GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:69
Tarih:07.04.2021

HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Leyla, Alara, Yeter, Necla, Sezen, İslim, Rabia, Meral, Serpil, Nagihan, Zülfi Nur, Meral, Hatice, Fatma, Seda; bu ismini saydığım kadınlar, sadece siz İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı aldıktan sonra erkek şiddetiyle hayatını kaybeden kadınların basına yansıyanlarından bazıları. Katledilen kadınların anısı önünde saygıyla eğiliyorum ve Türkiye'nin dört bir yanında "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz." diyerek tüm saldırılara rağmen direnen, haklarına ve hayatlarına sahip çıkan kadınların mücadelesini selamlıyorum.

Günde en az 2 kadının katledildiği ve yüzlercesinin şiddete uğradığı bir coğrafyada kadını en üst düzeyde koruyucu tedbirleri almak devletin yükümlülüğüdür ve görevidir. Siz, İstanbul Sözleşmesi'nin kadına yönelik şiddeti artırdığını iddia ediyorsunuz ama sözleşmeyi hiçbir zaman uygulamadınız ve bu sözleşme etkin uygulansa kadınlar ve LGBTİ+'lar için şiddetsiz bir hayat kurulabilir, kadın katliamlarının önüne geçilebilirdi. Bakın, sözleşme ne söylüyor ama siz ne yapıyorsunuz; İstanbul Sözleşmesi der ki: "Kadına yönelik şiddeti önleyici mekanizmaları geliştirin." Siz, sözleşmeden çıkma kararı aldıktan sonra, kayyum atadığınız Boğaziçi Üniversitesinde 2012 yılından itibaren faaliyet gösteren Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu koordinatörü ücretsiz izne çıkarıldı ve fiilen bu merkez işlevsiz hâle getirildi. Böyle mi önleyeceksiniz kadına yönelik şiddeti? Gökkuşağı bayrağı her yerde yasaklandı ve hedef hâline getirildi. LGBTİ+ kulüpleri kapatıldı. Eşitsizliği örgütleyerek mi şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi der ki: "Şiddete maruz kalan kadınları koruyucu önlemleri alın." Siz sözleşmeden çıkma kararını aldıktan sonra Adana ve İstanbul Pendik'te şiddet ve tehdit nedeniyle karakola başvuru yapan kadınlar "Artık o işlere biz bakmıyoruz, savcılığa ya da aile mahkemelerine başvurun. Eski usule döndü artık, tehdit edileceksin, darp raporunu alacaksın, bunları yapacaksın ki seni sığınma evine gönderelim." yanıtlarını aldı. Geçici koruma, şiddet uygulayanın uzaklaştırılması gibi önlemleri almak, avukat istiyorsa avukata yönlendirmek, sığınma evine gitmek istiyorsa ŞÖNİM'lere göndermek kolluğun zorunlu görevidir. Kolluk görevini yerine getirmemeye ve kafasına göre "Sen şuraya git." demeye başladı siz sözleşmeden çıktıktan sonra. Başvurularını almayarak koruma kararlarını uygulamayarak mı şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi der ki: "Etkin soruşturma ve yargılama yürütün." Siz sözleşmeden çıkma kararını aldıktan sonra şiddet faili erkekler "Cezamı iptal ettirebilir miyiz?" diye sevinçle avukatlarına başvurmaya başladı. Şiddet faili erkekleri yargılamak yerine Denizli'de yaşayan 4 şartlı mülteci kadın İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldığı için önce gözaltına alındı, sonra haklarında sınır dışı kararı alındı. 8 Mart eylemine katıldıkları gerekçesiyle Mersin Akdeniz Belediyesi yani AKP'li belediye 4 kadın işçiyi Kod 29'a göre işten attı. Erkek şiddeti failleri yerine anayasal haklarını kullanan kadınları yargılayarak mı önleyeceksiniz şiddeti?

İstanbul Sözleşmesi der ki: "Ulusal ve uluslararası kadın örgütleriyle birlikte erkek şiddetini önleyecek bütünlüklü politikalar geliştirin ve uygulayın." OHAL fırsatçılığıyla siz kadın örgütlerinin hepsini kapattınız ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı aldıktan sonra Diyarbakır'da kadınları gece yarısı operasyonlarıyla gözaltına alıp susturmaya çalışıyorsunuz. İçişleri Bakanlığı, belediyelere soruşturma yürütür gibi temel görevlerini sorgulayıcı şekilde LGBTİ+ çalışmaları yürütüp yürütmediğini soruyor. Ne yapacaksınız, bu belediyelere de mi kayyum atayacaksınız? Biz kadınlar, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi ilan edildiğinden beri Türkiye'nin dört bir tarafında sokaklardayız. Hakikati haykırdıkları için sesleri kesilmeye çalışılan kadınların sokaklarda haykırdıklarını bir kez de bu kürsüden duyun: İstanbul Sözleşmesi bizim. İstanbul Sözleşmesi hâlâ yürürlükte ve her satırını uygulatana kadar biz mücadeleye devam edeceğiz. Sıra 6284 sayılı Kanun'da diye sevinenlere, kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapma, kendilerine köle etme arzusuyla yanıp tutuşanlara, şiddet uygulayıp çocuk yaşta evlendirmek isteyenlere, çocukları istismar etme özgürlüğü isteyenlere, LGBTİ+'lara şiddeti kendine hak sayanlara kötü bir haberimiz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

OYA ERSOY (Devamla) - Tek bir hakkımızdan bile vazgeçmiyoruz, biz buradayız, biz her yerdeyiz. İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamakla yükümlü olduğu hâlde uygulamayanlar, koruma taleplerini karşılamayanlar, şiddeti önleyemeyenler, cezasız bırakanlar, eşitliği sağlamayanlar bu cinayetlerin suç ortağıdır. Açıkça söylüyoruz, ya görevinizi yapın ya da istifa edin çünkü biz bir kişi daha eksilmeye tahammül etmeyeceğiz bundan sonra. AKP öldürür, İstanbul Sözleşmesi yaşatır. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)