| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 10.03.2021 |
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm İslam âleminin Miraç Kandili mübarek olsun diyorum ve sevgili kadınlar, sözlerime 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'müzü kutlayarak başlamak istiyorum.
Değerli üyeler, biz kadınlar yıllardır mücadele ederek kazanımlarımızı bugünlere getirdik. Kadınların eşit ve özgür birey olarak yaşadığı bir ülke yaratana kadar da mücadelemiz devam edecek. Anayasa'mızın 10'uncu maddesinde açık bir şekilde kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu ve bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla devletin yükümlü olduğu belirtilmektedir. Bugün, Türkiye'de kadına yönelik şiddete ilişkin mevzuat hâlâ hakkıyla uygulanmıyorsa, yandaş medya kadına yönelik hak ihlallerine etkin adımlar atmayan AKP Hükûmetini sorgulamak yerine kadınları sorgulamaya kalkıyorsa durup düşünmek gerekir. Kadın cinayetleri, yargı önünde dahi meşrulaştırılmaya çalışılıyorsa bu aleni olarak kadına yönelik şiddetin politik olduğunun göstergesidir ve sorumlusu da mevcut Hükûmettir.
Gelinen noktada İstanbul Sözleşmesi ve 6284'ü tartışmaya açıp alt metinlerde kadını erkeğe tabi kılmak isteyen zihniyet unutmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti devleti İstanbul Sözleşmesi'nin de ilk imzacısıdır. Hani "Batı tarafından dayatıldı." dediğiniz sözleşme var ya, altına imza atıp bolca reklamını yaptığınız, o İstanbul Sözleşmesi bir çeviri metin değildir, 2011 yılında, oy birliğiyle bu çatı altında kabul edilmiştir.
Gelin, beraber hafızalarımızı bir tazeleyelim. İstanbul Sözleşmesi'nin temelinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin şiddet gören Nahide Opuz'un devlet tarafından korunmadığı ve ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle verilen mahkûmiyet kararı yani Nahide Opuz, Güldünya Tören ve Ayşe Paşalı gibi kız kardeşlerimizin kanı var, hayatı var. O dönemde, başımızı yere eğdiren bu utancı unutmayın. Bu utanç bitti mi? Hayır, hâlâ devam ediyor: Geçtiğimiz günlerde Samsun'da bir kadın sokak ortasında az kalsın canından olacaktı; 92 yaşında bir kadın önce tecavüze uğradı, sonra canice öldürüldü; 2020 yılında 300 kadın, 2021 yılının ilk altmış yedi gününde 68 kadın öldürüldü.
Sayın üyeler, İstanbul Sözleşmesi diyor ki: "Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir, ayrımcılıktır ve toplumsal cinsiyetle doğrudan alakalıdır." Yani kısaca "Şiddeti önle; önleyemiyorsan kadını koru; koruyamıyorsan adaleti tesis et, kadınları güçlendir." diyen bir sözleşmeye karşı olmak devletin bu konudaki sorumluluğunu reddetmektir, kadınların yaşam hakkını yok saymaktır. Üstelik bunu sadece biz söylemiyoruz, sözleşmenin uygulanıp uygulanmadığını takip eden GREVIO da 2018'de yayımladığı raporunda Türkiye'yi yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırdı, çalışmaların yetersiz ve başarısız, bu durumun da endişe verici olduğuna dikkat çekti. Peki, AKP ne yaptı? Günde ortalama 3 kadın öldürülürken, kadın kırımı varken tüm ısrarlı çağrılarımıza rağmen GREVIO Raporu'nu Meclis gündemine bile getirmedi. Neden? Bugün ne değişti de bir anda aile değerlerimize aykırı oldu İstanbul Sözleşmesi? Ne oldu da Türkiye'nin uluslararası alanda öncülük yaptığı bir sözleşmeden vazgeçmek konuşulur oldu? Çocuk oyuncağı mı bu? Devlet ciddiyetimizin uluslararası alanda itibarı tartışılır hâle getirildi; çok yazık! Şiddet, taciz, çocuk istismarı olayları gün geçtikçe artarken, kendi kanunlarımız bile doğru düzgün uygulanmazken uluslararası kamuoyu ve sözleşmeleri yok sayan hukuksuz tavırları asla kabul etmiyoruz.
Şiddetin temeli eşitsizliktir; demokrasi, adalet, eğitimsizlik ve kadının ekonomik bağımsızlığının olmamasının sonucudur. Biz de bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerekli adımları atıyor, gayreti gösteriyoruz. Yıllardır mevzuatımızda olan ama uygulanmayan aile sigortasının bugüne kadar neden uygulanmadığını bilmek istiyoruz. Aile sigortası sisteminin bir an önce hayata geçirilmesini talep ediyoruz ki kadınlar nefes alsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) - Dün, Mecliste kadına yönelik şiddetin araştırılması konusunda oy birliğiyle bir Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu; bu uzlaşı mutluluk verici. Partimizin Meclise sunduğu, Siyasi Partiler Kanunu'nda eşit temsil ve fermuar sisteminin düzenlenmesine dair kanun teklifine aynı şekilde tüm partilerin ortak bir irade göstermesini bekliyoruz ki samimiyetinizi görelim.
Kadınları karanlık bir koridora çekmeye çalışanlara karşı tavrımız net oldu, olacak da; hayatımıza da haklarımızı da sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hiç kusura bakmayın, kadınlar olarak hayatın her alanında varız, var olacağız ve her alanda tam eşitlik isteyeceğiz. Bilin ki kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz; hayatımızı güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi'ni de 6284'ü de eksiksiz uygulayana kadar her platformda "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." demeye devam edeceğiz. "İstanbul Sözleşmesi yaşatır."
Saygılarımla. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)