GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:06.04.2021

GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben bugünkü konuşmamı yalnızca AK PARTİ Grubuna dönerek yapmak istiyorum. Ciddiye alırsınız, almazsınız; nasıl değerlendirirsiniz bilmem ama dinlemenizde yarar görüyorum.

Bir defa, tarihsel süreci şöyle bir değerlendirince ve bu kanun metnini okuyunca hakikaten sizinle ilgili hayrete düştüm; sanki bu ülkede hiç 28 Şubat süreci yaşanmamış, insanlar değerlerinden, kılıklarından kıyafetlerinden, inançlarından, annesinden babasından dolayı yargılanmamış gibi, kamu hizmetlerinden mahrum edilmemiş gibi, okullardan atılmamış gibi, şimdi onu biraz daha modernize ederek, aynı faşist zihniyeti bu Parlamentonun gündemine getiriyorsunuz. Bakın, eğer siz kendi varlığınızı yasaların, toplum üzerinde, insanlar üzerinde, özgürlüklerini kısıtlayarak sağlayacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tam tersine, insanlara daha fazla özgürlük alanları tanımalısınız.

Size bir örnek vereceğim: 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu bir tavsiye kararı aldı, FETÖ terör örgütüyle ilgili bir araştırma yapılmasıyla ilgili Hükûmete bir tavsiye kararı aldı ve dönemin Müsteşarı Ömer Dinçer televizyonlarda açıklama yaptı, dedi ki: "Evet, bu tavsiye kararının uygulamaya geçirilmemesinin bürokratik muhatabı bendim, ben sorumluluğu aldım ve işleme koymadım." Siyasi muhatabı da o dönemin Başbakanı, bugünkü Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan.

Şimdi, bakın, o dönem eğer devletin arşivleri, devletin organları ve devletin kurumları doğru çalıştırılmış olsaydı, ciddiye alınmış olsaydı, sizin iktidarlarınız döneminde Türk Silahlı Kuvvetlerinin 356 general kadrosunun 150'si FETÖ'den atılmazdı, 81 ilin 74 Emniyet müdürü FETÖ'den dolayı tutuklanmazdı, Yargıtayın 133 üyesi FETÖ'den dolayı tutuklanmazdı, Yargıtay üyesi olamazdı; Danıştayın 43 üyesi, Anayasa Mahkemesinin 2 üyesi, Emniyet teşkilatının yaklaşık 30 bin görevlisi, yargıda yaklaşık 5 bin civarında hâkim ve savcı... Bunlar ne yaptılar? Bunlar aslında, AK PARTİ'nin değil, devletin, kamunun düzeninin temeline dinamit koydular. Yani sizin verdiğiniz yanlış kararlar yalnızca sizi etkilemiyor; siz, verdiğiniz yanlış kararlarla ve devlet adına alınması gereken tedbirleri almadığınız zaman devlet liyakatini ve devlet geleneğini bozarsınız. Yarın yeni 28 Şubatların olmayacağının garantisi var mı? Peki, yarın, 28 Şubatta yaşananları sizin, sizin gibi düşünmeyenlere yaşatmanızla ilgili bir hakkınız var mı? Yani bunun yarını da var.

Peki, bir örnek vereceğim: Demin Nihat Yeşil, Ankara Milletvekilimiz konuşmasında ifade ettiler. Eğer güvenlik soruşturmasını tereddüde, şüpheye, araştırmaya dayalı yaparsanız, yedi göbek öteye kadar da giderseniz Mehmet Dişli'yi görevden alacak mısınız?

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Şaban Dişli.

GÜRSEL EROL (Devamla) - Şu anda Türkiye Cumhuriyeti'ni, devleti ve Hükûmeti yurt dışında temsil eden bir diplomat. Sayın Bakanım, alacak mısınız? (CHP sıralarından "Şaban Dişli" sesleri) Siz devlet geleneğinden gelen bir siyasetçisiniz, Şaban Dişli'yi alacak mısınız görevden? (CHP sıralarından alkışlar) Kardeşi FETÖ'cü, içeride. Peki, Tarım Bakanını alacak mısınız? Abisi FETÖ'cü, içeride.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Kardeşler birinci derece yakına girmiyor.

GÜRSEL EROL (Devamla) - E, peki, şimdi, FETÖ'yle suçlanan ve FETÖ terör örgütünün darbe girişimine bizzat katılan kişilerin kardeşlerini bu ülkede devletin en önemli görevleri... Bakın, büyükelçilik sıradan bir bürokratik görev değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nde makam arabasında Türk Bayrağı'nı taşıyan 2 tane makam vardır: Bunlardan birisi ilin valileri, birisi büyükelçiler; hem devleti hem hükûmeti temsil eder. Şimdi, hem devleti hem hükûmeti temsil eden birisinin kardeşi FETÖ'den yatacak ama o, devleti temsil edecek. Peki, bu, bir çelişki değil mi? Peki, diğer taraftan, Tarım Bakanı. Bakanlar Kurulunda yalnızca tarım politikaları mı konuşulur? Devletin bütün sırları da konuşulur, bütün güvenlik politikaları da konuşulur. Peki, yarın, onun FETÖ'cü olmadığı nereden belli? İşte, yaşadık, yaşadık; albaylıktan generalliğe terfi ettirdiğiniz general, daha sonra FETÖ'den açığa alındı. Demek ki olabilir; demek ki kişilerin yorumlarına, değerlendirmelerine göre değil, devletin kurallarına göre ve kanunun hukuk çerçevesinde uygulanmasıyla ilgili kararlar alınması gerekir.

Bunun içindir ki bu yasa doğru bir yasa değil, bu yasa Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yurttaşlarımızın yurttaşlık haklarını sınırlayan ve kısıtlayan bir yasadır. Tabii ki grup olarak bu yasaya "hayır" diyeceğiz.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)