| Konu: | (10/77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831 ve 3840) No.lu Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi, Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 25.02.2021 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hocalı'da şehit düşen soydaşlarımızı saygıyla anarak sözlerime başlıyorum.
Su kaynakları, kuraklık ve iklim değişiklikleriyle ilgili Meclis araştırması yapılması için İYİ PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bitkilerin çıkış ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunmamasından "tarımsal kuraklık" olarak bahsedilir. Benden önceki arkadaşlar iklim ve suyla ilgili gerekli açıklamalarda bulundular; ben daha çok bunun son çıktısından, tarımdan bahsetmekten istiyorum.
İktidar temsilcilerince 2040, hatta 2071 yılına kadar ülkemizin su sorunu olmadığına dair açıklamalara rağmen geçtiğimiz aylarda Sayın Cumhurbaşkanı, iki üç ay daha yağış alınmaz ise başta İstanbul olmak üzere bazı büyük şehirlerimizde su kesintileriyle karşı karşıya kalınacağı açıklamasını yapmış, milletin kafası karışmıştır. Şu anda kuraklık ve muhtemelen buna bağlı gıda tedarikindeki aksaklıklar ülkemizin gündemindedir.
Kıtlık ve açlığın dünyayı ciddi olarak tehdit ettiği 21'inci yüzyılda toprak ve su, en önemli stratejik maddeler olarak kabul edilmektedir. Kurak ve yarı kurak iklim kuşağında yer alan ülkemizde kuraklık ve çölleşme sorunları, küresel ısınmayla daha da artacaktır. Gıda güvenliğinin sağlanmasında temel unsur olan tarımsal üretim, eğer yeterli ve zamanında önlem alınmazsa hızla artan nüfus için gıda arzını sağlayamayacaktır. İklim değişikliği, toprak ve su kaynaklarının yanlış kullanımı gibi faktörler, kullanılabilir su ve toprak kaynaklarını giderek sınırlamaktadır. Dünyada aç nüfusun yüzde 70'i tarımsal üretim yapılan bölgelerde yaşamaktadır.
Ülkemizde suyun kullanımı, alanlarına göre kabaca şöyledir: Yüzde 70'i tarımda, yüzde 19'u sanayide, yüzde 11'i ise evlerdedir. En çok su sarfiyatının olduğu tarımsal sulama çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz: Yüzde 88,5'u vahşi sulamada harcanmaktadır, yüzde 8,5'u yağmurlamada, yüzde 3'ü de damla sulamada harcanmaktadır. Tarımda en fazla su sarfiyatı vahşi sulamada olmaktadır. Damla sulama sistemiyle vahşi sulamanın yüzde 25'i kadar, yağmurlamayla da vahşi sulamanın yüzde 75'i kadar su sarfiyatı oluyor. Ülkemizde su tasarrufunu sağlayacak ilk ve önemli adım tarımda vahşi sulamayı minimum seviyeye indirmektir.
Bugün Resmî Gazete'de "Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Bireysel Sulama Sistemlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ" yayımlandı. Buna göre 1 milyon liraya ulaşan tarımsal sulama ekipmanlarının yüzde 50'si hibe şeklinde olacaktır. Bu hibeye elektrifikasyon dâhil edilmemiştir. Hükûmet maalesef, Türk çiftçisinin durumunu oldukça geriden takip ediyor. Bu tedbirler için geç kalınmıştır; bu, en azından on beş yıl önce yerine getirilmesi gereken bir tedbirdi.
Eskişehir Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı Naci Erdemli "Bizim belimizi büken elektrik bedelleridir." diyor. Ayrıca, diğer Eskişehir çiftçileri Seyitgazi, Mahmudiye, Çifteler, Sivrihisar, Mihalıççık, Alpu, Beylikova, İnönü, Sarıcakaya, Mihalgazi çiftçileri de elektrik fiyatlarının normal fiyatların üzerinde olduğunu, gelişigüzel faturalandırmaların altından kalkamadıklarını, bu fiyatların yarı yarıya düşürülmesi gerektiğini ve hasat esnasında fatura edilmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar. Eğer Hükûmet elektrik fiyatlarına el atmazsa, su tesisatı için düşündüğü, su sistemi için düşündüğü yardımın çok daha fazlasını ileride mısır için, pancar için buğday için, sebze için alınacak hasadın yarısı kadar destekleme fiyatı ödemek zorunda kalacaktır, Türk köylüsü bunu söylüyor. Ayrıca, sadece sulama borusu parası vermekle bu iş olmuyor. Sulama teknikleri artık çok ilerledi ve bir noktada bu sulama tesisleri de demode oldu.
Eskişehir'de verimli 4 ova bulunmaktadır, bunlar: Eskişehir Ovası 160 bin dekar, Seyitgazi Ovası 340 bin dekar, İnönü Ovası 30 bin dekar ve Günyüzü Ovası 100 bin dekardır. Bunlarla ilgili en kısa zamanda kapalı sulama sistemine geçilmesi gerekmektedir. Kapalı sulama sistemi hem küçük arazinin birleştirilmesine yardımcı olmakta hem de ileri derecede su tasarrufu sağlamaktadır. AK PARTİ hükûmetleri şimdiye kadar çiftçinin sesine kulak tıkadı ancak bundan sonra çiftçinin çığlıklarını duymak zorundadır.
