yurttaş hayatını kaybetti. Yine 1-13 Şubat 2021 tarihleri arasında ise 9 yurttaş intihar girişiminde bulundu, 7 yurttaş hayatını kaybetti.

Değerli arkadaşlar, küçük esnaf açısından durum bu ama son olarak da bugün, işçinin yaşadığı ciddi bir sorundan bahsetmek istiyorum: "Kod 29" diye bir garabet çıkarıldı. Son günlerde özellikle işverenler tarafından kod 29 gerekçesiyle birçok insanın, işçinin işine son veriliyor. Kod 29 gerekçesiyle çıkarılan işçi başka bir yerde de çalışamıyor değerli arkadaşlar çünkü yüz kızartıcı suç olarak tarif ediliyor ve insanlar işinden ediliyor.

Peki, gerçekte insanlar, işçiler niye işinden çıkarılıyor biliyor musunuz? Sendikal çalışma yaptıkları için, örgütlendikleri için patronlar tarafından kod 29 gerekçesiyle işlerinden çıkarılıyor, değerli arkadaşlar. Bakın, Sosyal Güvenlik Kurumunun işten ayrılış kodları arasında yer alan kod 29, işveren tarafından, işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle fesih anlamına geliyor. İşverenin çalışanı kod 29'la işten çıkarabilmesi için işçinin, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25'inci maddesinin II'nci bendi kapsamında belirtilen fiillerden birini işlemesi gerekiyor. Pandemi başlarında İş Yasası'na eklenen geçici bir maddeyle sözde yasaklanan işten atma, 25/II maddesiyle yani kod 29 olarak bilinen... Bu madde kapsam dışı bırakıldığı için insanlar bugün işlerinden oluyor. Kod 29'la patronlar işçileri tazminatsız işten alıyor.

Değerli arkadaşlar, son olarak kod 29 gerekçesiyle Antep'te bugün, işinden atılan işçilerin durumunu anlatmak istiyorum. Türkiye genelinde olduğu gibi, vekili olduğum Gaziantep'te de ahlaksız davranış anlamına gelen kod 29 maddesi nedeniyle işten çıkarmalar giderek artıyor. Toplam 630 işçinin çalıştığı Yasin Kaplan Halı Fabrikasında kod 29 gerekçesiyle son bir hafta on gün içerisinde 17 işçinin işine son verildi. Daha önce de aynı şey Güven Boyada yaşandı, benzer şekilde işçilerin işine son verildi. Kod 29'la işten atılan işçiler sanki alınlarına bir kara leke sürülmüş gibi başka yerlerde de iş bulamıyorlar. İşverenler, her ne kadar, işçinin ahlak ve iyi niyet durumunu sorgulayarak kod 29'la işçilerin işine son veriyorlarsa da gerçeğin böyle olmadığını herkes biliyor. Yasin Kaplan Halı Fabrikasında çalışan ve işten atılan 17 işçinin suçunun, daha önce işten atılan 2 arkadaşının haksız yere, tazminatsız işlerinden atılmasına tepki göstermek, açıklanan düşük zam oranına itiraz edip insanca yaşamaya yetecek bir zam talep etmek ve bunlar için fabrika yönetimiyle toplantı yaparak taleplerini ve şikâyetlerini dile getirmek olduğunu çok iyi biliyoruz. Ve en önemlisi, bu işten çıkarılmaların asıl nedeni ise sendikalaşmadır değerli arkadaşlar.

Kısaca, bu sürece ilişkin gerekli tedbirler alınmazsa kod 29 yasal ihtiyacın ötesine geçerek işçi kıyımının silahı hâline gelecektir, bunu belirtiyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)