GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:55
Tarih:04.03.2021

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.

Bugün, sizlerle, on yıllardır gördükleri düzenli mezalim yüzünden nüfusları artamayan, aksine nüfusları gerileyen kardeşlerimizin hayatta kalma mücadelelerini, Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerinin büyük trajedisini, insan hakları ihlalini konuşacağım.

Bendeniz, kırk yıl önce, henüz çocukken "Doğu Türkistan" "Uygur Türkleri" "sürgün" "işgal" "özgürlük" sözlerini büyük mücahit İsa Yusuf Alptekin Bey'in evimizi teşriflerinde bizzat kendisinden ilk defa duymuştum, dün gibi hafızamda. Mücadele insanı, büyük dava adamı İsa Yusuf Alptekin Bey'e Allah'tan rahmet dilerim. Bugün ise NATO Parlamenterler Asamblesinin Başkan Yardımcısı olduğum Komisyonunda hazırlanan Çin Raporu'nda Uygur Türklerine yapılan mezalimin kayda geçmesine vesile olan bir milletvekili olarak burada milletimizin ve sizlerin huzurunda bulunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, devletimizin Çin'le diplomatik ilişkilerini sürdürerek, iki ülke arasındaki dengeleri devlet ciddiyetiyle gözeterek Doğu Türkistan'daki kardeşlerimizi koruması, âdeta kendi vatandaşlarımız hassasiyetiyle davranması insanlık ve millî borcumuzdur. Devlet geleceği görmelidir, geçmişi de unutmamalıdır. Uygur Türkleri meselesi millî bir hassasiyet ve haysiyet içinde ele alınması gereken bir konudur. Yaklaşık yetmiş yıldır milliyetçi-demokrat çevrelerin gündemindeki Doğu Türkistan meselesinde harcanan en büyük çaba dünyanın da konuya sahip çıkması ve çığlıklara kulak vermesiydi. Çabalarımız gerçekleşti, dünya âlem bu gerçek davaya sahip çıktı. Davaya asıl sahip çıkması gereken, bugünlere taşıyan Türkiye Cumhuriyeti devletinin -ne hazindir ki- bugünkü yöneticileri kulaklarını tıkadı, soydaşlarımıza sırtlarını döndüler. Hiçbir millet kendi kökünü inkâr edemez. Manzara düşündürücüdür. Siyasi bir eleştiri yapmıyorum, tarihî bir tespitte bulunuyorum. Keşke Türkiye bu haklı davaya bugün liderlik edebilse, diğer ülkeler de takip etselerdi çünkü bizler "Haktan ayrılmayan Türkler, Allah tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi." diyen Doğu Türkistanlı Kâşgarlı Mahmut gibi bir bilgeye sahibiz.

Dünyanın verdiği bu desteğin şimdilerde farklı yorumlanmasını ise hayretle, üzüntüyle karşılıyorum. Batılı ülkeler Doğu Türkistan davasını destekliyor diye kardeşlerimize yapılan zulmü görmezden mi gelelim? Uygur Türkleri, seslerini duyurup kamuoyu oluşturmaya, destek bulmaya ihtiyaç duyarken, destek veren ülkelere "Bize neden destek veriyorsunuz?" diye mi sorsunlar? Üstelik, ne AK PARTİ iktidarındaki Türkiye ne de Müslüman ülkeler kendileriyle ilgilenmiyorken.

Uygur Türkü kardeşlerimiz eşlerinden, kardeşlerinden, çocuklarından, ailelerinden koparılmakta, sözde eğitim programı altında zalim yöntemlerle geleneklerinden, göreneklerinden, kültür ve dinî inançlarından ayrılmaya zorlanmaktalar. Türk vatandaşlığına geçmiş olup ailelerinden yıllardır haber alamayan kardeşlerimiz var; anneleri, babaları sağ mı ölü mü bilmiyorlar. Onlar Türkiye'nin girişimde bulunmasını bekliyorlar. Şayet ölçü Türklükse, Uygur Türkleri Türk; şayet ölçü Müslümanlıksa, Uygur Türkleri elhamdülillah Müslüman; şayet ölçü insanlıksa, Uygur Türleri insan.

Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri davasını bazı çevreler gibi yok farz edemeyiz, tıpkı Kıbrıs Türkleri, Avrupa'daki Türkler ve dünyanın farklı coğrafyalarında gözleri, kulakları, gönülleri Türkiye Cumhuriyeti devletinde olan diğer Türk ve Müslüman kardeşlerimizi yok farz edemeyeceğimiz gibi. Pakistan'daki, Afganistan'daki, Başkurdistan'daki, Tataristan'daki, Kazakistan'daki, Özbekistan'daki, Balkanlar'daki, Batı Trakya'daki, Filistin'deki, Libya'daki, diğer coğrafyalardaki kardeşlerimizin "Bize Türkiye nasılsa sahip çıkar." ümitlerini yıkmaya ve bu ince gönül bağını koparmaya hiçbir siyasetin, siyasinin hakkı yoktur. Bizim Kıbrıs davamızdaki veya Azerbaycan davamızdaki haklı inadımız, mücadelemiz nasıl ki diğer coğrafyalardaki kardeşlerimize ümit ve moral oluyorsa, Doğu Türkistan'daki boş vermiş tutum, siyasetsizlik yine diğer coğrafyalardaki ümitleri, güveni sarsar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim.

2003-2004 Kıbrıs, 2008-2009 Ermenistan ilişkilerinde AK PARTİ iktidarının tarihimize ve millî hassasiyetlerimize yakışmayacak, onları hiçe sayan gayrimillî tutumları az kalsın tarihî birer felakete sebep oluyordu. Tekrarına bizler İYİ PARTİ olarak izin veremeyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak bizler Doğu Türkistan meselesini partilerüstü yaklaşımla ele almalıyız. En kısa sürede bir Meclis araştırma komisyonu kurup meseleyi milletimizin vicdanından Türkiye Büyük Millet Meclisine taşımalıyız.

Ayrıca, bir de Çin'le 2017 yılında yapılmış suçluların iadesi anlaşması endişemiz var. Bu anlaşma eğer Dışişleri Komisyonu gündemine ve Genel Kurulumuza getirilirse pratikte Çin Komünist Partisinin teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmüş olur, Uygur Türkü kardeşlerimizin uğradıkları mezalime imza atılmış olur. Bu tarihî sorumsuzluğa hiçbir vatansever, haysiyetli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve milletvekilinin imza atmayacağına ve kabul etmeyeceğine inanırım. İnsanlık, tarih ve aziz milletimiz yapılan tarihî hataları affetmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Çok teşekkür ederim.

Sözlerimin sonunda, İYİ PARTİ olarak başvuruda bulunduğumuz Doğu Türkistan'da yaşanan mezalime karşı Türkiye Büyük Millet Meclisince ortak bir karar alınarak uluslararası topluma ilan edilmesi talebimizi dikkatlerinize sunar, talebimizin tüm partilerce kabul görmesini gönülden diler, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)