| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 31.03.2021 |
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - E, tabii.
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, biz bir süreden beri Halkların Demokratik Partisi olarak Anadolu'da çeşitli şehirleri dolaşıyoruz ve o şehirlerdeki sorunları bizatihi o insanlardan anlamaya ve onların düşüncelerini almaya çalışıyoruz. En son gittiğimiz yer Artvin Hopa ve orada da gördüklerimiz esasında Diyarbakır, İzmir, Van'da -daha önce gittiğimiz yerler olarak söylüyorum- gördüklerimizden çok farklı değil. Şimdi, benim en azından görebildiğim kadarıyla, bu seyahatlerde elde ettiğimiz bazı genellemeleri yapmak gerekir diye düşünüyorum. İktidarın özellikle uyguladığı politikaların pandemiyle birlikte şaşılaştığını düşünüyorum yani neyin nerede durduğunu hangi sorunun asıl olduğunu görmekte zorlanıyor ve dolayısıyla da -bu şehirler ki tahmin ediyoruz Türkiye'nin geneli için de geçerli- sorunlar gerçekten yığılarak halkın üzerine abanmış durumda. Dolayısıyla da sorunlara duyarlı olan herkesin, özellikle siyasetçilerin ve özellikle iktidarın bu meselelere bakması gerektiğini düşünüyoruz.
Şimdi, efendim, ben kabaca söyleyeyim, iki tane sonuç çıkıyor buradan, bu gezilerimizden ki daha sonra bu şehirleri artırdığımız zaman oradan da elde edeceğimiz sonuçları buraya katmayı düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi şu: Özellikle pandemi, bazı sorunları, özellikle yapısal olan ile olmayanı ayırmak için bize bir fırsat veriyor. Garip bir şey diye düşünebilirsiniz ama böyle bir etkisi var. Pandemiyle birlikte şehirlerimizin, şehir ekonomilerimizin nasıl sorunlarla, hangi tür yapısal sorunlarla karşı karşıya kaldığını buradan görmek mümkün olabiliyor. Dolayısıyla da şunu söyleyebilirim: Az sayıda ürün ya da hizmete bağımlı olarak gelişmiş olan şehir ekonomileri krizden daha fazla etkileniyor. Tekrar ediyorum, az sayıda ürün ya da hizmete bağımlı olarak gelişmiş olan şehir ekonomileri daha fazla krize açık hâle geliyor. Dolayısıyla da buradan çıkarılabilecek bir sonuç, o şehirlerde farklılaşmayı sağlayacak bir yaklaşım getirmek gerekiyor.
İkincisi de, buradan çıkacak bir başka sonuç da şehir ekonomilerine merkezden müdahale etmek sanıldığı kadar anlamlı ve yararlı olmuyor arkadaşlar; tam aksine, şehirlere Hükûmetin eğer bir katkısı, bir projesi olacaksa, bunun yolu o şehirlerdeki insanların ne düşündüğünün, o konularla ilgili olarak, o projelerle ilgili olarak ne düşündüğünün, ne algıladığının da işin içine katılması gerektiğini söylüyorum.
Şimdi, somut olarak baktığımızda, Artvin'de neler oluyor diye baktığımızda... Bir kere, biliyorsunuz, Sarp Gümrük Kapısı özellikle bizim Kafkasya'ya açılan önemli bir kapımız, ihracat kapısı ve uzun tır kuyruklarını görüyoruz. Bu, tabii, özel olarak tırcılarla ilgili sorunlar yarattığı gibi, tırların yabancı mı yerli mi olduğuna bağlı olarak da sorunlar yaratıyor. Yani başka bir biçimde söyleyecek olursam, yerli tırcılar daha fazla beklemek zorunda kalıyorlar bazı bürokratik işlemlerden dolayı, yabancılar da daha kolay halledebiliyorlar işlerini ve dolayısıyla da yabancı tırcıların lehine bir durum oluşmuş durumda ve özellikle nakliyeciler, bunu, burada ifade etmemizin yararlı olduğunu düşünüyorlar.
İkinci olarak çay... Tahmin edebileceğiniz gibi Artvin coğrafyası da çaya bağımlı ya da çayın önemli olduğu bir ekonomi. Çayda, özellikle ÇAYKUR'un Varlık Fonuna dâhil edilmesiyle birlikte taban fiyat uygulamasını sadece kendi çerçevesinde yaparken özel firmaların istedikleri gibi alım yapabilme imkânlarının açık hâle gelmiş olması şöyle bir sonuç yaratıyor arkadaşlar: ÇAYKUR'un kapasitesi dolduğu zaman özel sektöre üretici daha düşük fiyatla malını satmak zorunda kalıyor, bu da çay üreticilerini çok zor durumda bırakan bir başka sebep.
Balıkçıların sorunları var arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Peki.
Çünkü bu iktidarınızın süresinde denizlerimiz de balıkçılık da esas itibarıyla çok ticari hâle gelmiş durumda ve sonuçta aşırı avlanmadan ortaya çıkan, özellikle yem fabrikalarının balığı yem olarak kullanmaya yönelik olmak üzere gelişmeleri doğrudan doğruya balık nüfusunu Karadeniz'de azaltan bir etki yaratıyor ve balıkçıların bundan dolayı gelirleri düşmüş durumda ve özellikle bu konunun dikkate çekilmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Tabii, asıl -bence- ekolojiyle ilgili Artvin'in sorunları var. Bunlar üzerine çok uzun konuşmak lazım ama şöyle söyleyeyim: Özellikle HES'ler... Artvin'de 129 tane HES var arkadaşlar. Bunlar küçük küçük HES'ler fakat kaçınılmaz olarak o doğaya zarar veriyor ve Artvinliler de buna çok itiraz ediyorlar.
Bunun dışında madencilik meselesi var, efendim, deniz dolgu projesi var, bu da büyük bir çevre kirlenmesine sebep oluyor.
Galiba sürem bitti.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)