GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:10.03.2021

MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle 7 farklı kanunda değişiklik öngörülmektedir. Genel itibarıyla, teklif, bugüne kadar düzenlemeye ihtiyaç duyulan bazı konuları ele almaktadır. Örneğin, Seyhan Nehri'nde yaşanan taşkınların engellenmesine yönelik yapılan setlerin yapımı sürecinde karşılaşılan problemlere ilişkin bir düzenleme getirilmektedir.

Bir diğer konu ise seçim bölgem olan Konya'nın Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde yer alan taşınmazların mülkiyetine ilişkin kıyı kenar sorununun çözümüne yönelik düzenlemelerdir.

Yine, teklifle nakil sırasında yakalanan küpesiz hayvanların akıbetine ilişkin bir düzenleme, Devlet Demiryollarının bazı yatırımlarının finansmanının karşılanmasıyla ilgili sürelerin uzatılması ve Gelibolu Tarihî Alanı sınırları içerisinde yer alan rehberler ve kılavuzlarla ilgili bir düzenleme yer almaktadır.

Günlük hayatı, ekonomik ve zirai faaliyetleri olumsuz yönde etkileyen ve son yıllarda, iklim değişikliği sebebiyle etkisini daha fazla hissettiren su taşkınları, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de en önemli afet konuları arasında yer almaktadır. Taşkınların engellenmesi ve zararın asgariye indirilebilmesi adına bazı çalışmalar yapılmaktadır.

560 kilometre uzunluğunda olan Seyhan Nehri'nin havza alanı 20.600 kilometrekaredir. 2 önemli kolu bulunan nehir Adana ilimizin Seyhan ve Yüreğir ilçelerinin sınırlarını çizip Çukurova'nın en batı kesiminde, Adana-Mersin sınırında, Deli Burnu'ndan Akdeniz'e dökülmektedir. Ülkemizin önemli tarımsal üretim faaliyetlerinin gerçekleştiği Çukurova havzası üzerinde bulunması sebebiyle tarımsal üretim için büyük önem taşırken taşkınlar sebebiyle yüksek zararla karşılaşılmaktadır. Seyhan Nehri'nde meydana gelen taşkınların en büyüğü 1949 yılında gerçekleşmiştir. Ovanın tamamının sular altında kalması sebebiyle 1950, 1951 yıllarında bu taşkınları önlemek maksadıyla Seyhan Nehri'nin iki yanına sedde inşaatına başlanmıştır. Bu sebeple sedde sınırları arasında kalan Adana ve Mersin'e bağlı 11 köyün tahliye edilmesi mecburiyeti ortaya çıkmıştır. Tahliye edilmiş köylülere evlerini yapmak üzere DSİ tarafından arsa tahsisinde bulunulmuş ancak söz konusu kişilere ait bu arazilerin tapusu verilmemiştir. Zemin ile mülkiyetin DSİ veya Maliye arazisine ait olması, üzerindeki yapıların ise vatandaşlara ait olması, vatandaşlar açısından sürekli problemler oluşturmuştur. Teklif metninde, bu problemin çözümü için söz konusu kişilere rayiç değeri üzerinden taşınılan arazinin tapularının verilmesine yönelik bir düzenleme yer almaktadır.

Bir diğer düzenleme, seçim bölgem olan Konya'da yer alan Akşehir Gölü'nün Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde yer alan kıyı kenar çizgisiyle alakalıdır. Kıyı kesimine ait kıyı kenar çizgisi ilk olarak 12 Mart 1997 tarihinde onaylanmıştır. Onaylı kıyı kenar çizgisinin hatalı olduğu ve iptali gerekçesiyle Konya idare mahkemelerine açılan davalar sonucunda kıyı kenar çizgisinin iptaline karar verilmiştir. Şu aşamada, ağustos ayında 958 metrelik kot onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Yeterli olmasa da bu düşüş yine birçok çiftçimizin, ata yadigârı taşınmazlarının mülkiyetini kurtarmaktadır. Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kota göre Maliye hazinesinin açtığı davalarda birçok çiftçimizin tapusu kıyı kenar çizgisinin içerisinde kaldığı gerekçesiyle iptal edilmiştir, hâlen devam eden de birkaç dava bulunmaktadır. DSİ tarafından belirlenen 958 metrelik maksimum su kotu dikkate alınarak Akşehir Gölü'nün Konya ili Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde kalan 98 paftalık kısmında 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9'uncu maddesine göre Bakanlık tarafından 4 Ocak 2019 tarihinde kıyı kenar çizgisi onaylanarak kesinleşmiştir. Yasa değişikliğiyle yeni belirlenen kıyı kenar mesafesine göre üzerinde bulunan taşınmazların tapularının çıkarılarak kadastro çalışmalarının bir an evvel tamamlanması amaçlanmaktadır. Bu sayede, yaşanan mülkiyet sorununun ortadan kalkması amaçlanmaktadır. Bu teklifin yasalaşmasıyla dava konusu olay ortadan kalkacağı için devam eden davalar düşecektir. Sonuçlanmış olan davalar var ise bu madde gereğince Adalet Bakanlığımızın gerekli düzenlemeleri yapması gerekmektedir.

