| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 10.03.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, teklifin ikinci bölümü üzerinde görüşlerimi ifade etmeden önce iki konu hakkında görüşlerimi belirtmek istiyorum. Ayasofya Camisi'nin ibadete açılması, kubbesinden tekbirlerin, ayetikerimelerin yankılanması bizleri gönülden, derinden mutlu etmiştir. Ayasofya Camisi, milletimizin hem millî ve manevi değerleri açısından bir birlik sembolüdür hem de kadim İstanbul tarihi açısından medeniyetler arasında bir köprüdür. Bu köprü, bugün İslam'ın ışığıyla aydınlanmaktadır ancak Ayasofya Camisi Başimamı kıymetli İslam âlimi Sayın Mehmet Boynukalın'ın, bu bahsettiğim değerler manzumesi kapsamında çok daha dikkatli olması elzemdir. Sayın Boynukalın önce laiklik hakkında kullandığı ifadelerle toplumsal bir kutuplaşmaya mahal vermiş, sonra da kadın cinayetleriyle alakalı kabul edilemez sözler söylemiştir. Unutmayalım ki fikrin özgürlüğü kadar sorumluluğu da vardır. Sayın Boynukalın bulunduğu konum itibarıyla birleştirici olmalıdır. Maalesef mutat aralıklarla kadın cinayetlerini, kadına şiddeti, çok acı görüntüleri ülkemizde görmekteyiz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde, bu hassasiyetin daha arttığı bir dönemde Sayın Boynukalın'ın kadın cinayetleri haberlerini medya propagandası olarak nitelemesi insani değerlere de İslami değerlere de maalesef uygun değildir. Hep söylediğim gibi, evrensel hukukta, medeni hukukta ve İslam hukukunda iki şey tamamen birbirinden farklıdır: Biri hata, diğeri ise kasıttır. Sayın Boynukalın'ın kasıtlı olarak bu ifadeleri kullanmadığını düşünüyor ve hatası sebebiyle bir inanmış âlim olarak özür dilemesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Hadisişerifte "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." denilmektedir. Bugün, İslam'ı insanlara sevdirecek, müjdeleyecek Boynukalın gibi gerçek âlimlere ihtiyacımız vardır.
Saygıdeğer milletvekilleri, sizlerle bazı isimleri paylaşmak istiyorum: Bir anne, Suriye Tursun; bir anne, Havvahan Mehmet; bir anne, Halime Turdi; bir kız kardeş Mevlüde Hilal; iki evlat, Zahide ve Zarife Faruh ve niceleri. Bu isimler zihninizde ne çağrışım yaptı bilemiyorum ancak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü idrak ettiğimiz bugünlerde çok şey ifade etmeliydi. Bu kadınlar Çin'in Doğu Türkistan'da ki toplama kamplarında tutsaktırlar. Aileleri bu insanlardan haber alamamaktadırlar. O kamplarda tecavüz vardır, işkence vardır, taciz vardır ve o kamplarda köle işçiliği vardır. Üstelik bu isimlerden bazıları Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu vatandaşlarıdır ancak ne hikmetse Hükûmetimiz bu zulme kulaklarını tıkamaktadır. Allah Resulü Efendimiz ne diyor? "Sizden biriniz kendisi için arzu edip istediği şeyi din kardeşi için de arzu edip istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz." Doğu Türkistan'daki kardeşlerimiz bizim din kardeşlerimizdir; kendimiz için istediğimiz huzuru, barışı ve özgürlüğü onlar için de istemezsek bizim Müslümanlığımızın ne anlamı kalacaktır.
Sayın milletvekilleri, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener bu konuda çok anlamlı sözler söyledi, dedi ki: "Gözünüzü kapatın, hayal edin; kızının evine, gelininin evine, eşinin evine sen yokken Çinliler gelmiş, torunlarını almışlar, çocuklarını almışlar; o evlere damadın yokken, sen yokken Çinli adamları koyuyorlar. Bu ne Türklüğe sığar ne Müslümanlığa sığar ne de insanlığa sığar." Doğu Türkistan meselesine tepki göstermeyen herkes gözlerini kapatıp hayal etmelidirler; bu yaşananlar kendi başlarına gelseydi acaba ne yaparlardı?
Ben bir Ankara Milletvekili olarak, şehrimizde Çin Büyükelçiliği önünde demokratik haklarını kullanarak ailelerinden bir haber almak için eylem yapan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi ziyaret ettim, danışmanıma en baştan itibaren kardeşlerimizin sorunlarını takip etmesi talimatını verdim ancak ne acı ki bu mazlum ve mağdurlara polis müdahale etti; 4'ü saatlerce gözetim altında tutuldu, kaldıkları evin önünde günlerce polis bekledi, bu insanlar cuma namazına bile polis nezaretinde gittiler.
