| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 10.03.2021 |
MÜRSEL ALBAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çanakkale Savaşı, bizim tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biridir. Tarihte eşi benzeri az görülen bu kahramanlık destanı, yurttaşlarımıza doğru anlatılmalıdır. Bu, her şeyden önce, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine ülkenin her yerinden gelip Çanakkale'de şehit düşen atalarımıza saygının gereğidir. Bu, emperyalizme karşı atılmış en büyük tokattır. Maalesef, yıllarca hurafelere boğuldu, bu alan da din istismarcılarına teslim edildi. Bu savaşta tarih sahnesine çıkan Türk milletinin kader ufkunda bir güneş gibi parlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları yok sayılmaya, unutturulmaya çalışıldı. Her alanda olduğu gibi bu büyük savaş da bazı din tüccarları tarafından sömürüldü, yanlış anlatılarak çarpıtıldı.
Şunu herkes iyi bilsin ki askere: "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum." diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmadan, silah arkadaşları olmadan Çanakkale destanının tarihi yazılamaz.
Şimdi, getirilen bu kanun teklifinde Çanakkale Savaşı'nın Gelibolu tarihî alanı hakkında bazı düzenlemeler yapılıyor. Alan kılavuzluğu tanımlanıyor, "Kurs ve sınav sonuçları ile yabancı dil sınavında başarılı olan ve yetkilendirilen, ziyaretçilere tarihî alan ve Çanakkale Savaşlarıyla ilgili bilgi verecek kişiler burada görevlendirilecek." deniyor. Bu kişilerin yabancı dil bilmesi tabii ki gerekli ama en önemlisi, bu kişilerin Çanakkale savaşlarını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, tarihin gerçek kahramanlarını bilmesidir. Hurafelerden ve din istismarcısı yapılardan uzak, gerçek anlamda vatan sevgisini içinde bulunduran insanların seçilip görevlendirilmesi gereklidir. Buradan bir kez daha sizi uyarıyoruz: Çanakkale savaşları, Gelibolu tarihi; bu milletin en şanlı, en şerefli, en temiz, en onurlu, en gururlu, en duygulu noktalarındandır. Buraya hurafecileri sokmayın, bunun takipçisi olacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyadaki bütün demokratik parlamentoların, meclislerin ana hedefi, halkın ihtiyacı olan kanunlar yapmaktır. Demokratik ülkelerde halkın gündemi ile iktidarların, meclislerin gündemi aynıdır. Peki, şimdi buradan bu kanun teklifini hazırlayanlara, imzalayanlara, altlarına imza atanlara soruyorum: Getirdiğiniz bu kanun teklifinin -bir iki maddesi hariç- halkın gündemiyle, ihtiyacıyla ilgisi var mıdır? Çiftçi perişan, ona mı çözüm arıyorsunuz? Esnaf borç batağında, bunu mu kurtarıyorsunuz? Memur, emekli, işçi bitmiş tükenmiş, onlara yardım eli mi uzatıyorsunuz? Hayır, bunların hiçbirini yapmıyorsunuz. Siz, bir avuç yandaşa, iş adamına nasıl yeni kaynak buluruz, onun derdindesiniz.
Bu kanun teklifinde, yap-işlet-devret projeleri kapsamında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı özel bütçe kanunu idareler tarafından imzalanacak, borç üstlenim anlaşmalarına Bakanlık da taraf olacak diyorsunuz. Bu, ne demek? Dünyanın büyük finans kuruluşları, artık AKP iktidarına, yöneticilerine, ekonomiye güvenmiyor demek, size iş yapan firmalara kredi vermiyor demek. Merkez Bankası kasasını boşalttınız, şimdi, yandaşlara kredi çekmek için devlet kurumlarını kefil gösteriyorsunuz.
Bizim içinde olduğumuz krizle, pandemi koşullarında getirdiğiniz bu kanun teklifinin hiçbir ilgisi yok. Siz vatandaşın derdine değil, yandaşın derdine çare arıyorsunuz. Kısaca, bu kanun ne diyor? Siz "Bizim yandaşlarla sözleşmeyi imzalayın, bunlar bizim teklifimiz." diyorsunuz, yandaş para kazansın diye, kefil gösteriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) - Kefen parasını harcadınız. "Gerekirse devleti bile satarız." diyorsunuz. Şatafat da israf da bitmiyor, bitmiyor. Uzaya çıkmaktan, Ay'a gitmekten söz ediyorsunuz, daha internetin altyapısını bile kuramadınız, nereye çıkıyorsunuz? Bakın, benim size bir önerim var: Siz şimdiden ayağa kalkın, zıplamaya başlayın, zıplayın, zıplayın, zıplayın; Ay'a anca öyle gidersiniz.
Ben buradan tüm yurttaşlarıma sesleniyorum: Merak etmeyin, az kaldı az, AKP gitti gidiyor. Siz gidince ne olacak, biliyor musunuz? İsraf bitecek, talan bitecek, yağma bitecek, yalan bitecek, tüm Türkiye'nin yüzü gülecek, herkes özgür kalacak. Bu halk özgürlüğü hak ediyor, yüzünün gülmesini hak ediyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)