Yine, aynı alan içerisinde bulunan ve daha önce yapılan kadastro çalışmaları sırasında kadastro harici bırakılan taşınmazların hazine adına tescil edilmesi ve bu taşınmazların kullanıcı veya muhdesat sahiplerine doğrudan kiralanması amaçlanmaktadır.

Son olarak, yaşanan kıyı kenar çizgisi sorununda çözüm bekleyen birkaç konu daha bulunmaktadır. Maksimum su kotunun dışında kalıp tapusu iptal edilen vatandaşlarımızın hakları ile su kotunun dışında kalan ve tapuları kadastro görmeyen Osmanlı tapusu olan vatandaşların haklarına yönelik bir düzenleme yapılması gerekmektedir.

Yine kanun teklifiyle nakilleri sırasında yakalanan küpesiz buzağı, kuzu, oğlaklar ile gebe hayvanların kesimi, kesime sevk edilmesi uygulamasına son verilerek bu hayvanların karantina altına alınması sağlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulaşım sistemleri açısından önemi giderek artan yük ve yolcu taşımacılığında toplu taşımacılık anlayışının ilk ve en önemli unsuru olan demir yolları ekonomik kalkınmanın itici gücünü oluşturmaktadır. Demir yolları bulunan yerler ekonomik açıdan güçlenirken sosyal ve kültürel olarak da gelişmektedir. Ülkemizin hem sanayi bakımından hem de kültürel ve sosyal olarak gelişiminde demir yollarımızın önemi gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca, alternatif enerji arayışlarının giderek önem kazandığı günümüz dünyasında çevreye dost yapısıyla ön planda tutulmaktadır. Ülkemizde bu alanda yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetini sürdüren Devlet Demiryollarında yaşanan yapılanma süreci tamamlanıncaya kadar faaliyetlerinin kesintisiz biçimde devam edebilmesi adına teklifle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık AŞ'nin kamu hizmeti yükümlülüğü süresinin uzatılması amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yaşanan kadına ve çocuklara yönelik her türlü şiddet, cinayet, tecavüz ve istismar olayları hepimizi derinden yaralamaktadır. Millet olarak her seferinde "Bu son olsun." demekten yorulduk. Bu suçlulara yönelik cezaların ağırlaştırılması hem caydırıcı olması hem de kamu vicdanının rahatlaması için gereklidir. Liderimiz Devlet Bahçeli Bey'in dediği gibi "Kadın ve çocuk istismarı insanlığa ihanettir ve hiçbir ihanet cezasız bırakılmamalıdır. Kadın ailedir, kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın gelecek nesillerin teminatıdır. Kim ki bir kadına bir fiske vurduysa, küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir. Hapisse hapis, hadımsa hadım, idamsa idam; neyse gereği yapılmalıdır."

Biz kadınlara bu noktada düşen en büyük görev, toplumun temeli olan aile yapısını sağlam tutmak; ahlaklı, faziletli nesiller yetiştirmektir. Çocuğun eğitimi ailede başlar ve ilk eğitmeni de annesidir. Merhametli, küçüğünü seven, büyüğünü sayan, içinde yaşadığı topluma saygılı; vatanını, milletini canından üstün tutan nesiller kadınların eseri olacaktır. Hayme Ana'nın dediği gibi "Türk'ün töresi evvela kadınların omuzlarında yükselecektir."

8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle tüm şehit anne ve eşlerinin, evlatları vatan nöbetinde olan asker annelerinin ve asker eşlerinin, terör örgütüne karşı evlatlarının nöbetinde olan Diyarbakır Annelerinin; vatanını, milletini canından seven tüm Türk kadınlarının Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.

Sözlerime son verirken, bu gece idrak edeceğimiz Mevlit Kandili'mizin(x) Türk ve İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyor, büyük Türk milletini ve onun Büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)