| Konu: | 31 Mart Vakası'na ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 13.04.2021 |
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bugün, hicretin 2'nci yılında başlayan, Kur'an ayı, mübarek ramazanışerif orucunun 1.440'ıncı seferini tutmaya başlıyoruz. Hak Peygamber'in "Bu ayda şeytan bağlanır." hadisişerifinden de anlıyoruz ki burada, şeytanın bağlanması azgın bir köpeğin bağlanmasına benzetilmiştir. Yani bağlı köpek gelip size saldıramaz ama köpeğin bağlı olduğu yere gidip bulaşırsanız saldırır, ısırır ve parçalar. Bu vesileyle millet ve vekilleri olarak Cenab-ı Hak'tan tek dileğimiz, şeytanın yanına yaklaştırıcı gafletten bizleri ve insanlığı muhafaza etmesidir.
Değerli arkadaşlar, bugün, aynı zamanda, miladi takvime göre 13 Nisana denk gelen, tek malzemesi yalan ve en önemli motivasyonu "Yıldız Sarayı hazinelerini ele geçirmek" olan, gerçek hedefi ise siyonist kalleşliğe geçit vermeyen Hamid-i Sânî'nin alaşağı edilmesi olacak olan 31 Mart komplosunu, meşum siyonist tezgâhın 112'nci yıl dönümünü idrak ediyoruz.
Nefse aldanıp herifliğe kalkışma gafletinin insanı nasıl düşmanın oyuncağı yaptığının acı bir sahnesidir 31 Mart faciası. Harekât Ordusu Kumandanı Mahmut Şevket Paşa, son zamanlarda piyasaya da sürülen, piyasada görülen, o da stüdyo çekimi olduğu anlaşılan yani tiyatro olduğu ortaya çıkan ses kaydında "insan kanı emici" "öksüz ve yetim gözyaşı dökücü" "ecdadının namusunu lekeleyici" "insan kıyafetindeki canavar" "Yıldız'daki baykuş." diye tarif etmişti Sultan Hamit'i. Askeri Dersaadet'e sürüklerken böyle tahrik etmişti, "Vatan elden gidiyor, millet mahvoluyor, ne duruyorsunuz." demişti gafletin zirvesindeki cezbeye gelmiş Paşa. Yukarıdaki sözlerle de yetinmeyip "Ben, bütün servetimi orduya, hayatımı da vatana feda ediyorum." diye askerin sözde maneviyatına gaz vermişti.
Durmadılar, yürüdüler ve siyonist gazla, toplaşarak geldiler; Dersaadet'e, geçtikleri yerlerde hep izler bırakarak ulaştılar. O izlerin bir tanesi, Sultan Fatih'in ayak ucundaki abidesinde, Fatih Camisi duvarlarında yüz on iki senedir bir ibret vesikası olarak hâlâ durmakta olan kurşun izleridir. Kandırılmış zabitler ve eratla birlikte Balkan'da devletin başına bela olan, Bulgar, Sırp, Rum çeteci çapulculardan oluşan sözde Hürriyet Ordusu, namıdiğer Harekât Ordusu, aynı zamanda ümmetin harimi, namusu olan Yıldız Sarayı'na ulaşınca, harekât tarihin en meşhur Yıldız yağmasına dönüştü.
Bilahare yapılan tahkikat ve muhakeme neticesinde, sadece Mahmut Şevket Paşa'nın hissesine çeşitli kolyeler, taç, yüzük ve bir de altın mangal düşmüştü. Vatan, millet davasına mal, can feda edici taahhütlerle çıkılan sözde hürriyet yolculuğu, Yıldız'da sabıka kirletmeyle neticelendi.
Değerli arkadaşlar, bu Yıldız yağması davası, yönetim değişikliğinden sonra tekrar görüldü. Önceki davada mahkûm edilenlerin bir kısmının mahkûmiyetlerinde indirimler yapıldı, bir kısmının cezaları farklı infazlarla hafifletildi, bir kısmı da beraat ettirildi ama kesin olan şu ki Yıldız yağmalandı.
Yıldız yağması, on sene sonra koca Devlet-i Âli'nin de yağma edilmesinin, parçalanmasının habercisi olmuştu maalesef. Ders alınmamıştı, ferasetsizlik ve ihanet neticesinde Devlet-i Âli pâyimâl edilmişti.
Bu masonik tiyatro darbe günlerinde, Rıza Tevfik'in Talat Paşa'ya beyhude yere kardeş kanı dökülmesinin büyük cinayet olacağını ihtar etmesine Talat Paşa "Cemiyetin paraya ihtiyacı var. Bu ihtiyacı ancak Yıldız Sarayı zenginlikleri ve oradaki hazine karşılayabilir." demişti. Bu cevap bize sadece, siyonist bir suikast olan 31 Mart figüranlarının gafletlerini anlatmıyor, aynı zamanda da "Beştepe'de altın musluklu, 1.001 odalı saray" tezviratlarıyla yapılan tahrikler ve bu tahrike teşne erbabımugalatanın muhtemel gafletine dikkatlerimizi celbediyor (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ve milletçe gösterilecek ferasetin, asırlara sâri olacak bir istiklalin sigortası olduğunu ihbar ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (Devamla) - "Tarih tekerrürden ibarettir." ifadesi, gerçekten de sorumsuzluğun ve tembelliğin en belirgin nişanesidir. Esasen "Kötü tarih hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi?" demek daha yerindedir. Onun için, hep birlikte tarihin bu facialarından gerekli dersleri alalım, tekerrür eden şeytanın igvâsına aldanıp bağlı olduğu yere gitmeyelim. Güçlü devlet, zengin millet olma yolunda hep birlikte kardeşçe, omuz omuza yürüyerek ardımızdan rahmet okutalım.
Ramazanışerifin, bütün ümmetin, İslam âleminin, milletvekillerimizin, bütün arkadaşlarımızın hayırlarına vesile olmasını, insanlığın bu coronavirüs belasından da bir an evvel kurtulmasına vesile olmasını niyaz ederim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)