| Konu: | (2/1783) esas numaralı Kanun Teklifi'nin İç Tüzük'ün 37'nci maddesi uyarınca doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/111) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 02.03.2021 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Türkiye'nin yarısını oluşturan sevgili kadınları ve değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Bugün gündeme getirmek istediğim konu, son derece önemli. Umarım, bu Genel Kurul, kadınları ilgilendiren bu konuda gerekli duyarlılığı gösterir çünkü kadınlar ve kadınların emeği ne yazık ki görünmüyor. Yemek yapmak, bulaşık yıkamak, çocuk bakmak gibi pek çok şey, evin içerisinde yapılan pek çok iş "görünmeyen emek" olarak hiçbir değere sahip değil ve bu işlerin uzantısı olarak, kadınların "ev işçisi" olarak ev hizmetlerinde yaptığı çalışmalar da "görünmeyen işler" nezdindedir. Ve ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunun altını çizerek söylemek istiyorum: 4857 sayılı İş Kanunu'nda kadınların ev hizmetlerinde yaptığı iş, iş olarak görünmüyor. Kadınlar, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 4'üncü maddesinin (e) bendinde istisna hükmünde tutulmuştur yaptıkları bu çalışmalardan dolayı.
Ev hizmetlerinde çalışan yaklaşık 1 milyona yakın işçi var, ev işçisi var ve bunların bir kısmı göçmen ev işçilerinden oluşuyor. İş Kanunu kapsamına alınmadığı için İş Kanunu'nun, işçileri sosyal koruma altına aldığı bütün maddeleri ev işçilerine uygulanmamış oluyor. Dolayısıyla, ev hizmetleri açısından baktığımız zaman kadın emeği, cinsiyetçi iş bölümünün ve eril zihniyetin bir uzantısı olarak çalışma yaşamında da kadınlar ayrımcılığa uğruyor.
Aynı zamanda, bizim çalışma yaşamıyla ilgili yasalarımızın, kanunlarımızın kafası oldukça karışık. 4857 sayılı İş Kanunu'nda kadınlar, ev işlerinde çalışan işçiler, İş Yasası kapsamında tutulurken, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası'nda, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda ise, bu kanunun kapsamına alınabiliyor, yeter ki sürekli çalışıldığını kanıtlayabilsin ve ücretli çalışıldığını kanıtlayabilsin.
Peki, bu kanun, normal şartlar altında diğer işçiler için nasıl diye baktığımızda, herhangi bir işçi, bir tekstil işçisi, büro emekçisi, inşaat işçisi, bir işte bir gün bile çalışsa sigortalanmak zorunda ve sosyal güvenlik kapsamına alınmak zorundayken ev hizmetlerinde çalışanlar eğer çalıştıklarını mahkemelere giderek kanıtlarlarsa -yani sürekli çalıştıklarını ve ücretli çalıştıklarını kanıtlarlarsa- o zaman 5510'a göre "işçi" sayılırken 4857'ye göre "işçi" sayılmıyorlar; böyle bir karışık durum da var. Dolayısıyla, bizim yapmamız gereken şey: Ev hizmetlerinde çalışan emekçileri İş Yasası kapsamına almak. Bunun için sadece ve sadece 4'üncü madde (e) bendini İş Kanunu'ndan çıkarmamız yeterli oluyor ve diğer çelişkili kavramları ve maddeleri İş Kanunu'ndan ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'ndan çıkarmamız gerekiyor, düzenleme yapmamız gerekiyor; çok basit bir işlem.
Bu arada, AKP iktidarı döneminde bir yöntem daha getirildi ve ev işçileri on günden az çalıştıkları zaman sadece sağlık sigortası yani meslek hastalıklarına ve iş kazalarına karşı sigortalanarak emeklilik hakkından ve diğer sosyal korumadan yararlanmamaları sağlandı. Yani sosyal korumadan yararlanmadan sadece iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasına dâhil oldular, on günden fazla çalışanlarsa, kanıtlarlarsa işçi sayılıyorlar. Bakın, ne kadar karmaşık bir şeyden bahsediyorum, ne kadar kafası karışık bir İş Kanunu'ndan bahsediyorum. Dolayısıyla, bu kanunu insan haklarına ve çalışma haklarına uygun bir şekilde düzenlemek ve çalışma yaşamında kadınlara yönelik yapılmış ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve ev işlerini "iş" saymak ve ev işçilerini "işçi" saymak, ev işçilerinin çalıştığı yerleri "iş yeri" saymak gibi pek çok düzenlemeyi yaparak bu eşitsizliği, ayrımcılığı ortadan kaldırmamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Pandemi döneminde ev işçileri, sosyal koruma dışında bırakıldı. Örneğin, başka işlerde çalışan işçiler kısa çalışma ödeneğinden yararlanırken 1 milyonu aşkın ev işçisi kayıtsız, güvencesiz çalıştığı için kısa çalışma ödeneğinden yararlanmadı, işlerini kaybetti. İş kazalarına maruz kalıyorlar, cinsel istismara maruz kalıyorlar, iş cinayetlerine maruz kalıyorlar, meslek hastalıklarına maruz kalıyorlar ve bütün bu zorluklar altında aynı zamanda gelirden uzak kaldılar pandemi döneminde ve pandemi döneminde de sigortalı olmadıkları için, güvenceli çalıştırılmadıkları için ne yazık ki korunmadılar.
Kadın emeğinin görünmemesine karşı bu Parlamentodaki bütün milletvekillerini bu kanunun düzenlenmesi, ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına alınması için davet ediyorum. Burada bu kanunu değiştirelim, ev işçilerini güvenceli bir çalışma yaşamına kavuşturalım diyorum ve ev işi iştir, ev işçisi işçidir. (HDP sıralarından alkışlar)