GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:10.03.2021

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesine ilişkin bir tartışma yürütülüyor, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna ilişkin ama yine, her zamanki gibi aslında sermayeyi kollayan, sermayeye yeni aktarımların, maddi aktarımların yolunu açan bir tartışmanın yürütüldüğünü görebiliyoruz. İnternet erişimi konusunda pandemi sürecinde öğrenciler çok büyük sıkıntılar yaşadılar, eğitim haklarından yoksun kaldılar ama bu, sizin umurunuzda olmadı. Bugün yine, süslemelerle, güzel gerekçelerle ama aslında sermayeye yeniden yeni fırsatlar yaratan bir yasa teklifini önümüze getirmiş durumdasınız. Her zamanki gibi şaşırdık mı? Elbette ki hayır.

Ulaşımdan bahsediyorsunuz, size Çorlu tren kazasını hatırlatmak isterim. Bu Çorlu tren katliamında 25 canı kaybettik, hâlen hesabı verilebilmiş değil, hâlen yargılamada bir sonuç alınabilmiş değil. Yakınlarını kaybedenler, yaralılar, kollarını, bacaklarını kaybedenler üç yıldır adalet arayışını sürdürüyor ama ortada bir adalet yok. Bunun yerine yani gerçek sorumluların yargılanması yerine aileler yargılanıyor. Mısra Öz heyete hakaret ettiği gerekçesiyle cezalandırıldı ama gerçek sorumluların cezalandırıldığı bir durum göremiyoruz. Ailelerin sesleri kesilmeye çalışılıyor, susturulmaya çalışılıyor. 16 Martta duruşması var, herkesi de bu duruşmaya, adalet talebini birlikte haykırmaya çağırıyorum.

Evet, 8 Marttan geçtik. 8 Martta biz kadınlar alanlardaydık, bütün kadınlar, bütün renklerimizle bir aradaydık. Patriarkala, kapitalizme, erkek devlet şiddetine, erkek yargıya, tacize, tecavüze, yoksulluğa, sömürüye, homofobiye, transfobiye, ayrımcılığa, savaş politikalarınıza, kod 29'a, gökkuşağına olan nefretinize karşı hep birlikte "Hayır!" dedik. Gökkuşağı renklerine tahammülsüzlüğünüz o kadar fazlaydı ki renkli çoraplara, renkli şemsiyelere dahi müdahale etmeye kalktınız ama durduramadınız, rengarenk dövizlerimizle, pankartlarımızla alanlardaydık. Yan yana gelip kahkahalarımızla, isyanımızla, öfkemizle bütün engellemelerinize, kapatılan yollara, gözaltılarınıza rağmen her yerdeydik; 19'uncu kez, 8 Martta Feminist Gece Yürüyüşü'nde mücadelemizi büyüttük.

Neler söyledik? "Hocaya, kocaya, sopaya, patrona itaat etmiyoruz!" dedik. "Erkeklik, coronadan daha öldürücü." dedik. "Dağları delme Ferhat, evi süpür." dedik. "..."(x) dedik. "Sokakta, gecede, işte, meydanda, şantiyede, adliyede, evde; feminist isyanımız her yerde." dedik. "Krizin bedelini evde de işte de kadınlar ödemeyecek." dedik. "Kanala, betona, savaşa değil kreşe, sığınağa bütçe." dedik. "İstanbul Sözleşmesi kalacak, kadın düşmanları gidecek; ben yaşadıkça sen çıldır!" dedik. "Trans kadınlar vardır." dedik. "'Hashtag' olmamak için buradayız." dedik.

Bu kürsülerden defalarca çağrıda bulunduk, sayısız kez önergeler verdik "İstanbul Sözleşmesi'ni, 6284 sayılı Kanun'u uygulayın, GREVIO Raporu'yla yüzleşin." dedik. "Bizler her gün ama her gün erkeklerin katlettiği bir kadının isminin 'hashtag' olmasını istemiyoruz." dedik. "Kadınları şiddet faili erkeklerle barıştırmak yerine erkek şiddetini önleyin." dedik. "Boğaziçili öğrencilerin, kadınların, kadın siyasetçilerin bileklerine taktığınız elektronik kelepçeyi fail erkeklere takın, kadınlara takmayın." dedik. "Anayasal haklarını kullanan insanlara polis ordusu göndereceğinize kadın cinayetlerini durdurun." dedik.

Polisiniz kadınlar öldürülürken, sokak ortasında şiddete uğrarken neredeydi? Samsun'da sokakta bir kadın öldürülesiye dövülürken sizin ünlü bekçileriniz neredeydi? Bizler, şiddet mağduru kadınları evine gönderen, evli oldukları fail erkeklerle zorla uzlaştırmaya çalışan memurlar istemiyoruz. Cinsel taciz ve saldırı dosyalarında fail erkeği sorgulamak yerine mağdur kadının yaşamını sorgulayan bir yargıyı, erkek yargıyı istemiyoruz. "ŞÖNİM ve kadın sığınaklarının sayısı artırılsın." diyoruz. Koruma talebinde bulunan kadınlar hakkında kopyala yapıştır kararlar değil, kadınlara gerçek bir koruma sağlayacak yol ve yöntemler istiyoruz. "Mülteci kadınların, göçmen kadınların, trans kadınların, engelli kadınların özgürlükleri ele alınarak özgünlükleri çerçevesinde korumalar sağlanmalıdır." diyoruz.

Trans kadınlar kadındır; onları alanlardan, eylemlerden, mücadelemizden ayırmaya gücünüz yetmeyecek. Bizler gökkuşağını bütün renkleriyle sahipleniyoruz.

Kürt kadınları kendi ana dillerinde destek alamıyor. Kürtçe tercüman bulundurmadığınız için şikâyetini almadığınız ve sonrasında evli olduğu erkek tarafından katledilen Fatma Altınmakas'ı korumadınız. Görüyoruz ki bu ayrımcı, inkârcı, yok sayan anlayışınız devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Emniyet teşkilatı sosyal medya hesabından KADES uygulamasını 6 dilde tanıtıyor, Kürtçe yok. Milyonlarca Kürt kadını yaşıyor bu ülkede, Kürt düşmanlığınızı bu kadar açık etmeseydiniz; ayrımcılığınızı, çifte standardınızı kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Biz kadınlar patriarkal düzeninizin kadınları ucuz ve güvencesiz iş gücü olarak gördüğü bu düzeninizi değiştireceğiz.

Kod 29'la emeği sömürülen ancak gözaltılara, tehditlerinize rağmen "Sonuna kadar direneceğim." diyen Migros işçisi Fatma Yiğit'in yanındayız. Eş başkanlığı savunduğu, 8 Mart ve 25 Kasıma katıldığı için, kadın derneklerinde görevler aldığı için yargılanan kadın siyasetçilerimiz için adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. İlk iş olarak kadınlara saldıran, kadın merkezlerini ve sığınaklarını kapatan kayyum rejimine karşı adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Yani işin özü, ne yaparsanız yapın kadınlar kazanacak, biz kazanacağız, özgürlükler kazanacak. (HDP sıralarından alkışlar)