| Konu: | Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 14.04.2021 |
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 254 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine bir konuşma yapacağım. Partimizin görüşlerini yansıtmaya çalışacağım.
Şimdi, bu bölüm esas itibarıyla üç temel meseleyle ilgili. Bunlardan bir tanesi amme alacaklarının hızlandırılmasıyla bağlantılı bir madde. İkincisi, nakit desteğiyle ilgili, özellikle yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak bir öneri var. Bir de gazoz, alkollü içkiler ve tütünle ilgili bir öneri var, daha doğrusu Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda bir değişiklik önerisi var.
Değerli arkadaşlar, şimdi, ilk olarak, amme alacaklarıyla ilgili olarak 1 ve 5 no.lu maddelerde özetlenen, daha doğrusu ortaya çıkan niyet esas itibarıyla amme alacaklarını elektronik ortamda -elektronik ortamı da dâhil ederek- bir hızlandırma çabası.
Değerli arkadaşlar, burada defalarca söyledik ki Hükûmetin özellikle pandemiyle birlikte hızlanan ekonomik krizle mücadelesinde yanlış bir perspektifi var. Bunu defalarca söyledik ve düzelmesini istedik ama iktidar partisi veya Sayın Cumhurbaşkanı böyle düşünmüyor ve dolayısıyla da kendi düşündüğü gibi yapmaya devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, bir kere şunun altını tekrar çizelim: Karşılaştığımız ekonomik kriz sadece üretim cephesinden kaynaklanan bir kriz değil, aynı zamanda tüketimle de ilgili bir kriz yani tüketim cephesiyle de ilgili bir kriz. Dolayısıyla da alınacak tedbirler sadece üretimle ilgili olursa eksik kalır, sadece tüketimle ilgili olursa eksik kalır ki Hükûmet zaten başından beri üretimi teşvik etmeye yönelik olmak üzere var olan kaynakların -ki birazdan üzerinde yine duracağım- özellikle İşsizlik Fonu'nun bu çerçevede kullanılması şeklinde bir anlayışa sahip.
Değerli arkadaşlar, bu, parasal genişleme anlamında kredi genişlemesiyle yaratılan ortam, esas itibarıyla, özellikle küçük ve orta boy sanayicilerin ve esnaf ve zanaatkârların daha fazla borçlanmasıyla sonuçlanmıştır.
(Uğultular)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan... Sayın Başkan...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Çok gürültü var Başkan.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, çok konuşuyor arkadaşlar.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, hatibimiz gürültüden şikâyetçi, biz de şikâyetçiyiz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz sizi dinliyoruz Erol Hocam.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Biz cankulağı ile dinliyoruz sizi.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Evet, yani şöyle söyleyeyim: Halkımız, özellikle ekonomiyle ilişkisi olan esnaf ve zanaatkârlar ve daha çok küçük ve orta sanayi kredi imkânlarının genişletilmesiyle büyük bir borçlanma altına girmiş durumdadır. Nitekim, yapılan hesaplara göre ya da benim en azından elimde olan bilgiye göre 22 milyon civarında icra dosyası var ve siz, şimdi, bunu elektronik ortama taşıyalım, bir an önce bu alacaklarımızı tahsil edelim istiyorsunuz. Ama değerli arkadaşlar, bu böyle kolay bir mesele değil. Bakın, elektronik ortamda ihale yapmaya kalktığınızda ki bunun nasıl yapılacağını bilmiyorsunuz... Bakın, Kamu İhale Yasası Türkiye'de yüzlerce defa değişti ve birçok kurum Kamu İhale Yasası'ndan sıyrılmak istiyor. Neden? Çünkü rekabetçi bir ortamda ihale yapılmasını istemiyor. Siz, şimdi, elektronik ortamda yapacaksınız, eyvallah, güzel bir şey. Nilgün Hanım söyledi, elektronik ortam artık alışmamız gereken bir ortam. Ama değerli arkadaşlar, ihale dediğimiz mesele öyle kolay yapılacak bir mesele değildir yani oyun teorisi çerçevesinde yüzlerce strateji üretilmiştir ihaleleri kapabilmek için. Dolayısıyla, siz bunu elektronik ortama getirdiğinizde -sanmayın ki- bu işi bütün, işte, olması gerektiği gibi, gerçek değerini bulacak olan bir ihale sistemiyle alacağınızı düşünmeniz bence doğru bir yaklaşım değil. Dolayısıyla da ben Komisyonu uyarıyorum: Bu konuda asıl önemli olan algoritmadır, yoksa amacınızı anlıyorum, ben de katılabilirim ama mesele şu: Nasıl yapacağınıza ilişkin olarak bir algoritmanız var mı, bunu nasıl oluşturacaksınız, bunu açıklamanız gerekir diye düşünüyorum.
