GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:59
Tarih:16.03.2021

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, Mersin... Bu öneriyi niye getirdik? Hani şöyle desek çok yanlış olmaz bence: "Ülke yangın yeri esasında." Yani hangi şehre gitseniz insanlar sorunlarını anlatmak ve sorunlarının burada konuşulmasını talep etmek durumundalar. Dolayısıyla da Mersin gibi bir ilin -gerçekten de biraz bakıldığında- bir araştırmaya konu olması gerekir diye düşünüyoruz, o sebeple böyle bir öneride bulunduk.

Değerli arkadaşlar, Mersin, birincisi, diğer şehirlerimizde olduğu gibi iktidarın bazı yanlış politikaları sonucu, ikincisi de konjonktürel sebeplerle gerçekten çok derin sorunlar yaşıyor ve doğrusunu isterseniz, bu sorunların nasıl çözüleceğiyle ilgili olarak da insanların başvuracakları bir merci de yok. Özellikle Mersin bakımından söylüyorum çünkü değerli arkadaşlar, Mersin hakikaten hani neredeyse sahipsiz bir kent gibi görülüyor. Sahipsizlikten kastettiğim şu: Çok derin yapısal sorunlar var; bunlardan bir tanesi Mersin Limanı sorunu, bir diğeri Akkuyu Nükleer Enerji Santrali. Bunlar gerçekten yapısal sorunlar ve bu sorunlarında en azından toplumun ikna edilmesi gerekiyor.

Şimdi, Mersin Limanı'nı alalım. Mersin Limanı, emin olun, kilometrelerce gidiyoruz, konteyner, konteyner, konteyner... Yani, aslında Mersin şehri, Mersin Limanı tarafından yutulmak üzere neredeyse. Bu, plansızlığın, programsızlığın sonucudur değerli arkadaşlar. Böyle bir şehirleşme olmamalıdır. Evet, en uzun sahil şeridi olan bir şehirdir, o bakımdan önemlidir -lojistik anlamında söylüyorum- fakat bu kadar hor kullanılmamalıydı diye düşünüyorum. Kaldı ki, kaldı ki... Şimdi, son bir öneri de Atatürk Parkı ki bitişik bir park var Mersin'de ve insanlar bu parkı kullanıyorlar. İnsanlar bu parkı kullandıkları gibi alışveriş de yapabiliyorlar, esnaf insanların yakınında. Dolayısıyla da bu kadar önemli bir mekân şimdi Mersin Limanı'nın bir parçası hâline getirilmeye çalışılıyor. Değerli arkadaşlar, bu, son derece mantıksız ve olumsuz sonuçlara yol açacak diye düşünüyoruz.

İkincisi, Akkuyu Santrali. Çok uzatmama gerek yok, Akkuyu, ÇED raporları yeteri kadar değerlendirilmeden yapılmakta olan bir nükleer santraldir. Oysa, iddia odur ki -uzmanlar en azından bunu söylüyorlar- deprem kuşağı sayılabilecek olan bir mekânda yapılıyor. Dolayısıyla da depremde zarar görmesi ve dolayısıyla da Mersin halkının zarar görmesi ihtimalinin çok kuvvetli olduğunu söylüyorlar ki bu da doğrusunu isterseniz önemli bir iddia olarak karşınıza çıkıyor.

Diğer önemli bir sorun -ki bunun bir kısmı konjonktürel diyebiliriz- göç sorunu. Çok ciddi bir sorun olarak karşınızda. Özellikle, doğu illerinden insanlar Mersin'e göç ediyorlar ve tabii Suriye'den gelen insanlar var. Diyebilirim ki: Benim edinebildiğim rakamlardan baktığımda aşağı yukarı 170 bin Suriyeli var, yani toplam nüfus 1.7 milyon olduğunu düşünürseniz yüzde 10'nu kadar Suriyeli var. Suriyeli var ama şu da var: Suriyelilerin sorunları da var doğal olarak çünkü bu sokaktaki çocukların yüzde 80'i neredeyse Suriyeli yoksul ailelerin çocukları. Dolayısıyla da bu konjonktürel bir sebep olsa da böyle bir sorun yaratıyor.

Bir başka sorun, mevsimlik tarım işçileri meselesi ki Türkiye'nin her yerinde bir anlamda sorun ama burada daha da derin bir sorun olarak gördük doğrusunu isterseniz. Gerçekten erkekler 120 lira alıyorlar günde. Saat dörtte kalkıyorlar ve küçük minibüslerle çok sayıda insanın sığdırılmasıyla işe gidiyorlar, akşam dönüyorlar ve erkekler 120 lira, kadınlar da 85 lira para alabiliyorlar.

Bunun dışında, Ayvagediği yöresindeki... Bu bir anlamda Mersin'in biraz dışında kalan bir yer, Torosların başlangıcında olan bir yer. Değerli arkadaşlar, burada 4 tane taş ocağı yapılmak isteniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Arkadaşlar, 4 tane taş ocağının yapılması demek, birincisi, orada hayvancılığı yok edecek olan bir etki üretiyor tozlardan dolayı; ikincisi de, orada turizm -ki yayla olması itibarıyla oldukça önemli bir yayla, önemli bir turizm merkezi- o da büyük bir zarar görecek gibi geliyor bana.

Değerli arkadaşlar, son olarak bir şeyi daha söyleyerek bitireyim. Aslında bir sürü başka sorun daha var ama doğrusu bunların hepsini beş dakikaya sığdırmam mümkün değil ama şunu söyleyebilirim: Değerli arkadaşlar, kalkınma dediğimiz mesele kişi başına kaç tane otomobile sahip olduğunuzla, kaç tane televizyona sahip olduğunuzla ölçülemez. Kalkınma, kalkınması söz konusu olan yerin insanlarının belirleyeceği hedeflere ulaşıp ulaşmamakla ilgili bir sorundur. Dolayısıyla da Mersin'i eğer biz önemsiyorsak Mersinlilerin ne demek istediğini, ne söylediğini duymak ve anlamak zorundayız diye düşünüyoruz. Biz de onların sesi olmaya çalıştık.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)