GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ELEKTRİK PİYASASI KANUNU İLE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:16.01.2013

HARUN KARACA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu ile Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Enerji, iş yapabilme yeteneği demektir. Uzay çağında olup bir ülkenin gelişmiş ülkeler arasında yer alması için en başta enerji alanında zengin olması ve dışa bağımlı olmaması gerekmektedir. Bu bakımdan enerji, hem ekonomik hem siyasi anlamda en önemli önceliklerden biridir.

Üretmek ya da satın almak tercihleri dikkate alındığında en ucuz ve en verimli olanı seçebilmek, uygulamalarda, düzenlemelerde bu ölçeği kriter olarak almak gerekir.

Enerjide yapılanın ve yapılacak olanın daha az bir maliyetle ve daha kısa zamanda sonuçlarının alınması, hepimizi memnun eden ve her daima arzuladığımız bir durumdur.

Küresel ısınmanın insanlığın bugünü ve geleceği açısından ciddi bir tehdit hâlini aldığı, bir yandan da doğal kaynakların hızla tükendiği bir ortamda, dünya enerjinin değerini daha iyi anlar iken bizler de nasıl daha verimli olabiliriz yani enerji politikalarımızı nasıl geliştirebiliriz sorusuna cevap aramalı ve bu doğrultuda azami gayret göstermeliyiz.

AK PARTİ hükûmetleri, enerji politikalarını bu inançla sürdürme hedefi ve gayreti içerisinde olup bireysel çözümlerden ziyade sistematik çözümler geliştirebilmenin mücadelesini vermişlerdir. Bir başka ifadeyle, herkes tarafından doğruluğu kabul edilen söylemleri eyleme dönüştürmeye yönelik mekanizmaları faaliyete geçirebilme çabasındadırlar. Bu amaçla, mevcut olan Enerji Piyasası Kanunu ve buna bağlı olarak Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda yeni düzenlemeler yapılması gereği duyulmuştur.

Türkiye enerji sektörü, AK PARTİ hükûmetlerinin görev yaptığı son on yılda önemli bir gelişme göstermiştir. On yıl önce ülkemizin elektrik enerjisi kurulu gücü 130 milyar kilovatsaat iken, on yılda yüzde 77 oranında bir artışla bugün 230 milyar kilovatsaat düzeylerine ulaşmıştır. Aynı şekilde, elektrik enerjisi kurulu gücümüz, 31.846 megavat düzeylerinden 56.760 megavata çıkmıştır. Bunun için on yılda, elektrik üretimine, dağıtımına ve iletimine 50 milyar dolar yatırım yapılmıştır. Bu yatırımın yüzde 61'lik kısmı özel sektör şirketleri, yüzde 39'u kamu kurumları tarafından gerçekleştirilmiştir.

Elektrik enerjisi kurulu gücündeki bu gelişmede yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payındaki artış dikkat çekicidir. On yılda su ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarımıza dayalı santrallerin elektrik üretimi yüzde 70, kurulu gücü yüzde 65 oranında artarak 22 bin megavat seviyelerine ulaşmıştır.

Sizlere on yılda Hükûmetimizin, AK PARTİ hükûmetlerinin icraatlarını birkaç örnek vererek hatırlatmak istiyorum: Yani, "AK PARTİ'yle karanlıktan aydınlığa?" Türkiye elektrik üretimi 130 milyar kilovatsaatten 239 milyar kilovatsaate, elektrik santrali sayısı 300'den 743'e, Türkiye elektrik enerjisi kurulu gücü 31.846'dan 56.760'a, hidroelektrik santral kurulu gücü 12.241'den 18.747'ye, termik santral kurulu gücü 19.568'den 34.650'ye, rüzgâr santrali kurulu gücü 19 megavattan 2.105 megavata, enerjide özel sektör payı yüzde 32'den yüzde 56'ya, kayıp kaçak elektrik oranı yüzde 21'den yüzde 12'ye?

Türkiye'nin enerji talebi artışıyla birlikte dünya enerji talebi de sürekli artmakta olup, bu talebi karşılamak için ülkemizde ve küresel düzeyde enerji yatırımları her yıl artarak devam etmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre enerji sektöründe 2012'yle 2035 yılları arasında küresel ölçekli 37,4 trilyon dolar yatırım yapılacağı tahmin edilmektedir.

Ülkemiz enerji sektörünün 2023 yılına kadarki toplam yatırım ihtiyacının 120-130 milyar doları aşacağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede ihtiyaç duyulan yatırımların mümkün olduğu kadar özel sektör tarafından yapılmasını sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi yönünde gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Yapılan çalışmalarla, elektrik kurulu gücünde özel sektörün payı 2002'de yüzde 32 iken, bugün itibarıyla yüzde 56 düzeyine çıkmış, ayrıca elektrik enerjisi üretiminde de yüzde 61 seviyesine ulaşmıştır.

Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz on yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2002 yılından bu yana elektrik ve doğal gazda Çin'den sonra en fazla talep artış hızına sahip ikinci büyük ekonomi olmuştur.

Elektrik sektöründe arz güvenliği ve sistemin geleceği açısından en çok önem verilen konu, üretim yatırımlarının gerçekleşmesidir. Son sekiz yılda lisans alan projelerden yaklaşık 18.347 megavat kurulu gücündeki yeni kapasite sisteme dâhil edilmiştir.

2003 yılında devreye giren elektrik üretim kapasitesinin yaklaşık olarak yarısı doğal gaz kaynaklı iken -özellikle bunun altını çizmek istiyorum- son yıllarda bu kapasitenin üçte 1'i doğal gaz kaynaklı, geri kalanı ise rüzgâr, hidrolik ve kömür kaynaklı olarak gerçekleşmektedir.