Her zaman mazlumların sesi olmakla övünen AK PARTİ'ye sesleniyorum: Zalim İsrail'in liderine "one minute" dediğiniz gibi neden bu soykırımcı Çin'e tepki koyamıyorsunuz? Bu soruyu vicdanlarınıza sormanızı bekliyorum. Bu sorunun cevabını bütün Türk dünyası ve bütün İslam alemi bekliyor. Gelin, hep beraber, bu Mecliste Çin zulmünü en azından mezalim olarak tanıyalım; gelin, gök bayrağı mahzun bırakmayalım.
Saygıdeğer milletvekilleri, gelelim görüşmekte olduğumuz kanun teklifine. Teklifin 7'nci ve 8'nci maddesi Devlet Demiryollarının yeniden yapılandırılması sürecinin başarısız olduğunun itirafıdır. TCDD Taşımacılık AŞ'nin zararları bu teklifle 2023 yılına kadar hazineye yüklenecek, üstüne üstlük, 2023'te Sayın Cumhurbaşkanına bu süreyi on yıl uzatma yetkisi sunulacaktır. 2023'te görev ve yetkisini devretme ihtimali olan bir kamu yöneticisine on yıllık bir uzatma yetkisi vermek hakkaniyet değildir. TCDD'nin doğru işletilmesi için bir uzatma yapılacaksa, 2023 geldiğinde bu Meclis yeniden toplanır, uzatmaya gerek var mı yok mu değerlendirir, uzatılacaksa da uzatır. "Her şeyi bir tek adam yapsın, her şeyi Sayın Cumhurbaşkanı yapsın." mantığından artık vazgeçmelisiniz. 9'uncu ve 10'uncu maddede, alan kılavuzlarının mağduriyetleri sadece Çanakkale tarihî alanı sınırları olarak çözülüyor. Biz, bu teklife olumlu oy verdik ancak bu teklif genişletilmeli, bütün alan yönetimlerini kapsamalı ve alan kılavuzu, turist rehberi görevlilerinin karşılıklı mağduriyetler üretmeden yeniden düzenlenmeleri gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, ilk bölümdeki konuşmalarda ifade ettiğim hususlara birkaç ek yapmak istiyorum. 1980'li yıllarda İngiltere kamu-özel iş birliği alanında atılımlar yapmış, özel finansman girişimleri sistemiyle dünyaya örnek olmuştur. İngiltere KÖİ projelerini denetlemek, verimliliğini ölçmek için Hazine çalışma grubu oluşturmuştur ancak ayrıca, Japon Hükûmetiyle birlikte dünyaya bu konuda danışmanlık veren bir merkez kurmuşlardır. 2010'lu yıllardan itibaren ise KÖİ mantığı, Avrupa'da, kamu bankalarından finansman sağlama, Hazine garantisi ya da borç üstlenimi yerine, kamunun sağlamış olduğu imkânlardan yararlanarak ikincil sermaye piyasalarından kaynak aktarımının yapılması ön plana çıkmıştır. Bütün bu gelişmelerin en sonunda ise Avrupa'da özel sektörün finansman sağlamakta zorlanmaya başlamasıyla yükün devletin üzerine kalması sebebiyle KÖİ sisteminden vazgeçmeye başlanılmıştır. Biz, Türkiye'de ne bu işin doğru düzgün denetiminin yapıldığını görmekteyiz ne de sorduğumuz sorulara cevap verilmektedir. Avrupa'nın bu projelerden vazgeçmeye başlamasının sebepleri ise ülkemizde de ortaya çıkmaktadır ama biz özel şirketleri kurtarma kanunları çıkarmaktayız.
Millete hizmet diye açılışlarını yaptığınız şehir hastanelerinin sözleşmeleri hakkında bilgi alamamaktayız. Sağlık Bakanlığı binasının maliyetini sorduğum 13 Ekim 2020 tarihli soru önergeme hâlâ cevap verilememiştir. Otoyollarda ise fahiş fiyatlar görmekteyiz. Ankara-Niğde Otoyolu 145,5 Türk lirası, Avrasya Tüneli gidiş geliş 92 Türk lirası, Osmangazi Köprüsü bağlantı yolları hariç 147 Türk lirası, eğer İzmir'e kadar giderseniz 367 liraya kadar artmaktadır. Bu yatırımlar sizin seçim meydanlarında parti propagandanızın malzemesi olmaktan başka bir mana ifade etmemektedir.
Yeni yatırımlarınız gibi, seçim kampanyalarınız da milletin cebini yakmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Umarız, 2023'te, iktidardan gideceğiniz güne kadar 5'li müteahhit çetesi yerine Türk milletinin menfaatlerini, fakirin fukaranın hakkını savunmayı tercih edersiniz ve hiç değilse giderken hayırla yad edilirsiniz.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)