GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:54
Tarih:03.03.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Barınma insanoğlunun en temel ihtiyacı ve harcamalarımızın önemli bir kısmını da bu ihtiyaç için kullanıyoruz. Her ne kadar enflasyon verilerini çarpıtıyor olsa da Türkiye İstatistik Kurumunun 2017, 2018, 2019 yıllarına ait birleştirilmiş verileri de tüketim harcamalarının büyük bölümünü konut ve kira harcamalarının oluşturduğunu doğruluyor. Bugün geleneksel kalabalık ailelerin yerini çekirdek ailelerin alması, eğitim ve iş nedeniyle göçler, ayrı evde yaşama tercihi konut ihtiyacına olan talebi artırıyor ancak konut pahalı, arsa pahalı, kira pahalı. Ne yapıyor vatandaş? "Küçük olsun ama benim olsun, kiralarda sürünmeyeyim." diyerek diğer harcama kalemlerinden kısıp kira bedeline eklemek suretiyle ev sahibi olmanın çarelerini arıyor. Ailesinden miras kalanlar şanslı, anlaşıyor bir müteahhitle, arsasının üzerine anlaştığı kadar daire ve dükkân alabiliyor. Ama parası olmayanlar... İşte asıl arayış bu noktada başlıyor: "Nasıl kredi bulabilirim?" Google arama trendleri raporuna göre ülkemizde en çok arama yapılan başlık "ihtiyaç kredisi" "kredi başvurusu" ve "enflasyon". Neden enflasyon? Çünkü vatandaşın bir diğer derdi de şu: "Kredi çekip ev alayım ama bu ekonomide bu ev benim elimde kalır mı, evimin taksitini ödeyebilir miyim?" diye merak ediyor. Haksız mı? Hayır.

Geçtiğimiz yıl dünya beklenmedik bir salgınla karşılaştı. Bütün ülkeler teyakkuz haline geçti ve salgının ekonomilerine etkilerini minimize etmek için art arda önlem paketleri açıklamaya başladı. Kimi, önceliği zor durumda olan şirketlere verdi; kimi, işten çıkarmaları engelledi; kimi, işsizleri öncelikli koruma altına aldı; kimi, sosyal güvenlik ve vergi ödemelerini ertelemeye yönelik düzenlemeler yaptı. Tabii ki diğer ülkelere göre daha geç adım atılsa da diğer ülkelere nazaran devede kulak kalsa da bizim ekonomi yöneticilerimiz de sosyal hayata destek paketleri açıkladı. Bir yıl geri ödemesiz, düşük faizli konut kredisi; düşük faizli taşıt kredisi, düşük faizli ihtiyaç kredisi ve en önemlisi, tatil kredisi.

Coronavirüs salgınından kurtuluşumuzu müjdeleyen Sayın damat Albayrak bugün görevde değil. Kendileri bu kararı alırken mutlaka Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Cumhurbaşkanının Başkanlık ettiği Ekonomi Politikaları Kuruluna, hatta Sosyal Politikalar Kuruluna da mutlaka danışmıştır. Tabii, danışılınca dağlar aşılır; aşıldı tabii, cumhuriyet tarihinin en düşük kredisiyle cumhuriyet tarihinin en fazla ve en hızlı borçlanması gerçekleşti.

Kredi nedir? İhtiyaç duyduğunuz maddi destektir. Temmuz 2020 itibarıyla bankaların kullandırdığı kredi hacmi yani maddi destek 720 milyara ulaştı. Sadece mayıs ayında 699 bin kişi hayatında ilk defa kredi kullandı. Bu krediler kullanılırken konut ve taşıt kredileri için bir yıl sonra ödenmek üzere sözleşme yapıldı, bir yıl dolmak üzere. Covid-19 mutasyonlarıyla birlikte artmaya devam ediyor. Kongre salonları tıklım tıklım, iş yerleri kapalı. Geri ödenemeyen kredilerin yaratacağı finansman sorunu artık bir ihtimal değil, büyük bir problem. Şimdi ne olacak? Bankalar vadesi gelen kredileri tahsil edemeyecek, önce faiz, sonra faizin faizi, sonra haciz, en sonra da icradan satış. Hükûmet bu krizi kaldırabilir mi? Belki bir süre yapılandırma yapıp borçları bir süre daha faizle erteleyebilir. Ancak şu bir gerçek ki: Bir yıldır tekeri dönmeyen, dükkânı açılmayan esnaf, anaparasını ödeyemediği borcun ne yazık ki yapılandırılmış faizini ödeyemez.

