GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:69
Tarih:07.04.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 220 sıra sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konya'da meydana gelen uçak kazasında şehit olan pilotumuza Allah'tan rahmet niyaz ediyorum, milletimizin ve ordumuzun başı sağ olsun.

Değerli milletvekilleri, 2020 yılından bu yana nedense geriye çekilen bu teklif tekrar ısıtılarak nihayet huzura intikal ettirilmiştir.

Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırı olarak Genel Kurula gelmesi asla kabul edilemez. Bu nasıl bir zihniyettir ki kendi keyfine göre bir yönetim tarzı tutturmuş, kural bilmez, usul bilmez, hak adalet bilmez, hukuk bilmez bir acayip düzen işletiliyor. Bu, açıkça Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılmış bir darbe olarak anlaşılmalıdır.

Şimdi, neyi anlatacağız? Her yerinden çürüyen bir iktidarın ayakta durabilme atraksiyonları; yönetim gelenekleri tüketilmiş, kariyer ve liyakat terk edilmiş, ne Anayasa kalmış ne de yasaların geçerliliği. Bu manzara hiç kimseye pazarlanamıyor, ortada on sekiz yıllık bir gerileme ve bir çöküş var, bu çöküş AKP'nin eseridir. Ekonomik veriler ortada; bir tarafta rızkını temin için ailecek çırpınan milyonlar yoksulluk ve açlık sınırının altında çaresizce mücadele ederken gözünü hırs bürümüş bir güruh acımasızca saldırılarını sürdürüyor. Yani yüzde 5'lik bir nüfus yüzde 50'lik nüfusun tüm gelirine eşit kazanç elde edebiliyor. Bu tercih AKP'nin tercihidir. AKP, halkı süratle fukaralık ve çaresizliğe iterek, ardından sosyal politikalara ram ederek yoksulluk yönetimi uygulamaktadır arkadaşlar. Hâlbuki aziz Türk milletinin kimseden yardım dilenmeye ihtiyacı yoktur ancak burada devlet iyi yönetilecek, devlet gerçek anlamda devlet olacak. Devlet, partizanlaşırsa öz vatanında parya olmaktan kurtulamayız.

Değerli milletvekilleri, daha geçmişe gitmeden, 2017 verilerine baktığımız zaman ne kadar gerilediğimizi de görürüz: Mesela, gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) 2017'de 857 milyar dolarken 702 milyara gerilemiş ve işsizlik oranı 2017'de yüzde 10,9 gözükürken -TÜİK verileri ne kadar doğru bilmiyorum ama- yüzde 13,4'e çıkmış, genç işsizlik oranı 2017'de yüzde 20 gözükürken 2020'de yüzde 23,7'ye yükselmiş, "faiz lobisi" mi diyorlar işte faiz harcamaları üç senede 56 milyar TL'den 137 milyar TL'ye tırmanmış, dolar kuru 3,65 TL iken 2020 yılında 7,96 olarak gözüküyor. Bu veriler bize diyor ki: Ekonomiye AKP hiç dokunmasa daha iyi olur ama rant paylaşımı çok çekici olunca tabii müdahaleler kaçınılmaz oluyor. Diğer taraftan millî güven yerini millî endişeye sevk ediyor; bu, içler acısı bir durumdur. Ekonominin sürükleyicisi güvendir arkadaşlar. İstikrarsız kararlar, riyakâr davranışlar, aşınmışlık güven unsurunu çoğunlukla yok eder.

Değerli milletvekilleri, Merkez Bankası Başkanı değişikliği yanında son on beş günde parti kapatmadan tutun da milletvekilliğinin düşürülmesi, Gezi Parkı'nın İstanbul Büyükşehir Belediyesinden alınarak adı sanı duyulmamış bir vakfa tahsis edilmesi, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye kadar değişik toplum kesimlerinin sinir uçlarıyla oynayarak iktidar olmak akla ziyan bir yönetim tarzıdır. Şimdi de başka bir bildiri vakasıyla muhatap oluyoruz. Demek ki arkadaşlar, yönetim çürümüş, kokuşmuş, yerinde sayar hâle gelmiş. Evet, bunu aşmalıyız arkadaşlar, aşacağız çünkü sürekli gerginlik siyasetiyle bu coğrafyada ayakta kalmak zordur ama biz kalmak zorundayız, silkeleneceğiz ve gerçekleri haykıracağız. Esnafın, çiftçinin, memur ve işçinin çilesini anlatacağız; millî ve manevi değerlerimizin sulandırılarak yok edilmeye çalışıldığını da anlatacağız; ekonomi yönetiminin çöktüğünü anlatacağız; bütünüyle devletin tahrip edildiğini, dış politikanın, güvenlik politikasının, tarım, sanayi, eğitim, sağlık politikalarının iflas ettiğini anlatacağız. Devletin nasıl soyulup tarumar edildiğini, Merkez Bankasından aşırılan 128 milyar doları anlatacağız. Velhasıl bir bütün olarak, Türkiye olarak bunu bileceğiz ama ümitvar olacağız. Türkiye'nin önünde bir değişim rüzgârı var. Bu rüzgâr, bizim, Türk milletinin teminatı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, devlet memurluğunda bariz bir yozlaşma 2003 yılından sonra kendini göstermiştir. Kanunda geçen sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık gözetilmemiştir. Devlet memurları Anayasa'ya, kanunlara sadakatle bağlı kalmak, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatle uygulamak zorundadır; bu, gözetilmemiştir. Memurlar siyasi partiye üye olamazlar, evet; herhangi bir siyasi partinin veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamaz, görevlerini yerine getirirken dil, ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep gibi ayrım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eyleme katılamazlar ama Cumhurbaşkanlığı bürokratları esip savuruyorlar.

