GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:06.04.2021

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kürsüde, iki buçuk yıl önce geldiğimden bugüne kadar hukuk devleti, demokrasi ve özgürlüklerden bahsettim. Bir ülkenin, demokratik bir toplum olmadıktan sonra eğitimden sağlığa, adaletten ekonomiye gidebileceği hiçbir yerinin olmadığını söyledim ve aynı şeyi söylemeye devam ediyorum ve aynı şeyi söylemeye devam edeceğim arkadaşlar.

Bakınız, güvenlik soruşturması ve arşiv taramasıyla ilgili bir yasa teklifi gelmiş, Anayasa Mahkemesi iptal etmiş. Bu teklif Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini karşılamıyor arkadaşlar, karşılamadığı gibi, nitelikli yasama faaliyeti çerçevesinde, biz, Haziran 2020'den beri İçişleri Komisyonunda bu teklifin doğru olmadığını, anayasal hak ve özgürlüklere aykırı olduğunu söyleye söyleye bittik. Bizim Komisyon Başkanımız burada, Komisyon Sözcümüz burada. Dedik ki: Bazı kamu görevlilerinin, güvenlik soruşturmalarına tabi olan kamu görevlilerinin eşi, birinci derecedeki yakınları ve hısımlarını kapsayacak şekilde araştırma yapılabilmesi kesinlikle doğru değildir. Kişi evlenecek, eşinin birinci derece yakınlarını ve hısımlarını kapsayacak araştırma yapılacak ve kamu görevine girmesi engellenecek. Devamlı bunu söyledik. Nereye geldiniz? Haziran 2020'den sonra Meclise geldiniz, değişiklik yapıyorsunuz. Bugüne kadar neredeydiniz arkadaşlar? Bugüne kadar neden gelmediniz, bizim söylediklerimizi yerine getirmediniz? Nitelikli yasama böyle mi olur? Nitelikli yasama torba yasalarla mı olur? Nitelikli yasama, toplumun anayasal hak ve özgürlüklerini sınırlayan yasa tekliflerini ve her türlü özgürlükleri sınırlayan yasa tekliflerini Meclise getirmekle mi olur arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar) Bu nedenle, biz, gene "Demokrasi." diyeceğiz, "Özgürlükler." diyeceğiz, "İnsan hakları." diyeceğiz.

Bakınız arkadaşlar, bu madde, 5'inci madde, kolluk güçlerinin edindiği istihbaratla araştırma yürüteceğini düzenliyor, kısaca fişlemeyi düzenliyor arkadaşlar. Danıştay ve idare mahkemeleri açık ve net: "İstihbari bilgilerin kesinlikle kamu görevine alınmada bir gösterge sayılmaması gerektiğini, somut veri olması gerektiğini, somut veriler olmadan bu belirsizlikle kesinlikle kamu görevine girişte keyfîlik olacağını, subjektif yaklaşımlar olacağını, hukuk devletinin temelinin subjektif yaklaşımlar olmaması gerektiğini." söylüyor. Biz bunları söylüyoruz ama sizler Anayasa'nın 70'inci maddesinde belirlenen liyakat ilkesini bir kenara itiyorsunuz. Burada ne diyor? "Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." Evet, gözetilmemesi gerekiyor. Hukuk ve Anayasa Mahkemesi kararının etrafını dolanıyorsunuz, AYM'nin ihlal gerekçelerini bir kenara itiyorsunuz, kanunilik ve eşitlik ilkesine aykırı davranıp şeffaflık ve öngörülebilirliği bir kenara itip kamusal görevlere katılma hakkını, masumiyet ilkesini ve lekelenmeme hakkını bir kenara itip suç ve cezanın şahsiliğini alenen ihlal eden hükümler getiriyorsunuz arkadaşlar.

Bakınız arkadaşlar, İçişleri Bakanınız Sayın Süleyman Soylu -AKP'de bir büro çalışanı vardı ya- Kürşat Ayvatoğlu meselesinde, bu konuda biz itirazlarımızı ortaya koyunca dedi ki: "Suçun şahsiliğinden bahsediyorum." Yani kendi, AKP'de bir çalışan olduğu zaman, bir yanlış iş yaptığı zaman suçun şahsiliğinden bahsediyor ama vatandaşın işe girmesinde, vatandaşın kamu görevine girmesinde suçun şahsiliği yok; siyasi ayrımcılık var. (CHP sıralarından alkışlar) İlginç bir şey söylüyor geçen gün, bir anda hukuk adamı oluyor Sayın Süleyman Soylu, diyor ki: "Derinlemesine değerlendirmenin yapılmadığı bir yerde hüküm ortaya koymak çok yanlış olur." Arkadaşlar, Süleyman Soylu demiş bunu, derinlemesine değerlendirme yapılması gerekiyormuş, kimin için? AKP'de büro çalışanı Kürşat Ayvatoğlu için. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu arkadaşlar! AKP'ye girişte güvenlik soruşturması yok ya da var ama pudra şekerinde sorun yok arkadaşlar, öyle değil mi? Pudra şekerinde sorun yok. Ama iş sendika, ama iş hak arama, ama iş AKP gibi düşünmeyen muhalifler olursa onlar en ağır suçları işliyorlar; onlar otursunlar, evlatlarını en iyi okullarda okutan babalar anneler otursun, böyle partizan kişiler devlet görevine girsin. Kim fişleyecek? Yürütme fişleyecek. Kim fişleyecek? Kolluk güçleri fişleyecek. Boğaziçinde hak arayan, barışçı bir şekilde gösteri yapan öğrenciler okuldan çıktığı zaman ne yapılacak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Fişlenecek. Kamu görevine girmeye kalktıkları zaman "Hayır, dur. Siz, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkında ihlallerde bulundunuz, siz muhaliftiniz." denilecek. Bu ne demek? O çocuğun -gelecekte olan- düşüncelerine gem vurmak demek, ailesine gem vurmak demek. O çocuğu yıllardır okutan ailesine siz ne diyorsunuz? "Çocuğunuz aç kalacak." diyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Böyle şey olamaz.

Arkadaşlar, biz size defalarca Anayasa'yı ihlal ediyorsunuz demekten bıktık. Defalarca söyledik, Anayasa'yı ihlal ediyorsunuz dedik ama siz ihlal etmekten bıkmadınız. Şu anda gene bu yasa teklifiyle anayasal hak ve özgürlükleri ihlal ediyorsunuz. Her türlü ihlali gösteren bu tekliflerle yasama görevinizi yerine getirdiğinizi söylüyorsunuz. Arkadaşlar, bu iş böyle gitmez, bu ülke babanızın çiftliği değil; bunun hesabını daha sonra vereceksiniz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında alacağız hesabını.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)