Değerli milletvekilleri, ev sahibi olmak herkesin hayali ama her isteyenin ev sahibi olamadığı gibi, her isteyen de kredi kullanamıyor. Öncelikle kredibilite yani gelir istikrarı gerekli. Gelir istikrarı olmayanlar ne yapıyor? Ya hiçbir şey alamıyor ya da başka arayışlara giriyor. İşte "Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi" diğer adıyla "el birliği sistemi" alternatif finansman arayışlarının sonucunda çözüm olarak sunulan finans yöntemlerinin başında gelmektedir. Alt gelir gruplarında, konut sahibi olmak isteyen ancak banka sistemince kredi alabilme imkânı olmayan vatandaşlar ile özellikle faize karşı hassasiyeti bulunan vatandaşların tercih ettiği, aynı zamanda bankacılık sistemince kredilendirilmeyen konut ve arsa hükmündeki gayrimenkullerin satışını kolaylaştırmak üzere oluşturulan Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi Türkiye genelinde son yıllarda hızla yaygınlaşmaktadır. Sistemin temeli, 1990'larda atılmıştır. Otomobil satışında uzun vadeli ve faizsiz bir yöntem olan el birliği sistemini uygulayan bir firma harekete geçmiş, bu sistemi konut finansmanına uyarlamış ve bu kapsamda ilk firma 2013 yılında faaliyete başlamıştır. 2016 yılından sonra artan faiz ve enflasyon baskısı, sisteme yeni firmaların girişini hızlandırmıştır. Bugün el birliği sistemine dayalı 50'nin üzerinde şirket faaliyet göstermektedir. Şirketler "gayrimenkul, otomotiv, iletişim, organizasyon, pazarlama sanayi, ticaret anonim şirketi" ve/veya "emlak müşavirlik şirketi" unvanı taşımakta ve yaklaşık 400 binin üzerindeki müşterinin tasarruflarını yönetmektedir.

Dünyanın birçok ülkesinde konutta alternatif finansman yöntemleri uygulanmaktadır. Ancak, ülkemizdeki gibi mevduat toplayarak, çekilişe dayalı faizsiz finansman sistemi uygulamasına rastlanılmamaktadır. Dünyada benzerine rastlanılmayan uygulama sadece çekilişsiz sistem değildir; sistemin mevzuata dâhil edilmemesi, risk, lisanslama, yasal sorumluluk, kontrol ve denetim mekanizmasının yasal bir çerçeveye bağlanmaması, düzenleyici altyapısı bulunmaması da bize özel bir uygulamadır.

Sistem, bugüne kadar başıboş bir şekilde, hiçbir sermaye, yeterlilik, lisans belgesi ve izin şartı aranmaksızın kendi kendilerine kurulup kontrolsüzce büyümüştür. Şirket sayılarının hızla çoğalması riskleri artırmış ve mağdur sayıları da artmıştır. Mağdurların sesinin yükselmesi ve hızla çoğalmasının da iktidarı bir düzenleme yapmak zorunda bıraktığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu kanun teklifinin hazırlanmasında çok geç kalınmıştır.

