GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:54
Tarih:03.03.2021

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 251 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teklifin Komisyon görüşmelerine katılan bir milletvekili olarak kanun metninin hazırlık aşamasında ve Komisyon görüşmelerinde doğrudan sektör temsilcilerinin görüşlerinin alınmasını nitelikli yasa yapma tekniği bakımından olumlu bulduğumu, belirterek kalıcı ve örnek olmasını temenni ederek sözüme başlamak istiyorum. Ancak tali komisyonların görüşlerinin teklife yansımamış olmasını da bir eksiklik olarak buradan belirtmek istiyorum. Kimi vatandaşlarımızın ev ve araç sahibi olmak için uzun zamandır tercih ettiği bir finans tasarruf alanının yasal denetim altına alınmasını -ki sistemden uzun yıllar mağdur olan vatandaşlarımızın korunması anlamında geç kalmış olmakla birlikte- olumlu bulduğumuzu da belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, benim üzerine söz aldığım 1'inci maddeyle tasarruf finansman şirketleri ile, tasarruf finansman faaliyetlerine ilişkin özel hükümler getirilmektedir. Buna göre, organizasyon ücreti, tahsisat, tasarruf finansman faaliyeti ve tasarruf fon havuzu tanımları eklenmekte, mevcut var olan 6361 sayılı Kanun'a, mevcut şirket tanımının içine finansman şirketleri ve tasarruf finansman şirketleri de dâhil edilmekte. Ayrıca, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliğinin adı Finansal Kurumlar Birliği olarak da değiştirilmektedir. Sanırım, AK PARTİ Grubunun vermiş olduğu bir önergeyle de konut ve taşıt dışında tasarruf edinimlerine "çatılı iş yeri" kavramı da ekleniyor. Bu durumun Komisyonda detaylı görüşülmesi ve çalışılması gerekiyordu, ki bu tür farklı öneriler de olmuştu, bunun daha detaylı görüşülebildiğini de belirtmek istiyorum.

Şimdi, teklifin geneline baktığımız zaman, özellikle gerekçede şöyle bir kavram var: İstikrarlı ve uzun dönemli bir büyüme performansının sağlanması için yurt içi tasarrufların kilit rol oynadığı, ki birçok hatip de buna değindi. Hane halkı tasarruflarının artırılması yönünde de bir beklenti var bu sistemle. Ancak bu kanun teklifiyle yurt içi tasarrufları arttırmaya, yatırım ve istihdamı arttırmaya dönük bir beklentiyi ben açıkça çok gerçekçi bulmuyorum. Gelinen aşamada -ki teklifte iddia edildiği gibi bırakalım tasarruf etmeyi- vatandaşlarımız tasarruf edemediği gibi mevcut olan tasarruflarını da eritti. Ekonomide yaşanan kötü gidişle birlikte tasarruf ettiği 3-5 kuruşunu da zorunlu harcamaları, ödemek zorunda olduğu kredileri ve borçları için kullandılar. Bu nedenle, teklifte iddia edildiği gibi Avrupa Birliği ya da OECD ülkeleri içerisinde yüksek ya da orta gelirli gruptaki ülkeler arasında tasarruflar açısından çok ileride değiliz, hatta gerideyiz. Bu teklifte düzenlemeye alınan bu sistemle hane halkı tasarruflarının artacağı beklentisi bir yana değerli milletvekilleri, mevcut tasarruf sistemleri olan bireysel emeklilik ve otomatik katılım sistemlerinden, zorunlu harcamaları karşılamak için ciddi çıkışlar olduğunu görmekteyiz; örneğin, 2021 yılının ilk altı haftasında ekonomik gerekçelerle, işsizlik ve refah kaybı gibi nedenlerle yaklaşık 100 bin sözleşme iptal olmuş durumda. 2020 yılında 1 milyona yakın bireysel emeklilik sözleşmesi iptal edilmiş, yüksek enflasyon karşısında ezilen vatandaşlarımız tasarrufunu bu süreçte kullanmak zorunda bırakılmışlar.

Hanelerin zorunlu harcamaları olan elektrik, doğal gaz zamları aralıksız devam etmekte, bunun yanında temel tüketim harcamaları ve özellikle de temel sorun alanımız olan gıda fiyatları artışları durdurulamamakta. İşte, bugün de açıklandı enflasyon rakamları, gerçek enflasyon neredeyse yüzde 30'u aşmış durumda. Geçinemeyen vatandaş, esnaf, evini, arabasını satıp borçlarını kapatmış hatta kiracı durumuna düşmüş durumdadır. Ticaret Bakanlığının verilerine göre 2020 yılında 99.500 esnaf kepenk kapatmış, 44 bin şirket iflas etmiş durumda. TÜİK'in yeni açıkladığı verilere göre kişi başına düşen millî gelirimiz 2006 yılı seviyesine gerilemiş, 8.599 dolara düşmüş durumda. Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidarının 2023 yılı için vadettiği 25 bin doların gerçekleşmesinin mümkün olmadığı açıkça ortada.

Şu konuyu da dikkatinize sunmak istiyorum değerli milletvekilleri: Merkez Bankasının çok önemli bir raporu var, Ekonomi Notları. Tasarruf etme eğilimi noktasında da önemli veriler içermekte. Bu rapora göre, vatandaşların temel sorunu olarak düşük gelir ve işsizlik öne çıkmakta. Tasarruf etme eğilimleri için zorunlu harcamalar dışında gelirlerinin de artırılması gerekiyor. Bu teklifle, işte, güvenli tasarruf araçlarını geliştiriyorsunuz ancak burada temel soruna, vatandaşlarımızın zorunlu harcamaları dışındaki gelirlerini artırmaya odaklanmalıyız.

Yine, raporda önemli bir veri var, diyor ki: "Eğitim seviyesi arttıkça tasarruf eğilimi de artıyor." Fakat, baktığımız zaman, sizin iktidarlarınız döneminde eğitim seviyesi arttıkça işsizlik artıyor. Gerçekten, Avrupa ülkeleriyle karşılaştırdığımızda ilginç bir veriyle karşı karşıyayız.

Tasarruflarını artırmasını beklediğimiz hane halklarının durumuna baktığımızda değerli milletvekilleri, mevcut...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

Evet, şimdi kanun teklifiyle biz, hane halkı tasarruflarını artırmayı hedefliyoruz ama mevcut tasarruflarını artırmasını beklediğimiz hane halklarının durumuna baktığımızda, mevcut çalışanlar işlerini kaybediyor. Yeni iş ve istihdam alanları da yaratamıyoruz. İşte, üniversite mezunu eğitimli gençler başta olmak üzere iş bulma umudunu yitiren 1 milyon 700 bin insan var. Yine, genç işsizlik 2,5 milyonu aşmış durumda. Meclis olarak değerli milletvekilleri, bugün bizim detaylı bir şekilde tartışmamız ve çözüm üretmemiz gereken temel sorun 10 milyonu aşan işsizlik sorunu, genç işsizliği, kadın istihdamı, güvenli iş ortamı, tasarruf, üretim ve istihdama dönük yatırımlar olmalıdır.

Yine, sonuç olarak şunu belirtmek istiyorum: Düzenlenen maddeyi evet destekliyoruz ancak -her zaman gündeme getirdiğimiz gibi- bütüncül ekonomi politikalarında değişiklik yapılmadığı sürece, radikal reformlar yapılmadıkça, kısmi düzenlemelerle yatırımın artması, ekonomimizin büyümesi, istihdamın ve tasarrufların artmasının mümkün olmadığını tekrar belirtmek ve dikkatinize sunmak istiyorum.

Sabrınız için teşekkürler. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)