GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:06.04.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 220 sıra sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisi çalıştıracak olan iktidar grubudur. AK PARTİ Grubu Meclise katılıp çoğunluğu sağlamış olsa idi geçtiğimiz hafta Genel Kurulda oy çokluğuyla reddedilen bu kanun teklifi tartışılır olmayacaktı. Başkanlık Divanındaki çoğunluğunuz nedeniyle hukuksuz bir şekilde tekrar buraya getirdiniz, hukuksuzluğa meydan vermiş oldunuz.

SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Hukuksuz değil Sayın Vekilim.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) - Yasaları, İç Tüzük'ü ve hepsinden önemlisi millî iradeyi yok saydınız.

SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Hukuka uygun bir şekilde geldi.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 76'ncı maddesinde düzenlenen "Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından reddedilmiş olan kanun teklifleri, ret tarihinden itibaren bir tam yıl geçmedikçe Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı yasama dönemi içinde yeniden verilemez." hükmü gereğince teklifin reddi üzerine bir yıl süreyle aynı konuda teklif verilemeyeceği açık hükümken bunu da yok saydınız. Bu ve benzeri işler iktidarda alışkanlık yapmamalı, bu yol iyi bir yol değildir arkadaşlar. İktidarı bu yoldan dönmesi için bir kez daha uyararak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması uygulaması için çeşitli gerekçe ve dayanaklar ileri sürülebilir. Kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmesi, tarafsız olması, yetkilerini kötüye kullanmaması, görev dolayısıyla elde ettiği bilgileri devlet aleyhine kullanmaması gereklidir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet personeli ve bazı özel nitelik taşıyan kamu görevlilerinin görevleri gereği daha yoğun bir araştırmaya tabi tutulmaları makul ve kabul edilebilir bir olgudur ve bunda bir sıkıntı da yoktur.

Söz konusu yönetmeliğe göre arşiv araştırması, kişinin kolluk kuvvetleri tarafından hâlen aranıp aranmadığının, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerine ilişiği ile adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının mevcut kayıtlardan saptanmasını ifade etmektedir. Tanımlardan da anlaşılacağı gibi güvenlik soruşturması, arşiv araştırması kapsamında yapılacak araştırmaları da içermektedir. Arşiv araştırması, kişinin aranıp aranmadığı, adli sicil durumu ve hakkında bir sınırlama olup olmadığı gibi objektif olarak tespit edilebilen hususları içermektedir. Güvenlik soruşturması ise bu hususların yanında, subjektif değerlendirmeleri de içeren uygulamalar barındırmaktadır. Kişinin ahlaki durumunun, sır saklama yeteneğinin ve yabancılarla ilişkisinin nasıl olduğunun tespiti gibi hususlar, tamamen subjektif kanaatlere dayanan tespitlerdir. Güvenlik soruşturması kapsamında yapılacak incelemenin mevcut kayıtlardan ve yerinden incelemeyle yapılacağı, yerinden incelemenin kişinin ikamet ettiği veya nüfusa kayıtlı olduğu yerde olacağı, bu incelemenin soruşturma yapan personelin kişisel kanaatine ve kişinin yaşadığı yerin ahlak normlarına bağlı olacağı; kişinin yaşadığı çevresinden, mahallesinden, komşularından aldığı duyumların raporlaştırılmasından yerinden inceleme kapsamında olması durumunda böyle bir araştırmadan elde edilen bilgilerin nesnellikten uzak olmasının kaçınılmaz olacağı gerekçesiyle yerinden inceleme raporları, güvenlik soruşturmalarının olumsuz olmasında temel gerekçe olmamalıdır.

