GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Mersin'in sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:23.03.2021

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Özellikle Mersinli hemşehrilerime selamlarımı Meclis kürsüsünden iletmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, kentlerin karakterleri vardır. Bu karakterler, kentin tarihsel süreç içerisinde doğal güzellikleriyle, yaşanmışlıklarıyla edindikleri aslında son derece müstesna şeylerdir. Bu zaviyeden Mersin'e bakıldığında, Mersin, Türkiye'nin pek çok kenti gibi, arada kalmış bir kent özelliklerini arz ediyor. Nedir onlar? Mersin; bir tarım kenti midir, bir ticaret kenti midir, sanayi kenti midir, turizm kenti midir? Bu karışık. Yıllardan beri süren yanlış ekonomi politikaları sonucunda Mersin, bu hepsinin içinde olduğu ama hiçbirinin tek başına marka olmayı beceremediği bir hâlle malul hâle gelmiş ne yazık ki.

Sorunlara başlayalım, Mersin'in batısından doğusuna doğru devam edelim. Bir defa en önemli problem Akkuyu Nükleer Santrali; hem ekonomik olarak verimli olmayan hem Türkiye'nin enerji politikasını Rusya'ya bağlayan, aynı zamanda son derece pahalı elektrik enerjisi üretecek olan, insan sağlığına son derece zararlı ve aynı zamanda Ecemiş Fay Hattı'na yakın bir alanda kurulan nükleer santral hiç kuşkusuz Mersin'in en önemli sorunlarından bir tanesi.

Hemen biraz daha doğuya doğru geldiğimizde, özellikle Tisan Koyu ve Dana Adası ki bunlar son derece tarihî ve turistik öneme sahip olan yerler buralarda kurulmaya çalışılan balık çiftlikleri; ki bunlar değerli arkadaşlar, 150 bin ton balık üretildiğinde aşağı yukarı 9 milyon nüfuslu bir kentin oluşturduğu kirlilik kadar kirlilik üreten tesisler olacak. Silifke-Taşucu Tersanesi; bu, Göksu Deltası ki Ramsar Sözleşmesi'yle koruma altında olan son derece endemik flora ve faunayı barındıran alanlar bunlar buraların yok olmasına sebep olacak.

Biraz daha doğuya geldiğimizde, Davultepe'de 400 dönümlük narenciye bahçesini küçük sanayi sitesine çevirme projesi; hemen biraz daha doğuda, Kaleköy'de 260 dönümün yine TOKİ'ye -ki tarım alanıdır buralar- devredilme projesi Mersin'in hiç kuşkusuz en büyük sorunlarından. Biraz daha doğuya doğru geldiğimizde, Toroslar'a doğru çıktığımızda, Ayvagediği diye bilinen köyümüzde, beldemizde çok önemli bir problem var, buradan kendileri de beni şu anda dinliyorlar. Buradaki insanlar köylerine çok yakın bir mevkide açılmış olan taş ocağı sebebiyle hayvanlarının telef olduğunu ifade ediyorlar ve son derece muzdaripler. Meclisin bu meseleye bir an önce çözüm bulması son derece önemli.

Yine, biraz daha doğuya doğru geldiğimizde, Atatürk Parkı'nın Mersin Limanı'nı genişletme projesinde ortadan kaldırılmasıyla karşı karşıya kaldığı bir risk durumu söz konusu. Mersin Limanı dünyanın en büyük limanlarından bir tanesi ama belli ki alan yetmemiş, daha batıya doğru, Atatürk Parkı'nı da içine alacak bir biçimde genişleme projesi oluşturulmuş. Bu ne demek? Dip taramasıyla ekolojik sistemin yok olması demek. Ne demek? Yeni dolgu alanları demek ve kente lüzumundan fazla bir trafik yükünün yüklenmesi demek.

Yine biraz daha doğuda, Soda-Krom Fabrikasının yıllardan beri haksız, hukuksuz bir biçimde Mersin halkını ve ekolojik sistemi tahribi söz konusu. Karaduvar'da kurulan Polipropilen Fabrikası bir başka sorun.

Nakliyecilerin sorunları saymakla bitmiyor; nakliyeciler, Mersin'in en önemli dinamiklerinden bir tanesi ve yeni bir sitenin yapılmasını istiyorlar, tonaj uygulamasının esnetilmesini istiyorlar, kantarın şehir dışına taşınmasını istiyorlar, yetki belgelerinin fiyatının düşmesini ve yeni park alanlarının oluşturulmasını istiyorlar.

Dün bir esnaf aradı, dedi ki: "Ya, biz zaten pandemi sebebiyle sattığımızı yerine koyamıyorduk, şimdi yüzde 11 devalüasyonla karşı karşıyayız, zaten satamıyorken yüzde 10 daha fazla parayı biz nereden bulacağız, esnaflığa nasıl devam edeceğiz?"

Mevsimlik tarım işçileri hakeza, yine büyük bir sorunun -ki buradan defalarca dile getirdik- tarafları hâline gelmiş durumdalar; herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadan, son derece kötü koşullarda çalışan yüzbinlerce insanımızdan bahsediyoruz.

Peki, bunlar iktidarın umurunda mı? Yok, vallahi umurunda değil, iktidar kendi geleceğini, kendi yarınını garanti altına almaya çalışıyor, böyle bir siyasi strateji izliyor. Yani, düşünün ki ülkemiz büyük bir laboratuvara çevrilmiş durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Turan.

RIDVAN TURAN (Devamla) - O laboratuvar "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." iktisadi dehasının siyasi ve ekonomik sonucu olarak 128 milyarın buharlaşmış olması laboratuvarıdır.

BAŞKAN - Sayın Turan, teşekkür ediyorum.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Ve insanlarımızın her birini de bu anlamda kobay yerine koymaktır. Bir an evvel Mersin özelinde Türkiye'deki bütün kentlerin bu sorunlarının çözülmesi için bütün kesimleri ve bütün tarafları...

BAŞKAN - Sayın Turan, ek süre vermiyorum, lütfen.

Teşekkür ediyorum.

RIDVAN TURAN (Devamla) - ... mücadeleye davet ediyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)