GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:66
Tarih:31.03.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ'si iktidarlarının özelleştirme karneleri kırıklarla dolu, bunların başında da TEDAŞ'ın özelleştirilmesi bulunuyor. TEDAŞ parça parça özelleştirildi. Özelleştirilme yapılırken hedef neydi? Kayıp kaçak oranlarının azaltılması, tüketicinin korunmasıydı. Vatandaşa denildi ki: "Elektrik faturasına daha az para ödeyeceksiniz." Özelleştirmeyi makul hâle getiren çok da güzel bir vaat böyle sunulunca vatandaş eline ilk faturayı alana kadar inanmak durumunda kaldı ama sadece ilk faturayı eline alana kadar, çünkü ilk faturadan itibaren indirimin yerini daha da bindirimli faturalar aldı. Paramparça olan TEDAŞ'ın parçalı uygulamaları... Şirketleri bağırmaya başladı: "Zarar ediyoruz." Biliyorsunuz ki AK PARTİ'si iktidarı yatırımcının zarar etmesine asla izin vermez, mutlaka bir şekilde garanti eder. Zararın nedeni kayıp kaçak yani ödenmeyen fatura nedeniyle oluşan zarar. Özelleştirme yapılmadan önce de kayıp kaçak elektrik bir sorundu ancak bugün daha da büyük bir sorun.

Öncelikle bölgesel bazda çözülmesi gereken, ulusal tarifeye yansıtılmayacak kayıp kaçak elektrik kullanım bedeli, bu yük, bugün ülkenin genelindeki dağıtım sistemini kullanan 45 milyon abonenin sırtına yüklenmiş durumda. Artık mahkemeye de gitsek kaçarı yok çünkü Sayın Cumhurbaşkanına verilen yetki doğrultusunda çıkan bir kanunla bu süreç şimdilik beş yıl daha uzatılmıştır.

Gelelim kayıp kaçak oranlarına ve araştırma önergemize konu teşkil eden Dicle dağıtım bölgesinde yaşanan sıkıntılara. EPDK tarafından 2019 yılında Elektrik Piyasası Gelişim Raporu açıklandı. Bu bilgilere göre, en yüksek kayıp oranları yüzde 51,32'yle Dicle, yüzde 47,56'yla Van Gölü bölgelerinde gerçekleşti.

Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak'ın elektrik ihtiyacını karşılayan Dicle Elektrik Dağıtım AŞ, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki 9 ilin 6'sına elektrik sağlayan tek kurum. EPDK "Dicle bölgesinde yüzde 51,32 kayıp kaçak var." diyor ama Enerji Bakanlığı aynı dönem, aynı bölge için kayıp oranını yüzde 58,37 olarak hesaplıyor. Bu fark, bölge dağıtım şirketlerinin mağduriyetine üzülelim diye mi Enerji Bakanlığınca katlanmıştır bilemiyoruz ama Dicle Elektrik Dağıtım bir sene önceki verilere göre yüzde 54,64 kayıp oranıyla piyasa takas fiyat değerine göre 3,6 milyar lira alacağını tahsil edemediğini duyurmuştur. Dicle bölgesinde il bazındaki kayıp kaçak oranları ise şöyledir: Diyarbakır yüzde 56,99; Şanlıurfa yüzde 44,98; Mardin yüzde 66,64; Batman yüzde 60,42 ve Şırnak yüzde 66,13.

2013 yılından itibaren DEDAŞ, kayıp kaçak oranlarını düzelteceğini ve faturalarının daha adil olacağını beyan etmiştir. Ancak bölge böyle iken DEDAŞ kurulduğu günden bu yana bölgede uyguladığı kesinti ve hacizlerle gündeme gelmektedir. Son dönemlerde DEDAŞ'ın gündeme gelme nedeni ise çiftçilere yönelik haksız uygulamalardır. Kayıp kaçak oranını düşüremeyen, fatura tahsil edemeyen DEDAŞ kendi sözde mağduriyetini çözmek adına çiftçileri gözüne kestirmiş, çiftçinin destekleme parasına el koymaya başlamıştır. DEDAŞ borçlu, borçsuz ayırmadan vatandaşları birbirine kırdırmak pahasına fatura ödeme konusunda baskı yaratabilmek için elektrik saatinden değil, trafodan elektriği kesme cezası uygulamaya başlamıştır yani şirket, borcu olmayanı da elektriksiz bırakmaktadır.

Çiftçi ne kadar borcu varsa ödüyor, 50 bin lira mı, "Al sana 50 bin lira" diyor, yeter ki tarladaki pamuğu, mısırı kurumasın istiyor, "Elektriğimi ver." diyor ama DEDAŞ "Ben bölgedeki tüm borçluların elektrik parasını tahsil etmeden elektriği serbest bırakmam" diyor. Bu bölge yoğun tarım bölgesi, elektrik olmayınca su da olmuyor; ekinler kuruyor, mahsul çürüyor, hayvancılık bitiyor.

Değerli milletvekilleri, gündemimiz DEDAŞ ama bununla birlikte ülkemizde her bölgedeki çiftçilerimiz elektrik borçları nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Ben kendi bölgemden örnek vermek istiyorum, burada oturan diğer bütün milletvekillerimize de zaten kendi bölgelerinden şikâyetler iletiliyordur. Çiftçilerimizin ekim dönemi başladı ama kimsede ne tohum ekecek ne gübre alacak ne ekim yapacak para var. Zaten çiftçi kuraklık nedeniyle geçtiğimiz yılı zararla kapattı. Bekledi belki iktidar hâlimize acır, desteklemelerle bizi en azından ekim yapabilir hâle getirir diye ama iktidardan desteği geçtik, bir de çiftçinin tepesine sulama birlikleri bindi. Sulama birlikleri Denizli'de, Irgıllı'da, Beyköy'de, Karayahşiler'de, Çıtak'ta, Çal'da, Baklan Ovası'nda, Tavas'ta, Acıpayam'da çiftçilerin destekleme paralarına el koymaya başladı.

(Mikrofon otomatik cihat tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Gübre desteğine, süt desteğine, çiftçinin Ziraat Bankasındaki parasına yasal olmadığı hâlde bloke koydurdu. İktidara, çiftçi adına sesleniyorum: Bu uygulamalara göz yumduğunuz sürece elinizde üretim yapabilecek çiftçi de kalmayacak. O kadar gülünç kararlar alınıyor ki Devlet Su İşleri su yetersiz bahanesiyle kuru tarım oranını yüzde 25'ten yüzde 50'ye çıkardı. Ne zaman? 3 Martta. Kuru tarım; buğday, arpa, haşhaş ne zaman ekilir biliyor musunuz? En geç şubat ayında. Bu, çiftçiyle dalga geçmektir ya da ne hâliniz varsa görün demektir. Güler misin ağlar mısın?

Bir de Tarım Bakanına tavsiyem var: Çiftçinin hayrına bir şey yapacaksanız şayet, tarımsal sulamada kullanılacak elektriğin tahsilatını bölge bazında hasattan hasada yapın ki çiftçi, dağıtım şirketlerinin, sulama birliklerinin insafına kalmasın, ürününü sattıktan sonra ödemesini yapabilsin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)