Eskişehir'de boşa akan pek çok akarsu vardır. Devlet Su İşleri ucuz pahalı demeden bu suları bir yerde toplamalı ve çiftçinin hizmetine sunmalıdır. Sulu ziraat, kıraç ziraattan 4-5 misli değerde mahsul elde edilmesini sağlar. Eğer bu konuda gerekli tedbirler alınmaz, sulu ziraata ağırlık verilmez ise mevcut tarımsal gelirle köylerde yaşamak mümkün olmayacaktır. 2020 Yatırım Programı'nda Devlet Su İşleri Türkiye'deki yatırımlarını 2,5 misli artırmışken maalesef, Eskişehir bundan nasibini almamıştır. Hükûmet, şehirler arasında, insanlar arasında, halkı arasında farklılık gözetmemeli ve hepsi için ne gerekiyorsa aynı eşitlikte, aynı adalette sağlamalıdır.
Köyde yaşayan nüfusun yaş ortalaması 55'tir. Köyde genç vatandaş niye kalmıyor? Çünkü çocukları taşımalı sistemle okula gönderiliyor. Çocuklar her gün 8-10 kilometre yol gitmek zorundalar, yorgun argın evlerine gelecekler, derslerini yapmakta zorlanacaklar. Köyde öğretmen bırakmadınız. Köylüye hiçbir sağlık hizmeti yok; köylüler 40-50 kilometre uzaktaki bir yere enjeksiyon için, tansiyonunu ölçtürmek için gitmektedirler; artık hastalıkların tedavisini saymıyorum.
Sarıköy'de yaşayan gebe Yunusemre köyüne gitmeye istekli ama ne çare ki orada da bir sağlık elamanı yok. Yunusemre gibi böyle merkezî konumdaki, üç dört köyün ilgili olduğu -aralarının 4-5 kilometre uzaklıkta olduğu- merkezler biraz daha ihya edilmelidir. Örneğin, Yunusemre'den tren geçer, tren durmaz. Bu köyde vatandaş nasıl yaşasın, Yunusemreliler ne yapsın? Vatandaş köyde hizmet alamıyor, şehre göçüyor, göçmek zorunda kalıyor.
2000 yılında tarımda istihdam yüzde 35 iken 2020 yılında istihdam yüzde 7'ye düşmüştür. Yine, 2000 yılında çiftçinin gayrisafi millî hasıladan aldığı pay yüzde 10 iken 2019'da bu yüzde 6'ya düşmüştür. Vatandaşı köydeki işinden alıp şehre götürdüğünüz zaman işsizliği şehre taşımış oluyorsunuz. Şehrin altyapısı yetmez oluyor, talep artışına bağlı şehirde pahalılık oluyor ve köyde üretim yapan bir insanı da üretimden alıkoymuş oluyorsunuz.
Biz bugünlerde yaşayan nesil olarak neye layıksak onunla yetinmeliyiz. Yirmi beş, otuz yıl sonra devam edecek borçlanmaları, temel atılırken ilan edilen fiyatın 2-3 misline mal olan kamu-özel işletmelerini istemiyoruz. Çocuklarımıza borç bırakmaya hakkınız yok. İşsizlere istihdam için bu paralar kullanılmalı, vergilerimiz o yönde sarf edilmelidir. Merkezde 5 müteahhidi ve taşrada da irili ufaklı pek çok müteahhidi zengin etmeye hakkınız yok; öncelik dar gelirliler ve köylüler olmalıdır.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in bahsettiği "ulusal tarım master planı" uygulamasından bahsetmek istiyorum. Bu plan uygulamaya konulduğu zaman çiftçiler ve tüketiciler için büyük yararlar getirecek ve ülkeyi açmazdan kurtaracaktır. Bunda neler var? Türkiye tarım veri sistemi oluşturulacak ve araştırmacıların hizmetine sunulacaktır. Neyin, nerede, ne miktarda ekileceği, ürünlerin ne kadar katma değer sağlayacağı belirlenecektir. Yeni teknolojiler üreticiyle buluşturulacaktır. Türkiye iklim değişikliği modeliyle kuraklığa karşı önlemler alınacaktır. Verimli tarım arazileri sanayiden kurtarılacak, plansız kentleşmeye, maden arama faaliyetlerine son verilecektir. Su kaynaklarını koruma alanları oluşturulacak. Anadolu flora ve fauna envanteri oluşturulacak. Kazanç odaklı tarımsal üretim modeli oluşturulacak. Türk tarımsal ürünler düzenleme kuruluyla piyasada üreticinin lehine fiyatlandırmalar yapılacaktır.
Kısaca, İYİ PARTİ gelecek, çiftçi üretecek, kazanacak, kazandıkça büyüyecek, Türk milleti kaliteli gıdaya ucuz bir şekilde ulaşacak, yetersiz beslenen çocuklarımız ve aç uyuyan insanlarımız kalmayacaktır.
Hükûmet, Türk köylüsünün ihtiyacını dikkate almak, ona kulak vermek zorundadır. Türk milletinin gıda temini köylünün üretimine bağlıdır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)