GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:10.03.2021

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün ben de geçen hafta açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı üzerine konuşacağım. Açıklamayı, fiilî yirmi beş yıllık hâkim ve bu sürenin yarısını da ağır ceza mahkemesi başkanı olarak geçirmiş, eski uygulamaları da iyi bilen emekli bir hâkim olarak şaşkınlıkla izledim. Bir parti düşünün, iktidarının 19'uncu yılında "insan hakları" diye bir kavram keşfediyor ve eylem planı hazırlıyor. Eylem planı 11 temel ilke, 9 amaç, 50 hedef ve avukatların vergi indirimi de dâhil olmak üzere 393 faaliyetten oluşuyormuş. Cumhurbaşkanı bazı kriterlere de özel vurgu yaptı. Neydi bu kriterler? Birincisi, AİHM kriterleri. Hâlbuki 2004 Anayasa -madde 90- değişikliğiyle, mahkemeler zaten AİHM kararlarına ve kriterlerine uymak zorunda. Yine, neye vurgu yaptı? AYM yani Anayasa Mahkemesi kriterlerine; Anayasa'nın 153'üncü maddesine... "Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." hükmü karşısında mahkemeler zaten AYM kararlarına uymak zorunda.

Değerli milletvekilleri, öyle bir düzen kuruldu ki ne Anayasa kaldı ne erkler ayrılığı ne de kişisel hak ve özgürlükler.

Buradan bir de hatırlatma yapmak istiyorum: 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin 16'ncı maddesi, bir metnin anayasa sayılabilmesi için kişisel hak ve özgürlükler ile kuvvetler ayrılığı konusunda mutlaka düzenleme yapması gerektiğini vurgular.

Bugün Türkiye'de hak ve özgürlüklerden bahsedilebilir mi? Asla. Peki, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığından bahsedilebilir mi? Kesinlikle hayır. Yerel mahkemeler AYM ve AİHM kararlarına uymama cesaretini nereden alıyorlar? Saraydan. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı her kritik karar öncesi gazetelere açıklama yapıyor; bu açıklama ilgili mahkemelerce talimat olarak algılanıyor ve AYM, AİHM kararları yok sayılıyor. Örnek, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin Berberoğlu kararı. Mehmet Uçum konuyla ilgili ne demişti? "AİHM ve AYM kararları hiyerarşik değil, yönlendirici denetimdir." Peki, bu açıklama karşısında Anayasa'nın 90 ve 153'üncü maddelerini nereye koyacağız?

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanı, tutuklama konusunda da yeni müjdeler veriyor. Ne diyor? "Tutuklamada somut delil aranacak." Kardeşim, 2014 öncesi zaten somut delil aranıyordu tutuklamalarda. CMK'nin 100'üncü maddesi, katalog suçlar için delil karartma, kaçma, tarafları etkileme hususlarında somut olguların varlığını şart koşuyordu. Yeni sistemle erkler birliğine geçilip yargı da tek adama teslim edilince uygulama bugünkü hâle geldi.

Eylem planında ilk kez gelecekmiş gibi açıklanan bir başka konuysa tutuklamada dikey itiraz yani sulh ceza hâkimlerinin kararlarına dikey itiraz geliyor. Hâlbuki yüz yüz elli yıldır Türkiye'de AKP iktidarına kadar dikey itiraz zaten uygulamadaydı, kendileri kaldırdılar, şimdi de yeni bir reformmuş gibi "Getiriyoruz." diye açıklama yapıyorlar. Üstelik yine 2014'te Türk Ceza Kanunu'nun 277'nci maddesi değişikliğiyle savcılara soruşturmayla ilgili emir ve talimat vermeyi suç olmaktan çıkarmışlardı, üstelik bir de sulh ceza hâkimliklerine ucube mülakat sistemiyle parti militanları atanmıştı. Böyle bir sistemde adalet olur mu?

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanının söz ettiği bir başka konu ise hâkim ve savcılara coğrafi teminat konusu. HSK değişikliğine yani 2010 yılına kadar coğrafi teminat zaten uygulanıyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Hâkim ve savcılar ne zaman tayin göreceklerini, hangi bölgede ne kadar süre görev yapacaklarını, yılın hangi dönemlerinde kararname çıkacağını bilirdi, hiç kimse verdiği karar, hele de tutuklama kararı sebebiyle atamaya tabi tutulmazdı. Bir buçuk yıl kadar önce açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde de somut olarak coğrafi teminat düzenlemesi yapılacağı net olarak açıklanmıştı ancak bugüne kadar herhangi bir düzenleme yapılmadı.

Zaman kısıtlılığı sebebiyle konuşmayı burada kesiyorum ancak İnsan Hakları Eylem Planı üzerine konuşmaya devam edeceğim. Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)