| Konu: | Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 55 |
| Tarih: | 04.03.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ev fiyatlarının maaşlara oranla çok yüksek olması halkımızın ev almasını zorlaştırıyor. Ev almak için vatandaşlarımız krediye başvurmak zorunda kalıyor fakat bankaların kredilerinde uygulanan yüksek faiz ev alacakların işini daha da güçleştiriyor. Bu durum da finansman şirketlerinin banka kredileri karşısında önemli bir alternatif teşkil etmesini sağlıyor. Ayrıca, düzenli işi olmayan, yeterli geliri olmayan vatandaşlarımız bankalardan kredi almakta zorlandığı için onların birçoğunun ev alma yolu da finansman şirketleridir. Bu gibi durumlarda avantaj sağlaması ve birçok vatandaşa ev sahibi olma imkânı vermesi bu kurumlara özellikle son iki yılda rağbeti artırmıştır, önümüzdeki dönemde de katılımların devam edeceğini öngörmek kehanet olmasa gerekir diye düşünüyorum. Saadet zinciri sisteminin firmalara sağladığı cazip imkânları gören ve bu hususta düzenleme olmadığı için sözleşmeleri istedikleri gibi düzenleyip iştirakleri ikna eden çok sayıda firma ortaya çıktı. 1991'den 2016'ya kadar sadece 2 firmanın dâhil olduğu bu sistemde 2018'de 6 firma varken bugün bu sayının 80'lere çıktığı söyleniyor. Bu firmalar arasında çıkabilecek herhangi bir suistimal ve yolsuzluk saadet zincirini bozacak ve diğer firmalara da hızla yayılacaktır, vatandaşın diğer firmalara olan güveni de kırılacaktır. Halkımızın mağdur olmasının önüne geçmeliyiz diye bu teklifi destekliyoruz, hatta geç kalındığını da belirtiyoruz fakat bazı değişiklikleri de gerekli görüyoruz.
Her ne kadar desteklesek de bazı kısımları eleştireceğim. En başta, alışkın olduğumuz gibi, yine karşımıza bir torba yasa geldi. Bunu yapmadan da kanun teklifini verebileceğiniz hâlde, maalesef torba yasada ısrar ediyorsunuz. Mesela, 2005 yılından beri yürürlükte olan Bankacılık Kanunu'nda bugüne kadar bir sorun görülmemiş fakat torba kanun mantığıyla hareket edilerek alelacele 20'nci madde eklenmiş. Kaldı ki Bankacılık Kanunu'yla ilgili olarak zaten ayrı bir kanun teklifinin geleceği ifade ediliyor. Biz 20'nci maddenin tekliften çıkarılmasını ve bu madde içeriğinin de o teklifin içerisinde yer almasını daha uygun buluyoruz. Torba kanun teklifi mantığından da oldubittiye getirme gayretinden de uzak durmalıyız. Bu, demokratik bir anlayış değil arkadaşlar.
Kanun teklifinin ikinci bölümünde yer alan maddeler üzerindeki görüşlerimize gelecek olursak, 15'inci maddeye itirazımız var. Teklifin 15'inci maddesiyle, tasfiye durumunda, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından atanacak ve tasfiye sürecini devam ettirecek komisyona yapacakları işlemler için idari, mali ve hukuki sorumsuzluk verilmek isteniyor. Tasfiye kurulunun görevlendireceği kişiler de bu haktan yararlanacak. İlke olarak, kamu hizmetinde bulunan herkesin yaptıkları idari, mali ve hukuki işlemden sorumlu olması gerekir. Aksi bir durumda, görevlerini yerine getirmeleri için kendilerine verilen imkânları kötüye kullanmalarının da yolu açılacaktır.
Teklifin bu hâliyle geçmesi hâlinde de tasfiye edilecek varlıkların çok ucuz fiyata elden çıkarılması durumu var ve maalesef böyle bir durumda da hesap sorulmayacaktır, bu durum vatandaşlarımızda mağduriyet oluşturacaktır. Bizim buradaki beklentimiz, tasfiye kurulu ve görevlendireceği kişilerin kamu hizmetlerindeki gibi genel hükümlere tabi olmasıdır. Bu önlem vatandaşı korumak için gereklidir.
Teklifin 17'nci maddesinde, hâlihazırda bir lisansa tabi olmadan faaliyette bulunan şirketlerin mevzuat hükümlerine uyumu için intibak süreci ve kurula başvuru yapmayıp lisansa tabi olmadan tasarruf faaliyeti sürdüren şirketlerin tasfiye süreci düzenlenmektedir. Evet, bu düzenleme birçok dolandırıcılık faaliyetinin önüne geçmek için uygun ancak düzenlemenin 3'üncü fıkrasında öngörülen uzatma süreleri biraz fazla. Başlangıçta zaten altı aylık bir süre tanınıyor. Kanun hükmüne uyum için ilave bir plan sunulması ve söz konusu planın kurulca uygun görülmesi hâlinde altı ayı geçmemek üzere bir uzatma daha ekleniyor, daha sonrasında kurula azami altışar aylık iki uzatma hakkı daha tanınıyor yani toplamda yirmi dört aylık bir süre verilebilmektedir. Bakın, bu ciddi manada uzun bir zaman.