2012 yılı Ekim sonu itibarıyla özel sektöre ait 2.450 megavat kurulu gücünde 159 yeni veya ünite ilavesi yapılan santralin geçici kabulleri yapılmış ve işletmeye alma izni verilmiştir. Bu santrallerin 1.590 megavatlık kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarından, 35 megavatlık kömür ve linyit, ithal kömür ve kalan 825 megavatı da doğal gaz yakıtlı kaynaklardan oluşmaktadır.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; enerji politikamızda enerjiyi verimli üretme ve kullanmaya, kaynak çeşitliliğine, yeni ve yenilenebilir kaynaklara, AR-GE çalışmaları ve yerli teknolojileri desteklemeye önem ve öncelik verilmiştir. Ülkemizin sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyellerinin, yerlilik ve yenilik unsurları ile bütünleştirilmiş teknolojiler ve akılcı yöntemler kullanılarak harekete geçirilmesi ve böylece bu potansiyelin bir fırsata dönüştürülmesi büyük önem arz etmektedir.

Türkiye'nin hidroelektrik potansiyeline ilişkin olarak yapılan akademik çalışmalarda teknik potansiyelimizin 219 milyar kilovatsaat/yıl ve ekonomik potansiyelimizinse 130 milyar kilovatsaat/yıl civarında olduğu tespit edilmiştir.

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Potansiyeli Atlası verilerine göre yapılan hesaplamalar neticesinde, ülkemizin rüzgâr enerjisi potansiyelinin yaklaşık 48 bin megavat olduğu belirlenmiştir.

Dünyamıza ve diğer gezegenlere enerji veren ve sonsuz denebilecek bir güce sahip olan güneş, tarımdan sanayiye ve gündelik hayatın her noktasında kullanılabilen bir enerji kaynağı olup farklı yöntemler kullanılarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde güneş enerjisi, sıcak su üretimi ve pasif ısınma uygulamaları alanlarında ticari olarak yaygınlaşmış durumdadır ancak bu kıt kaynağa dayalı elektrik üretim tesisleri, ilk yatırım maliyetinin yüksek olmalarından dolayı, henüz istenilen düzeyde değildir.

Bitkisel atıklardan elektrik, ısı ve sıvılaştırılmış yakıt üretebilen tesislerle hayvansal atıklardan biyogaz ve elektrik üreten tesisleri yaygınlaştırmak için başlattığımız AR-GE projelerinin önemli bir bölümü tamamlanmış durumdadır. 2023 yılında birincil enerji arzının 218 milyon ton, eş değer petrol ve elektrik enerjisi arzının 500 milyar kilovatsaate ulaşacağı tahmin edilmektedir. 2023 yılına kadar hidroelektrik potansiyelinin tamamını kullanmaya, rüzgâr enerjisi santrallerinde 20 bin megavata, güneş enerjisinde 3 bin megavata, jeotermal santrallerden 600 megavatlık kurulu güçlere ulaşmayı hedeflemiş bulunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda yer alan, elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, geçiş döneminde dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından koruyacak şekilde tesis edilmiş Fiyat Eşitleme Mekanizması'nın uygulaması 31/12/2012 tarihinde sona ermişti. 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun çerçevesinde tesis edilen doğal gazla çalışan elektrik santrallerinde kesinti veya kısıntıya gidilmesi hâlinde, bu santrallerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı talimatıyla ikincil yakıtla elektrik üretmeleri hâlinde kullandıkları ikincil yakıt alımları, elektrik enerjisi tarifelerinin aşağıya çekilmesi amacıyla, 31/12/2012 tarihine kadar özel tüketim vergisinden muaf tutulmuştu ancak sektöre ilişkin geçiş dönemi uygulamaları tamamlanamamıştı. Bu teklifimiz ile, elektrik dağıtım şirketlerinin üretim ve perakende satış faaliyetlerine ilişkin ayrıştırma işlemleri tamamlanmış olup bu ayrıştırma işlemlerinin sonucunda önemli miktarda vergi, resim, harç masrafı ortaya çıktığından, elektrik maliyetlerinin artmaması ve tüketiciye yansımaması için dağıtım şirketlerinden vergi alınmaması öngörülmüştür.

Bu düzenlemede, vatandaşlarımızın daha ucuz enerji kullanmalarını sağlamış olacağız. Fiyat eşitleme mekanizması ile ulusal tarife uygulamalarına belirli bir süre daha devam edilmesi ve yüksek oranda artan elektrik enerjisi talebimizin karşılanması ve arz güvenliğimizin sağlanmasını teminen yeni devreye girecek üretim tesislerine sağlanan teşviklerin süresinin uzatılması ihtiyacı doğmuştur.

4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu geçici 5'inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "31/12/2012" ibaresinin "31/12/2019" şeklinde değiştirilmesi suretiyle yap-işlet-devret modeli ile kurulan doğal gaz santralleri uygulama/imtiyaz sözleşmeleri 2019 tarihinde sona erecektir. Yap-işlet-devret modeli ile kurulan doğal gaz santrallerinin ikincil yakıt alımlarında özel tüketim vergisinden istisna tutulması uygulamasının 2019 yılının sonuna kadar devam etmesiyle, söz konusu muafiyet sözleşmesinin yıllarca devam etmesi sağlanacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HARUN KARACA (Devamla) - Kanunumuzun ülkemize, milletimize ve Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Karaca.