GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:10.03.2021

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

6'ncı maddedeki değişikliği aslında olumlu buluyoruz ancak eksik buluyoruz. "Yetiştiricinin yükümlü ve sorumlu olduğu tanımlattırma işleminin gerçekleştirilmemesi sebebiyle tanımlattırılmamış hayvanların kesimhanelerde kesilmesi uygulaması tümden terk edilmelidir, kesim işlemi yerine karantina uygulaması yalnızca gebe ve altı aylıktan küçük koyun ve keçiler ile bir yaşından küçük sığırlar için değil, tanımlattırılmamış ve nakil esnasında yakalanan tüm hayvanlar için uygulanmalıdır." şeklinde değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Tarih boyunca gericilerin en büyük korkusu kadının özgürleşmesi olmuştur çünkü kadın toplumun yarısını değil, tamamını etkiler; kadın öğrenirse çocuğuna da öğretir. Zincirlerinden kurtulmuş ve zincirlerini beraber kıracağımız tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.

Ataerkil zihniyetin yarattığı erkek örneğine ve bunun uyguladığı şiddete bir örnekle dün akşam karşılaştım. Her ne kadar yıllar öncesinde yaşanmış bir olay olsa da bunu Genel Kurulda paylaşmak istedim: "Kocası, komşularına hediye götürdü diye ellerini tırpanla kesmiş." başlıklı bir haber. Bir düğünde komşusuna hediye verdiği için eşi tarafından bilekleri tırpanla kesilen 93 yaşındaki Ayşe Gökkaya yetmiş iki yıldır elleri olmadan hayata tutunmaya çalışıyor, sadece komşularına hediye götürdü diye. Yani erkek zihniyetinin yaşattığı acılardan biri bu, itiraz ettiğimiz.

Hannah Arendt perspektifinden siyaset ve yalan ilişkisi üzerine okuduğum bir çalışmada ilgimi çeken bazı kısımlar olmuştu, bir kısmını sizinle paylaşmak isterim: "Siyasetin özünde yalan bulunur mu?" sorusuna Arendt "Adalet yerini bulsun, gerekirse dünya yıkılsın." der. Tam da son dönemlerde Adalet Bakanının kullandığı söz olduğu da ortaya çıktı.

Arendt modern ve klasik olmak üzere yalanı ikiye ayırır. Asıl tehlikeli olan ve Arendt'ın üstünde durduğu modern yalandır. Modern yalan örgütlü yalandır, küresel bir manipülasyonu içerir. Klasik yalanda ise yalan tamamen her alana yayılmamıştır, yalancı da yalanın farkındadır, bu durum yalancıyı kemirir; bu, klasik yalanı modern yalana göre daha zararsız yapar. Ancak modern yalanda ise tüm alana yayılır, yalan söyleyen bile artık neyin hakikat olduğunu bilemez. Bunun nedeni modern yalandaki manipülasyondur. Bugün AKP iktidarının özellikle bizlere karşı kullandığı bir siyaset türü olan manipülasyon gibi. AKP iktidarındaki birçok yetkili, birçok siyasetçi arkadaşımız artık gerçekten hakikati ıskalamış durumda; bunun sebebi de budur. Bu manipülasyonla olgular yok edilir ve bir imaj yaratılır. Klasik yalanda sadece hakikat gizlenir ama modern yalanda bir yok etme ve yaratma eylemi vardır. Bugün hakikati yok edip siyasi rakiplerini -tırnak içerisinde- terörist ilan etmeniz gibi. AKP iktidarının yapmaya çalıştığı şey tam da bu.

Totaliter rejimler baskı altına alamayacakları güçten korkar ve nefret ederler. Yine Arendt "Totaliter rejim için ideal kişi, davaya kendini kalpten adamış bir Nazi ya da komünist değildir, gerçek ile hayal ürünü arasındaki ve doğru ile yanlış arasındaki farkı önemsemeyen kişidir." demiştir yani birçoğunuzun artık doğru ile yanlışı önemsemediğiniz gibi.

Örgütlü yalan, aynı zamanda şiddet barındırır, bundan dolayı da totaliter rejimlerle iyi anlaşır. İçinde şiddet barındırmasının nedeni, sadece olguları yok etmekle kalmayıp aynı zamanda olgulardan bahsedenleri de yok etmektedir. Irkçı, faşist, tekçi politikalara itiraz ediyor diye uzun zamandır Kürtlerin, Alevilerin, sosyalistlerin ve birçok kesimin, özellikle son dönemlerde, özellikle gazetecilerin ve en sonunda da Levent Gültekin'in saldırıya uğraması bu söylediklerime örnek teşkil etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti devletini vesayeti altına alan etnik Türkçü derin yapılanma, tüm toplum katmanlarını Pantürkizm'e devşirmek için her türlü metodu uygulamaktan çekinmemekte. Etnik Türkçülük, bir güvenlik ve beka sorunudur; bu gerçek, yüksek sesle dile getirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Buyurunuz.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - İktidar göz boyamalık İnsan Hakları Eylem Planı hazırlayıp ilan edeceğine, öncelikle AİHM'in kararlarına uyup Demirtaş ve Kavala'yı serbest bırakmalıdır.

Yine, İnsan Hakları Eylem Planı açıklanırken 71 yaşındaki Hatun Aslan ve 79 yaşındaki Meryem Soylu isimli Kürt anaları çocuklarının cenazesini arıyor diye, çocuklarının cenazesine sahip çıkıyor diye tutuklandı.

Şunu defalarca aslında dile getirdik; Kürtçeye karşı olan bir düşmanlıktan, Kürtçeye karşı itirazlardan dolayı aslında bunu defalarca dile getirdik: AKP Genel Başkanı "Mecliste benim 50'ye yakın Kürt milletvekilim var." der ama Kürtçe, Meclis tutanaklarında "x" diye geçer. "TRT Kürdî" isminde bir kanal x dilinde x'ce yayın yapar ama gel gör ki polis teşkilatı "Biz Kürtçeyi tanımıyoruz." deyip KADES'e almaz. Bunun adı ayrımcılıktır, bunun adı ırkçılıktır.

Aslında söylenecek daha bir çok söz var ancak sürem bitti. Bu sebeple, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)