GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:55
Tarih:04.03.2021

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, Bitlis Tatvan'da askerî helikopterimizin düşmesi sonucu şehit düşen 9 askerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum. Ülkemizin başı sağ olsun.

Görüşülen bu kanun teklifi değerli arkadaşlar, uzun yıllardır piyasada var olan tasarruf finansman şirketleriyle ilgili yasal düzenlemeleri içeriyor. Bugüne kadar çok fazla mağduriyet içeren bu konuda, tasarruflarını faizsiz finans modelinde ve tasarruf finansman şirketleri yoluyla kullanarak taşınır ve taşınmaz mal edinmek isteyen müşterilerin haklarını koruyacak şekilde getirilen bu düzenlemeyi birkaç istisna dışında CHP Grubu olarak destekliyoruz, uyarılarımızın da dikkate alınmasını bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, içinde bulunduğumuz 1-7 Mart haftası, deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı hazırlıklı olunması amacıyla Deprem Haftası olarak ilan edilmiştir çünkü Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya 1500'lü yıllardan bugüne deprem felaketleri yaşıyor. Kandilli Rasathanesi verilerine göre, Türkiye'de 1900 yılından bu yana 81 deprem yaşanmıştır; yani, ülkemizde ortalama on sekiz ay gibi bir periyotta 6 ila 6,9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmektedir. Veriler açıkça göstermektedir ki Türkiye, bir deprem ülkesidir ve gerekli tüm önlemler de buna göre alınmalıdır. Daha çok yakın bir zamanda Elâzığ ve İzmir'de iki deprem yaşadık ve yüzlerce vatandaşımızı kaybettik. Bunlardan ders çıkarmalıyız ve önlemlerimizi de ona göre almalıyız.

Türkiye'de yaşanması muhtemel depremlerin ne zaman olacağından çok depremin yaşatacağı tahribatı en aza indirmek gibi bir anlayış ön planda olmalıdır değerli arkadaşlar. Türkiye'de 18 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 67'si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60'ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşmaktadır; bu yapıların yüzde 40'ı oturulamaz hâldedir ve depreme karşı güçlendirilmeleri gerekmektedir. Bilim insanlarının yaptığı araştırmalarla, bunların yanında Türkiye'nin deprem tarihçesi ve olası bir deprem ihtimali göz önüne alındığında bir an önce bu yapıların güçlendirilmesi ve denetlenmesi gerektiği ortadadır.

Peki, İstanbul'da durum nedir? İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmaya göre olası bir depremde İstanbul'da 48 bin binanın ağır hasar alması bekleniyor; bu da sadece İstanbul'da 750 bin kişinin etkilenmesi demek, orta hasar grubunu da buna eklediğimizde 200 bin binanın ve toplam 3 milyon insanın etkileneceği bir senaryodan bahsediyoruz maalesef. Olası bir deprem senaryosunda İstanbul'daki binaların yüzde 20'si kullanılamaz hâle gelecek, bu da 120 milyon dolarlık bir kayıp demek değerli vekiller. Saha çalışmalarıyla da aslında bu rakamların İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2 katına çıkacağı öngörülüyor maalesef. Eğer biz deprem gerçeğini kabul ediyorsak gerekli önlemleri almak için çabalamalıyız.

Depremlerde hayatını kaybedenlerin arkasından üzülüyoruz, canımız yanıyor fakat sonrasında ne yapıyoruz diye kendimize soralım, burada asıl önemli olan nokta bu. Aynı şeyleri yapmaya devam ediyoruz, bunun artık değişmesi lazım. (CHP sıralarından alkışlar) Mesela, riskli alanlar belirleniyor, sonra oradaki binaların yıkımı gerekiyor. Peki, yıkıma kim karar verecek? Belediye belirleyemiyor, valilik Bakanlığa bildirecek, onaylarsa; belediye, gidip yıkımını yapacak. Yasaların bu kadar dağınık olması aslında deprem riskiyle mücadelenin karşısına bürokrasiyi de çıkarmış oluyor.

Tüm bunlara ek olarak, 2003 yılında kalıcı hâle getirilen ve halktan, deprem sebebiyle oluşacak zararların en aza indirilmesi amacıyla toplanan deprem vergisi de âdeta uçup gitti. 2020 yılına gelindiğinde devletin özel iletişim vergisinden deprem amaçlı topladığı gelir 67 milyar 715 milyon liraya ulaşırken diğer ek vergiler de dâhil edildiğinde deprem vergileri için son yirmi yılda toplanan para 72 milyar 82 milyon lira ve bu paranın akıbetini de sormak maalesef yasaklar içerisinde.

Değerli arkadaşlar, son yirmi yılda, Türkiye'de AKP iktidarıyla insan ve çevre odaklı politikalar yerine rant odaklı bir siyaset egemen hâle getirildi. Doğayı, çevreyi, emeği ve insanı görmezden gelen bu anlayış, ülkenin her bir karış toprağında kendini gösteriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Yandaş müteahhitlerin zenginleştiği, bütün yeşil alanların imara açılarak binalara teslim edildiği ülkemizde denetim ve liyakat esas alınmıyor maalesef; deprem ve zararlarına da davetiye çıkarılıyor.

Biz muhalefet olarak depremle ilgili 60'a yakın önerge verdik ve bu konunun araştırılmasıyla ilgili de çok ısrarcı olduk. Maalesef, uzun süre bu çabalarımız karşılık görmedi, kabul görmedi ama en sonunda bir Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu; Komisyonda birçok uzman, akademisyen, kurum dinlendi ve şimdi o Komisyon bir rapor çıkaracak, bir rapor açıklayacak. Umuyorum ki depreme hazırlık konusunda geç de olsa gerekli önlemlerin alınacağı bir karar, rapor çıkar, Meclisimizden de bununla ilgili kararlar çıkar.

Bunları temenni ederek hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)