4045 sayılı Kanun'un 1'inci maddesinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasındaki amaç ve kimler hakkında uygulanacağı belirlenmiştir. Gizlilik dereceli birimlerde çalışacak personel açısından bir belirleme olmaması eksikliktir. Ayrıca, yönetmeliğin 6'ncı maddesinde gizlilik derecesini belirleyip güvenlik soruşturmasını uygulamanın idareye bırakılması doğru bir yaklaşım değildir. İncelemeye konu kanun teklifinde de genel hatlarıyla bir düzenleme öngörülmekte "Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak birimler ve değerlendirme komisyonlarının oluşumu, değerlendirme komisyonlarının çalışma usul ve esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak..." denilerek yönetmeliğe bırakılmıştır. Oysa Anayasa'nın 128'inci maddesinde "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir." denilmektedir. Ayrıca, idareye bırakılan düzenleme yetki çerçevesinin kanunla çizilmesi, konuya ilişkin genel ilke ve prensiplerin kanunda belirlenmiş olması gereklidir. İdareye belirsiz yetkiler veren düzenleme, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinin ihlali niteliğindedir. Subjektif ve belirsiz uygulamalardan kaçınarak şeffaf, kişilerin erişimine açık, hukukun genel ilkelerine ve hakkaniyete uygun bir soruşturma usulü belirlenmelidir. Elde edilen bilgi ve belgelerin saklanması hususu ayrıca önem arz etmektedir. Bu bilgilerin herhangi bir grup, cemaat ve benzeri paralel oluşumlara servis edilmemesi, güvenlik soruşturmasının bir güvenlik servis aracına dönüşmemesine dikkat edilmesi gerekir.

Bakınız, değerli arkadaşlarım, Anayasa'mız 38'inci maddenin dördüncü fıkrasında "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." diyerek aynı ilkeyi benimsemiştir. Masumluk karinesi, hakkındaki hüküm kesinleşinceye kadar şüpheli sanığın suçlu muamelesi görmemesini ve lekelenmemesini ifade eder. Çağdaş maddi ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biri, suç ve cezaların şahsiliği ilkesidir. Fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilir; bundan yola çıkılarak hiç kimse, en yakınındakilerin de dâhil olmak üzere işledikleri suçun cezasını çekmemelidir ve kanun gereği kesinlikle böyle olmalıdır. Yakın tanıdığı ya da eşinin yakını olan kimsenin suça karışmış veya suçlu olması güvenlik soruşturması yapılan kişiye mal edilmemelidir, buna mutlak suretle riayet edilmelidir.

Şimdi, İYİ Parti olarak kanun teklifi üzerinde düzeltilmesini istediğimiz bazı maddeleri, fıkraları dikkatlerinize sunmak istiyorum:

Teklif edilen kanununun 3'üncü maddesinin içeriğinde muğlaklık vardır. Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma, Emniyet, Sahil Güvenlik teşkilatları haricinde istihbarat faaliyetleriyle görevli ve yetkili olan kurum Millî İstihbarat Teşkilatıdır. Çoğul olarak kullanılan "istihbarat teşkilatları" ifadesi, bir dönem hukuki dayanağı olmayarak Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulduğu ileri sürülen defakto istihbarat birimlerini akla getirmektedir. Kanunun bu hususta daha açık olması çok faydalı olacaktır.

Yine, 5'inci maddenin (1)'inci fıkrasının (a) bendinde yer alan "ünite" ibaresi literatüre uygun değildir, bunun yerine "ilgili kuruluşların istihbarat birimlerindeki" ifadesinin daha uygun olacağını düşünüyoruz.

6'ncı maddenin (1)'inci fıkrasındaki "Emniyet Genel Müdürlüğü"nden kasıt muhtemelen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığıdır. Özellikle PKK konusunda en geniş arşiv ve istihbarata sahip olan Jandarma Genel Komutanlığının sistemin dışında tutulması yanlış olmuştur. Bu sebeple "Emniyet Genel Müdürlüğü" ibaresi yerine "İçişleri Bakanlığı" ibaresinin ikame edilmesi söz konusu eksikliği giderecektir.

8'nci maddenin (3)'üncü fıkrasında millî savunma, millî güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenlikle ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgilerin atamaya konu kişiye verilemeyeceği hususunun uygulamada keyfiyete yol açabileceğinin gözlerden uzak tutulmaması gerekir. Zira bahse konu sebeplerle ataması yapılamayacak kişinin, isnadı ve gerekçesini mutlaka öğrenebilmesi gerekir.

İYİ Parti Grubu olarak bu önerilerimizin Genel Kurulda dikkate alınacağını ümit ediyoruz, ümit ediyoruz ama alınmayacağını da biliyoruz.

Bu vesileyle, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)