GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831 ve 3840) No.lu Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi, Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:52
Tarih:25.02.2021

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; su kaynakları, kuraklık ve iklim değişikliğiyle ilgili Meclis araştırması komisyonu kurulması üzerine partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Biz geleceğimizi tehdit eden, yaşanması ihtimal dahilinde olan savaşların sebebi olacak bu meseleye Türkiye'nin, Türk milletinin ve insanlığın meselesi olarak bakıyoruz. Anladığım kadarıyla bu mesele hakkında neredeyse tüm siyasi partilerin ve o partiler içinde de birçok milletvekilinin araştırma önergeleri var. Bizim daha önce verdiğimiz araştırma önergesinde yüzeysel olarak baktığımızdan çok farklı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Tarafıma bu konuyla ilgili konuşma tevdi edilince edindiğim bilgilerden şunu anladım ki: Kuraklık son on yıldır, yirmi yıldır değil, yıllardır devam eden bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Osmanlı Devleti'nde 1844-1893 tarihleri arasında 4 kez şiddetli kuraklık yaşanmış, Türkiye'de yıllardır kuraklığın en büyük tehlike olduğu vurgulanmış ama yeterince önlem alınamamış. Bir devlet adamı der ki: "Dün ile bugünü kavga ettirirseniz, yarını kaybedersiniz." Yarını kaybetmemek adına, gelecek nesillerin huzuru ve mutluluğu adına, bölge ve dünya barışı adına Türk milletinin iradisinin temsilcileri olarak bu konunun araştırılarak sebep ve sonuçlarıyla ilgili makamlarca paylaşılıp gereğini sözde değil özde yapmamız gerekir. Yoksa bu önergeler de diğerleri gibi Meclisin arşivinde kalabalık yapmaktan başka bir işe yaramaz.

Biz İYİ PARTİ olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, yüce Türk milletinin huzurunu ve refahını artıracak, sorunları çözüme kavuşturacak, her türlü çaba, gayret ve tasarrufun destekçisi olmaya devam edeceğiz. Çünkü başka bir Türkiye olmadığı gibi, bizlerin gideceği başka bir vatan da yok. Biz "muhalefet" deyince her şeyi eleştiren, kötüleyen; "iktidar" deyince de hiçbir eleştiri kabul etmeyen bir anlayışta değiliz. İktidar milletvekilleri gerçi burada yoklar ama dinliyorlarsa bilmiyorum.

İktidar burada mısınız?

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Buradayız.

AYHAN EREL (Devamla) - Peki.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Televizyondan dinliyorlar.

AYHAN EREL (Devamla) - Biz "iktidar" deyince hiç eleştiri kabul etmeyen bir anlayışta değiliz dedim. İktidar vekilleri ne bizim hasmımız ne de düşmanımız, onlar sadece bizim siyasi rakibimiz, biz onların da en az bizim kadar vatan, millet sevdalısı olduklarından eminiz ancak öncelikleri farklı olabilir. Biz önceliklerin, günü kurtarmaya değil yarını kurtarmaya odaklı olmasını talep ediyoruz tıpkı bu meselede olduğu gibi. Meclisimizde ve ülkemizde bu alanda bilgisi, birikimi, tecrübesiyle sorunun çözümüne katkı sağlayacak çok değerli insanlar var, onların katma değerleriyle güzel bir sonuç çıkacağından eminiz.

Değerli milletvekilleri, kuraklık; yağışların kaydedilen normal seviyelerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine ve hidrolojik dengenin bozulmasına sebep olan doğal olaylar olarak tanımlanabilir. Günümüzde, dünyada karşılaştığımız küresel ölçekte en büyük sorunlardan biri olan kuraklık, bugün gelinen nokta itibarıyla fiziksel ve doğal çevre, kent yaşamı, kalkınma ve ekonomi, teknoloji, tarım, gıda, temiz su ve sağlık olmak üzere hayatımızın her aşamasını etkilemektedir. Etki derecesi, süresi ve zamanının tahmin edilmesi son derece zor olan kuraklığın etkileri, insan faaliyetleriyle yakın ilişkilidir. Kuraklık, önemli ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri olan doğal bir olaydır. Kuraklık, başlangıç ve bitiminin belirlenmesinin güçlüğü nedeniyle diğer doğal afetlerden farklıdır; yavaş yavaş kuvvetini artırır ve olay sona erdikten sonra yıllarca etkisini devam ettirebilir.

Kuraklığın en belirgin üç çeşidi vardır:

Uzun bir zaman içerisinde yağışın belirgin şekilde normal değerlerin altına düşmesi olarak tanımlanan meteorolojik kuraklık.

