| Konu: | Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 07.04.2021 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
220 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesi üzerine parti grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Kamu görevlilerinin mesleğe alınmalarında 3 temel ilke hâkimdir. Bunlar; serbestlik ilkesi, eşitlik ilkesi ve görevin gerektirdiği niteliklerden başka niteliklerin aranmaması ilkesidir. Bu ilkeler, Anayasa'nın 70'inci maddesiyle teminat altındadır. 18 Ekim 2018'de kabul edilen 7148 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesinde "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden bilgi ve belge almaya, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını ve kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir." denilmekteydi. Anayasa Mahkemesi bu maddeyi 19 Şubat 2020 tarihinde iptal etmiştir. 220 sıra sayılı Kanun Teklifi'yle bu maddenin yerine yeni bir madde ihdas edilmeye çalışılmaktadır. Bu teklifle "Hakkında arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılan kişi kişisel veriler hakkında bilgilendirilecek, bu verilere erişebilecek, bunların düzenlenmesini ve silinmesini talep edebilecek." denilmektedir ancak bu maddenin istisnası millî savunma, millî güvenlik, kamu düzeni ve ekonomik güvenlikle ilgili istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgiler hariç tutulmaktadır. Burada, vatandaşa gerekli açıklama yapılmıyor, istihbaratın doğruluğu test edilmiyor, 3 kişilik komisyonun aldığı karar her türlü soruşturmadan muaf tutuluyor. Siz, insanların boğazına kocaman bir çan takıyorsunuz, kimse hesap soramıyor, düzelttiremiyor; her türlü hukukun üzerinde bir uygulama. Bunların yapılması Anayasa'nın 13 ve 20'nci maddelerine aykırıdır.
Hukuk devletinde, kanuni düzenlemelerin herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde, açık, net, anlaşılır ve nesnel olması, ayrıca, kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından bir zorunluluktur. 8'inci maddeyle yapılmak istenilen bu düzenleme pozitif hukukun ruhuna tamamen aykırıdır. Kanun teklifinin 8'nci maddesinin Anayasa'ya aykırılığı aşikârdır. Bilindiği üzere, Anayasa'nın 13'üncü maddesine göre temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Geçmişimizde bu fişlemelerin ibretlik örnekleri vardır. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'yla 4.891 kişi işten uzaklaştırıldı. Sonra ne oldu? Bu kanunu telafi edici kanunlar çıkarıldı. 12 Mart 1986'da 1402'liklerin tüm aylık ve özlük haklarıyla göreve başlamalarına karar verildi. 3 Şubat 1990'da Danıştay kararıyla uzaklaştırılan öğretim üyelerine geri dönüş kararı verildi. 1402'nin tabutuna AK PARTİ 4 Mart 2004 tarihinde son çiviyi çakmıştır. Olağanüstü Hâl Komisyonu 23 Ocak 2017'de 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kurulmuş olup bu KHK'yle işine son verilen 125 kişinin iç hukuk yolları tükenmesin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmesin diye kurulmuş, karınca hızıyla ilerleyen bir kurumdur. OHAL KHK'sini telafi edecek yasa AK PARTİ iktidardan indikten sonra çıkarılacaktır. 220 sıra sayılı Kanun Teklifi kanunlaşırsa üzerinde yapılacak ilk icraat derhâl Anayasa Mahkemesine götürmek olacaktır. Bu, tüm milletvekilleri için vatandaşlık görevidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)