Değerli arkadaşlar, "Bu süre içerisinde firmalar mevcut sözleşmelerini yeni kanuna uygun hâle getireceklerdir." deniliyor. Hepsini uygun hâle getirmezlerse ne olacak? Firmalar belki de taksitleri almaya devam edecekler ama çekiliş yapamayacaklar. Dolayısıyla, topladıkları taksitleri ellerinde tutacaklar, bahane olarak da "Kanun izin vermiyor." diyecekler. Bu yolla firmalarca toplanan büyük meblağlarda para havuza girecek ve vatandaşın parası orada bekleyecektir, bunu görmemiz lazım.
Bugün bu sistemde yaklaşık 270 bin iştirakçi olduğu belirtilmektedir. Bu kadar çok sayıda bireysel sözleşmenin geriye dönük olarak yeniden düzenlenmesi yapılırken iştirakçilerin kazandıkları hakların ne şekilde korunacağı açık bir şekilde belirtilmelidir. Bu süreç içinde aylık ödemelerin, çekilişlerin, finansman tedariklerinin nasıl yapılacağı detaylandırılmalıdır. Bu nedenle, biz bu geçiş sürecinin alabildiğince kısa tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu fıkradaki altışar aylık iki uzatma süresinin kaldırılması daha uygun olacaktır. Kaldı ki altışar aylık iki uzatma süresinin kaldırılması 18'inci maddede öngörülen sermaye yeterliliği koşulunun süre kısaltılmasıyla da uyumlu olacaktır.
19'uncu maddeye bakılacak olursa, Tapu Kanunu'nun 26'ncı maddesinde değişiklik öngörüyor. Tasarruf finansman şirketleriyse konutla sınırlı değiller, taşıt finansmanı da sağlıyorlar. Bu yüzden, taşıtlar için rehin konusunda Karayolları Trafik Kanunu'nda da bir düzenleme yapılması gerekir.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, avantajları ve dezavantajları olan bu sistemin dezavantajlarını azaltmak amacıyla yapılan bu düzenlemeye olumlu yaklaşıyoruz. Bu teklifi, sistemin sadece firmaların iyi niyetlerine bırakılmayıp vatandaşın ekmeğinden, aşından fedakârlık ederek sağladığı finansman sisteminin en iyi şekilde devam etmesi için atılan olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çin'in Doğu Türkistanlı soydaş ve dindaşlarımıza uyguladığı mezalime, soykırıma dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyindeki 22 ülke, ortak yayınladıkları bir mektupla, Doğu Türkistan'ı dünyanın en büyük cezaevine çeviren, akla hayale gelmeyecek işkencelerde bulunan Pekin yönetimini kınayarak bu mezalimin durması için çağrı yaptı. İsveç'ten Japonya'ya kadar 22 devletin imzaları arasında ne yazık ki Müslüman ülkelerin imzaları yok. Neden? Ticari ve ekonomik tehditlerden mi korktular? Peki, Türk milletini temsil eden Hükûmetin, kınama metninde neden imzası yok? Biz, Türk ve Müslüman olarak ilk imza sahibi olmalıydık. Bakın, son olarak 23 Şubat 2021'de Kanada Federal Parlamentosu, Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını "soykırım" olarak tanımlayan yasayı onayladı. 25 Şubat 2021'de ise Hollanda Parlamentosu, Çin'in Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını "soykırım" olarak nitelendiren karar teklifini kabul etti. Peki, ya biz, biz ne yaptık? Emperyalizmin zincirlerini kırarak kurulan bu Gazi Meclis ne yaptı? Çin'i kınamak için neyi bekliyoruz? Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan, sadece Türk ve Müslüman olduğu için mezalime uğrayan soydaş ve dindaş Uygur Türk kardeşlerimizin yaralarına merhem olacak, hâlen bu mezalime devam eden Çin'e ne yaptık arkadaşlar? Onların yaralarına merhem olacak ne yaptık? İYİ PARTİ olarak, Sincan Uygur Bölgesi'nde yaşanan mezalim ve soykırım konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak bir karar alarak uluslararası topluma ilan edilmesine dair talebimizin bir saniye dahi beklemeden kabul edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
"Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan,
Bana zindan olur Maraş, Elbistan
İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan
Susarsam, hakkını helâl etmesin."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MEHMET METENAT ÇULHAOĞLU (Devamla) - Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türklerine, kardeşlerimize desteğini esirgemekten imtina edenleri yüce Türk milleti affetmeyecektir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)