Diğer bir çeşidi ise toprakta bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktarda su bulunmaması; bu da tarımsal kuraklık.

Uzun süreli yağış azlığından dolayı yer altı suları, nehirler ve göllerin seviyesinde keskin bir düşüş meydana gelmesi; bu da hidrolojik kuraklık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kuraklığın etkileri genellikle tarımda görülür ve yavaş yavaş diğer suya bağımlı sektörlere yayılır. Ülkemizin, küresel ısınmanın muhtemel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasında yer aldığı, gelecekte özellikle Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerimizin iklim değişikliğinden daha çok etkileneceği tahmin edilmektedir. Tarımsal kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmak, kuraklık olmadan önceki dönemlerde alınacak önlemler ve kuraklığın yaşanıldığı dönemlerde yapılacak doğru planlamalarla mümkündür. Bu nedenle kuraklıktan önceki dönemde alınacak önlemler ve kuraklık yaşanırken atılacak adımlar ayrı ayrı ele alınmalı ve bir plana bağlanmalıdır. Yağışların devamlılığını sağlayarak su arzını artırmak elimizde olmasa da kuraklıktan kaynaklanan olumsuz etkileri azaltmak insanoğlunun elindedir. Tarım teknolojisi çok ilerlemiş ülkelerde bile tarımsal üretimin temel sorunlarından biri kuraklıktır. Bu ülkeler özellikle su azlığı ve yağış yetersizliğinden doğan kuraklık sorununu çözümlemek ve bu bölgeleri tarıma kazandırmak için ya sulama faaliyetlerini geliştirmeye ya da kuru tarım metodu uygulamaya çalışmaktadır. Bu anlamda mera ve ormanlık alanların imara açılması su kaynaklarının kurumasına da sebep olmaktadır. Ülkemiz düzensiz bir yağış rejimine sahiptir, yağışlardaki değişkenlikler düzenli bir seyir takip etmemektedir; bu da ülkemizin şiddeti değişmekle birlikte zaman zaman kuraklık riskiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, tabii ki doğanın işleyişine müdahale edemeyiz ancak kontrol altına alabilmenin yollarını aramalıyız. Örnek olarak, Akdeniz'de bir yılda metrekareye 1 kilogram yağmur yağarken bir anda 100 kilogram yağmur yağdığı da olmaktadır; işte burada devlet bu değişkenliği bilerek suyu depolayacak, yer altı sularını besleyerek kuraklığa hazırlıklı olabilecektir. Tabii ki her şeyi devletten beklemeden vatandaş olarak da bireysel önlemler almamız gerekmektedir; az tüketelim, yeniden kullanalım, geri dönüştürelim.

Özetle, kuraklık, tehlikeli bir meteorolojik olay olmasına rağmen, yavaş yavaş insanlara ve çevreye en fazla zarar veren doğal afetlerin başında gelmektedir. Kuraklığın temelinde normalin altında yağışın gözlenmesi, nemde düşüş olması, şiddetli sıcaklıkların etkisi görülmektedir. Bu sebeplerden meydana gelecek felaketlerin önlenmesi için yapılması gereken ilk şey, takip teknolojisini artırmaktır. Hidrolojik ve meteorolojik takip artırıldığında kuraklığın geliş hızı tahmin edilebilir; bu da gerekli önlemlerin daha rahat alınmasını sağlar. İnsan, kuraklığa neden olacak ağaç kaybını en aza indirerek kuraklığı önlemede bir rol sahibi olabilir. Her ne kadar basit bir önlem olarak görülse de aslında uzun vadede kuraklık için en büyük çare ağaçlandırmaktır çünkü ne kadar çok ağaç o kadar çok yağış demektir.

Yine, seçim bölgem Aksaray'a baktığımızda, Aksaray'da hem tarımsal kuraklık hem de hidrolojik kuraklık söz konusudur. Buranın Tuz Gölü havzasında bulunması sebebiyle yer altı sularının çekilmesinden dolayı, yer altı sularının boşalttığı alana Tuz Gölü'nün tuzlu suları gelmekte ve zamanla bu Tuz Gölü'nün tuzlu suları verimli Aksaray Ovası'nda bir çoraklaşmaya neden olacaktır; bu nedenle -memnuniyetle öğrendiğimiz- Kızılırmak'tan Aksaray Ovası'na su getirme projesi çalışmalarının ihale edildiğini duydum, inşallah bu, sadece proje aşamasında kalmaz, tez zamanda faaliyete geçirilerek Aksaray'da yaşanan hidrolojik ve tarımsal kuraklığa geçici bir çözüm olarak görülür diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)