| Konu: | 1921 Teşkilâtı Esasiye Kanunu'nun 100'üncü yılına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 03.03.2021 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Osmanlı, Türkiye anayasal ve siyasal gelişmelerinin en önemli dönüm eşiğidir. Bağımsızlığını yitirmiş bir devletin uğramış olduğu işgale karşı gelişen meşru mücadelenin hukuki esasları bu Anayasa'yla belirlendi. Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı demokrasi ve hukukla yönetmiş, aynı zamanda ulusal egemenlik anlayışına dayanan yeni bir devlet kurmuştur. Anayasayı yapan Büyük Millet Meclisi, ilk ve son asli kurucu iktidardır. 1921 Anayasası, içeriği yönünden olduğu kadar, görüşülmesi ve kabulü açısından da siyasal tarihimizin en ilginç belgelerinden biridir. İki ay süren Anayasa görüşmeleri Büyük Millet Meclisinin idealizmi, vatan sevgisi, bağımsızlık aşkı, siyasal olgunluğu, ulusal egemenlik ve halkçılık ilkelerine tartışmasız bağlılık kanıtlarını sunmaktadır. İçerik olarak toplam 24 maddeden oluşan kısa bir çerçeve anayasa niteliğindedir. Kanun-ı Esasi'nin bu Anayasa'yla çelişmeyen hükümleri yürürlükte tutulmuştur. Hak ve özgürlükler ve yargılama bu metnin dışında tutulmuş ve düzenlediği konular itibarıyla 4 ana sözcükte özetlenebilir içeriği: Bir, devlet; iki, egemenlik; üç, Meclis hükûmeti; dört, yerinden yönetim. Devlet kapsayıcıdır; madde 3'e göre Türkiye devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Egemenlik karmadır; halk-millet egemenliği karması doğrudan ve temsilî demokrasi karma anlayışını yansıtmaktadır. Meclis hükûmeti temeldir, zira, Büyük Millet Meclisi kuruculuk ve yasama yetkilerine ek olarak yürütme yetkilerini de üstlenmiştir. Yerinden yönetim geniş tutulmuştur, bu da yerel katılım ve yerel demokrasiye verilen önemi göstermektedir.
Peki, ya, bu Anayasa'nın uygulaması nasıl olmuştur? Anayasa'nın en özgün yanlarından biri olan Meclis hükûmeti sistemi yerel yönetimler dışında başarılı bir biçimde uygulanmıştır. Anayasa, erkler birliği ilkesini koymuş olmakla birlikte, yürütme işlerini Meclis bizzat yürütmemiş, bu görevi icra vekilleri heyeti yerine getirmiştir. Bu heyetin giderek güçlenmesi, uygulamayı parlamenter rejime doğru kaydırmıştır. 11 Ağustos 1923'te çalışmalarına başlayan ve 29 Ekimde cumhuriyeti ilan eden ikinci dönem Meclisi, 3 Mart 1924'te hilafet makamını kaldırdı, aynı gün kabul ettiği 2 yasayla Şeriye ve Evkaf Vekâleti'ni kaldırarak ve Tevhidi Tedrisat yani eğitimde birliği sağlayarak laiklik temellerini attı. Uygulama süresi kısa ancak yoğun olmuş, sonraki dönemler için, hatta bugünkü tartışmalar bakımından da derin izler bırakan bir anayasacılık hareketi başlatmıştır. Bu çerçevede, cumhuriyet, ulusal egemenlik ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstün yeri gibi esaslar, kurtuluş anayasacılığından kuruluş anayasacılığına geçen miraslardır.
Peki, bu Anayasa 100'üncü yılında nasıl okunmalıdır? 1921 Anayasası "Devlet anayasayla doğar ve anayasayla yaşar." olgusunu yansıtan, sadece Türkiye açısından değil, dünya ölçeğinde de özgün bir metin olarak Türkiye Cumhuriyeti öz geçmişinin temel taşıdır. Ne var ki 100'üncü yılı için öncelikle şu acı gerçek kaydedilmelidir: Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi ve Hükûmeti kurdu ancak bugünkü hükûmetsiz Meclis ayrıca işlevsiz kılınmıştır, 2017'de, tarihimizde ilk kez, demokratik anayasacılığın özü olan kurul hâlindeki siyasal karar düzenekleri kaldırılmıştır. Dokunulmazlıklar örneğinde olduğu gibi, Meclis işlevinin "kalkan ve inen ellere" indirgenmesi bu tasfiyenin sonucudur. Bu nedenle, parlamenter rejime dayalı siyasal ve anayasal yapının kalkış noktası Türkiye Büyük Millet Meclisi olmalıdır. Meclis ekseninde demokratik anayasa ereği meşru olduğu gibi, kurucuların mirasına saygının da bir gereğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Anayasa ciddiye alınmalı, siyasetçiler tarafından gündem değiştirme malzemesi olarak kullanılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki anayasa, bir toplum için -mecaz anlamında olduğu kadar gerçek anlamında da- ekmek, su ve hava kadar önemlidir. Toplumsal uzlaşma ve barış belgesi olan anayasa andına sadakat kadar, kullanılacak anayasa dili de önemlidir. Bir devlette herkesin saygı göstermek zorunda olduğu tek belge, insan hakları ve demokrasiye dayanan anayasadır.
Kuruluşun 100'üncü yılı ve laikliğin temellerinin atılışının 97'nci yılı kutlu olsun. 3 Mart 1924 tarihi laikliğin temellerinin atıldığı gün olmuştur. Bu belgelerin geleceğe yönelik olarak eşitlik, yurttaşlık ve laiklik ekseninde okunması, günümüz seçilmişlerinin kuruculara saygısının ve gelecek kuşaklara karşı sorumluluğunun bir gereğidir. İçtenlik sınavı günceldir ve sınavların en büyüğüdür.
Saygılarımla. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)