GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:54
Tarih:03.03.2021

MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 251 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ülkelerin uzun vadeli ekonomik büyümesinin sürdürülebilmesi için yurt içi ve yurt dışı tasarrufları kilit rol oynamaktadır. Bu tasarruf miktarının tabandan tavana düzenli şekilde işleyebilmesi adına, öncelikle hane halkının tasarruf miktarı artırılmalıdır. Ülkemizde bu miktar birçok ülkeye oranla daha azdır. Hane halkı özeline inildiğinde tasarruf oranının artırılması için finansal açıdan güvende hissedebilecekleri uygun ürünlerin sunulması gerekmektedir.

Konut ve araç sahibi olmak günümüz dünyasında bütün toplumlarda temel bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Özellikle, şehirleşme oranının yükselmesiyle bu ihtiyaç daha çok hissedilmiş ve ihtiyaç boyutunu da aşarak çözülmesi gereken bir sorun hâline gelmiştir. Kişisel birikimle ihtiyaçların karşılanması güvenli bir yöntem olmaya devam etse de uzun bir zaman dilimine ihtiyaç duyulması, bu alanda finans ve finansman konusunu gündeme taşımıştır. Finans, ekonomik faaliyetlerin ihtiyaç duyduğu sermayeyi ifade ederken finansman, sermaye temin için başvurulan araçları tanımlamaktadır. Finansal sistem ise finansal araçlar yardımıyla bireylerin ve kurumların ihtiyaç duydukları fonları fazlası olanlardan toplayıp talep edenlere arz eden işleyiştir. Finansman sistemleri, ekonomik faaliyetlerin ihtiyaç duyduğu sermayeyi temin etme işlevi görürler. Klasik bankacılık işlemlerinde ortaya çıkan finansal sistem, bu fonları belirli bir faizle kullandırmaktır. Faizsiz finans sistemi ise ihtiyaç duyulan sermayenin, nakdin faizsiz teminini sağlamaktır. Klasik veya katılım bankalarının ürettiği çözümlerin kişilerin konut ve araç ihtiyaçlarını çözemediği durumlarda yeni arayışlar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri, bütün dünyada ortaya çıkan tasarrufa dayalı finansman düşüncesinin doğurduğu kurumlardır.