Bugüne kadar iktidarın dikkatini çekmeyen, mağdur sayısı artana kadar düzenleme yapılması ihtiyacı hissedilmeyen Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi şu şekilde yürümektedir: Bu sistemde konut alım işlemleri detaylı prosedür gerektirmemektedir. Bankalar müşterilerden mevzuat gereği birçok evrak, bordro, ipotek isterken el birliği sistemindeki firmalar müşterilerine zorluk çıkarmamaktadırlar. Düşük gelirli bir ailenin ya da fazla sigorta ödemek istemeyen işverence düşük ücretli gösterilen bir işçinin maaş bordrosu el birliği sisteminde finansman bulabilmek için engel teşkil etmemektedir. Sistem, kişilerin kendi birikimleriyle ev, araba sahibi olmalarını sağlamaya yönelik taksit sayısı kadar katılımcının bir havuzda para biriktirmesi esasına dayanmaktadır. Organizasyon ücreti karşılığı sisteme üye olan müşteri, istediği ev veya arabanın bedelini kendi ödeme gücüne göre tespit etmekte ve bu büyüklüğe göre organizatör şirket tarafından oluşturulmuş gruba eklenmektedir. Bu sistemde ev almak isteyenlerden oluşan ve benzer vade talebinde bulunan 40, 60, 80, 100, 120 kişilik katılımcılardan oluşan gruplar şirketler tarafından organize edilmektedir. Belirli bir dönem sonrasında başlayan çekilişlerle her ay havuzdaki bir katılımcıya talep ettiği konut bedeli teslim edilmektedir. Uygulamada sisteme katılırken müşterilerden havuz organizasyon bedeli olarak yüzde 7 ila yüzde 12 arasında değişen peşin komisyon tahsilatı yapılmaktadır. Katılımcı ve çekiliş sonucunda ödenecek para sabitken konut fiyatlarının sabit olmaması katılımcının aleyhine bir ek maliyet yaratmaktadır. Ayrıca yasal bir altyapı olmadığı için katılımcı havuzdan çıkmak istemesi hâlinde de zarara uğramaktadır. Yüzde 7 ila yüzde 12 arasında organizasyon bedelinin peşin alınması, katılımcının ilk bir yıllık süreçte verdiği parayı almak bir yana neredeyse firmaya borçlanması anlamını taşımaktadır. Katılımcı eğer kiradaysa ve kurada arka sıralara kalmışsa bu dönemde hem konut taksitlerini hem kira ödemesini yapmaktadır. Bu süreçte paranın zamanla değeri azalmakta, konut fiyatlarındaki artış ve enflasyon gibi nedenlerle birikimler erozyona uğramakta, katılımcı sisteme dâhil olurken hayal ettiği konuta da sahip olamamaktadır.

Yine, aynı şekilde sisteme ilişkin yasal altyapı, sermaye yeterliliği, lisanslama, düzenleme ve denetim bulunmaması nedeniyle sisteme ödenen tutarların sözleşme iptalinde veya organize eden şirketin iflası hâlinde hiç alınamama riski de bulunmaktadır. Sözleşmeler firma bazında farklılıklar göstermekte, her firma katılımcısıyla farklı sözleşme yapabilmekte, katılımcının şirkete yönelik başta cayma hakkı olmak üzere hakları firmaların inisiyatifine, insafına terk edilmektedir. Bankaların uygun bulmadığı, tapusu bulunmayan, hakkında şerh, haciz ve her türlü kısıtlayıcı kayıt bulunan gayrimenkul, krediye uygun olmayan konut ve arsalar finanse edilebilmektedir.

Değerli milletvekilleri, birikim yapmak, birikimini konut, arsa, taşıt gibi değerlendirmek isteyen birçok vatandaşımız, kimi zaman bankerler, kimi zaman "faizsiz finans" söylemi arkasında dolandırıcılık yapan firma ya da kişilerce dolandırılmıştır. Bu, kimi zaman Tosuncuk'un kurduğu hayalî çiftliğe yatırım yapmak şeklinde olmuş, kimi zaman jet hızıyla kazanç vaadiyle ortaya çıkan, yine jet hızıyla ortadan kaybolan kişiler aracılığıyla meydana gelmiştir. AK PARTİ'si bugüne kadar yastık altından çıkan paraların kontrolsüzde olsa sistemin içine girmesi nedeniyle el birliği sistemiyle para toplanmasına ses çıkarmamıştır ama AK PARTİ'sinin el birliği yaptığı sistemde saadet zincirinin halkaları kopmaya başlamıştır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)