Değerli arkadaşlar, devlet memurlarının bir sorumluluğu ve ödevi AKP iktidarında bugün ne hâle gelmiştir? Görünen tablo nedir? Değerli arkadaşlar, fazla söze gerek yok. İflas etmiş bir kamu personel yönetimiyle karşı karşıyayız. Bugün devlet AKP devleti hâline getirilmişse, devlete sadakat ve tarafsızlık biat hâline gelmişse ülkede çivinin çıktığının ispatıdır.

Başta Emniyet olmak üzere birçok kurum FETÖ'ye teslim edildi. Ordu tahrip edildi. 2010 referandumuyla yargı FETÖ'ye teslim edildi. Tüm bu yaşananlar ülkeyi 15 Temmuz 2016 gerçeğiyle yüz yüze bıraktı. Bugün dünden daha iyi olduğumuz söylenemez ve "Benden olsun, taştan olsun." mantığıyla hınca hınç doldurulan kadrolar, AKP'de siyasi görevlerde bulunurken hâkim, savcı yapılan avukatlar, eş dost, akraba bürokratlar, yine, ballı maaşlı söz konusu bürokratlar, partizan valiler, yapay rektörler, emniyetçiler, diplomasi bilmeyen büyükelçiler, Allah'la aldatan sahte hocalar bugün bizim en büyük handikabımız olmuştur. Bu tür zatların devlet memuru olamayacağı kesin iken nasıl bu kadrolara atanabildikleri hâlâ izaha muhtaçtır.

Değerli milletvekilleri, memuriyete alınmada şartların kanunda gösterilmiş olduğu üzere genel şartlar olmasının yanında spesifik hükümler de vardır. Bunlar devletin güvenliğine ilişkin suçlar, bir yıldan fazla işlenen suçlar, anayasal düzene karşı suçlar, zimmet, irtikap gibi suçlar. Evet, bunları sayıyoruz, bunlarla ilgili, devlet kadrolarına alınacak kişilerle ilgili arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılması kadar doğal bir şey olamaz. Bunu yapmak gerekir. Ama iktidarın hoyrat ve partizan icraatları kamu yönetim sistemimizi, arz ettiğim gibi, darmadağın ettiği için bunları nasıl uygulayacak, kim uygulayacak, hangi kriterlere göre uygulayacak, bu yine boşta kalıyor. Ancak biz şunlara dikkat etmeliyiz, yetkili makamlara buradan ifade ediyoruz: İlkeler -bunlar iyi korunmalı- muhataplar, bilgi ve belgeler ile bunların kullanılması, yetkili merciler, değerlendirme komisyonunun çalışması, veri güvenliğiyle ilgili verilerin saklanma ve silinme süreleri; bunlar adaletli işletilmeli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin vermiş olduğu karar dolayısıyla -iptal ettiği için- biz bu yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Burada, aslında teknik hükümler içeriyor, ben onlara değinmek istemiyorum. Ancak burada son olarak 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 11'inci maddesini sizlere hatırlatmak istiyorum. Burada, terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatlı olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek veya tüzel kişiler ile bu kapsamda olduğu MİT Müsteşarlığı tarafından bildirilen yurt dışı bağlantılı gerçek ve tüzel kişilerin ihale konusunda, ihalelere katılamaması konusunda bir hüküm ifade ediyor. Buna da burada dikkatinizi çekiyorum. Bu mevcut teklif içerisinde bu söz konusu değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Son cümle.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Dolayısıyla burada sözümü tamamlarken hiçbir konuda güven vermeyen bir iktidarın ve partizanlaştırdığı personelin güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına ne kadar güveneceğimizi de burada yüksek takdirlerinize sunuyorum.

İkinci bölüm üzerindeki sözümü burada noktalıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)