Tasarrufa dayalı finansman düşüncesi 1775 yılında İngiltere'de kurulan yapı tasarruf sandıklarıyla ilk kurumuna kavuşmuş, 19'uncu yüzyıldan itibaren benzeri kurumlar, uygulamalar dünya genelinde yaygınlaşmıştır. Yapı tasarruf sandıklarının ana düşüncesi, konut ya da araç sahibi olmak isteyen kişilerin belirli bir hesaba düzenli ödeme yaparak tasarruf sağlaması ve tasarrufu belirlenmiş bir düzeye ulaştığında kredi hakkının doğması şeklindedir. Bankalarla benzer bir yapıya sahip olsalar da banka statüsünde olmayan bu sistemlerin faizsiz modelleri olduğu gibi katılımcılara faiz ödemesi yapan modelleri de bulunmaktadır. Bu sistem ülkemizde otuz yılı aşkın bir süredir halk arasında "el birliği sistemi" olarak bilinen adıyla uygulanmaktadır. Özellikle, faiz kavramına mesafeli yaklaşan vatandaşların tercih ettiği bu tasarruf sistemi, konut ve taşıt alımı noktasında yaygınlaşmaktadır. Sistem katılım arttıkça büyümektedir, büyüyen sistem içerisinde gözle görünür sorunlar yaşanmasa da tasarruf amacıyla katılan vatandaşların hukuki olarak güvence altına alınması amacıyla bazı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü olası bir mağduriyet zinciri bir yandan sisteme olan güveni yıkarken diğer yandan tasarruflarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan vatandaşlar ortaya çıkaracaktır. Özellikle, son yıllarda bu alanın hızlı bir şekilde büyüdüğünü ve yeni kurulan şirketlerin de bu kapsama dâhil olduğunu görmekteyiz. Bu büyümeyle birlikte bankalarda kredi notu düşük olan kişiler sisteme daha fazla rağbet göstermektedirler. İşleyişte bugüne kadar önemli bir sorun yargıya taşınmamıştır ancak özellikle tasarruflarını almak isteyen vatandaşlarımızın bu süreçte sorunla karşılaştığını ya da yüksek oranlı kayıplar yaşadığını görmekteyiz. O nedenle, görüşmekte olduğumuz teklifle, sistemin getirebileceği olası mağduriyetlerin önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şirketler, katılımcılardan yaptıkları hizmetin karşılığı olarak "organizasyon ücreti" "organizasyon bedeli" veya "çalışma bedeli" şeklinde adlandırdıkları bir ücret almaktadırlar. Bu bedel, vatandaşların seçmiş olduğu yönteme ya da ödeme planına göre belirlenmektedir. Bütün şirketlerin genelinde, uygulamada, taksitleri dondurmak, taksitleri düşürmek veya artırmak ya da sistemden ayrılmak mümkün olmaktadır ancak bunların doğurduğu bazı sonuçlar bulunmaktadır. Taksit dondurma hâlinde, fonu kullandırmanın aynı süre miktarı kadar ertelenmesi söz konusu olmaktadır. Fonu kullanmış müşteri geri ödemelerini geciktirirse yüzde olarak belirlenmiş gecikme cezası ödemesi gerektiği genellikle sözleşmelerde belirlenmiştir. Katılımcıların sistemden ayrılmak istemeleri hâlinde, yaptıkları ödemelerin toplamı altı ay içerisinde genellikle kendilerine iade edilmekte, herhangi bir kâr payı, faiz vesaire adı altında ilave bir ödeme yapılmamaktadır. Organizasyon bedelinin ödenmesinde ise şirketler arasında farklı uygulamalar bulunmaktadır; bu ücretin yarısını iade edenler olduğu gibi, iade etmeyenler de bulunmaktadır. Şirketler, sisteme girişte belirlenen fonu çeşitli kriterlere göre hak eden müşteriye nakit olarak teslim etmemektedir. Şirketler, bu finansı, müşteri araç veya gayrimenkul satın aldığında nakden satıcıya ödemektedirler. Bu işlem için şirketler "teslimat" kavramını kullanmakta ve sitelerindeki çeşitli görsellerde bunun tapu olduğu izlenimini vermektedirler. Hâlbuki tasarruf finansman şirketleri, sisteme girişte belirlenen fondan daha fazlasını üstlenmemektedirler. Bu meblağ satın alınan malın bedelini karşılayamadığında, müşterilerin ilave finans araçlarını devreye sokması gerekmektedir. Şirketi ilgilendiren husus, müşterinin satın aldığı gayrimenkulün ipoteğe uygun olmasıdır. Müşteri ile satıcının gayrimenkul için tayin ettikleri bedel şirketi ilgilendirmemektedir, gayrimenkulün bedeli düşük olduğu zaman az ödeme yapmak veya yüksek olduğunda fazla ödeme yapmak gibi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu bakımdan tasarruf finansman şirketlerinin herhangi bir araç veya gayrimenkulün alımına aracılık etme veya bizden satın alıp müşterisine teslim etme görevleri yoktur.

Şirketler finansman sağladığı katılımcılardan bazı güvenceler istemektedirler. Bu güvenceler; teslimat anında 2 kefil istemek, kalan taksitler için düzenli senetler imzalatmak, katılımcının satın aldığı gayrimenkule haciz koymak ve katılımcıyı borcu sona erene kadar DASK sigortası yaptırmakla sorumlu tutmaktır. Buna karşılık, taahhütlerini yerine getirerek ödemelerini gerçekleştiren katılımcıya sağlanacağı vadedilen finansla ilgili herhangi bir güvence verilmemektedir; sadece talep edenlere ve masraflarını kendileri karşılamaları şartıyla banka teminat mektubu verebileceklerini beyan etmektedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinde tasarruf finansman şirketlerinin kuruluş izinleri BDDK'nin en az 5 üyesinin olumlu oyuyla verilecektir. Ayrıca kuruluş için aranan şartlar 6361 sayılı Kanun'da diğer şirketler için öngörülen hükümlere göre belirlenecek, böylece vadedilen faaliyetleri gerçekleştirmekten yoksun şirketlerin sisteme girişi engellenecektir. Bununla birlikte, finansal kiralama ve finansman şirketleri için ödenmiş sermaye tutarı 50 milyon, tasarruf finansman şirketleri için ödenmiş sermaye 100 milyon Türk lirası olarak belirlenmektedir. Bu şirketlerin ana faaliyet konuları dışındaki mal ve hizmetler ile tasarruf finansman sözleşmeleri dışında borç verememesi, başka şirketlerle ortaklık payı edinememesi ve ayrıca konut ve taşıt alımlarını finanse etme şeklinde yurt dışı faaliyetlerinde bulanamayacakları düzenlenmektedir. Kanun teklifinde tasarruf finansman şirketlerinin müşteri nezdinde banka gibi faaliyet gösterdikleri veya ülkemiz katılım bankacılığı sektörü adı altında yer aldıkları izlenimini oluşturmamaları amacıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamalara yönelik tedbirlere de yer verilmektedir. Tasfiyeleri hâlinde mağduriyet oluşmaması için tedbirler alınmaktadır.

Sözlerime son verirken kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, büyük Türk milletini ve onun Büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)