Uzatmayalım.
Hacze konu olan mallarla ilgili olarak da menkuller ve gayrimenkuller sayılıyor. Benim burada dikkatimi çeken önemli konulardan bir tanesi, özellikle gayrimenkullerin elektronik ortamda, efendim, satışıyla ilgili olmak üzere var olan satış komisyonunda bir değişiklik yapıyorsunuz. Satış komisyonu, benim bildiğim kadarıyla, mal memuru, efendim, tapu memuru, hangi alacak söz konusuysa onun kamu görevlisinden oluşuyor ama eski kanunda bir de belediye encümen azası yer alıyordu bildiğim kadarıyla, siz şimdi bu, belediyeyi kaldırmışsınız. Yani, gayrimenkulü ihale yoluyla satacaksınız -ki o gayrimenkul bir belediyenin sınırları içinde bir gayrimenkul- ama orada söz konusu gayrimenkulle ilgisi olabilecek olan belediyenin görüşlerini almayacaksınız, dışarıda tutacaksınız. Bunun gerekçesi nedir? Bunu da, doğrusu isterseniz, anlamakta zorlandığımı söylemeliyim.
Efendim "Yiyecek içecek sektöründe 2021 Mart ayında sözleşmesi bulunması koşuluyla çalışanlara, izne çıktıkları takdirde bir destek verelim." diyorsunuz; peki, olabilir. Her ne kadar nakdî desteği kesmiş olsanız bile bu hiç olmazsa özellikle yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak nefes açıcı bir etki üretebilir ama doğrusunu isterseniz, okuyunca da şaşırdım yani artış 3 lira, günlük 3 lira. Değerli arkadaşlar, söylüyorum: Bu kriz tüketimle, tüketiciyle ilgili bir kriz ve tüketiciyi desteklemeyen yani talebi desteklemeyen herhangi bir üretim artışı söz konusu olamaz; dolayısıyla, buradaki bakış açınız da yanlış bence. 3 lira herhangi bir şey ifade etmiyor. Zaten aylık olarak baktığımızda da toplam 1.500 liradır ama öte yandan açlık sınırına baktığımızda da 2.750 civarındadır ki bu açlık sınırının altındaki bir nakdî ücreti vermeyi öneriyorsunuz.
İkinci olarak, yine, benzer, yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak getirmek istediğiniz, sigorta primlerinin fondan karşılanmasıyla ilgili olan önerinin de artık üzerine konuşmaktan benim için neredeyse gına geldi. Arkadaşlar, İşsizlik Fonu bu iş için kurulmamıştır; İşsizlik Fonu, işsiz kalan işçilerin işsiz kaldıkları sürede desteklenmesi amacıyla kurulmuştur ama siz bunu ne yapıyorsunuz? Sürekli olarak işverenlere yönelik olmak üzere kullanıyorsunuz. Bir rakam söyleyeyim size: Ücretsiz izne çıkarılan işçilere İşsizlik Fonu'ndan verilen nakdî ücret desteği 2,3 milyon kişiye ulaşmış ki bunun toplam değeri 6,5 milyar lira fakat aynı Fon'dan işverene aynı sürede 18 milyar lira destek ve teşvik primi vermişsiniz, yani işçileri 3 kat daha fazla destekleyeceğinize işverenleri desteklemişsiniz. Değerli arkadaşlar, bu yaklaşımın da neresinden tutsak bence derdimize çare olacak bir imkân sağlamıyor bize.
Son olarak da yine 8'inci maddede konu edilen gazozlar, alkollü içecekler ve tütün mamullerinden vergi tahsilatını önceden yapmak üzere ÖTV Kanunu'nda bir değişiklik yapmak istiyorsunuz. Bunu da hızlandırmak üzere, elektronik ortamda yapılabilmesini ve özellikle perakende zincirinde doğrudan doğruya tüketiciler yerine toptancılara nakletmeyi amaçlıyorsunuz.
Sürem azaldı değerli arkadaşlar, özetle, bu kanun teklifinin 1'inci maddesi söylemeye çalıştığım bu sorunlarla dolu ve biz bu kanun teklifini muhtemelen oylayacağız ve geçecek. Göreceksiniz, pratikte bunun sorunlarını yaşayacağız. Burada da konuşmuş gibi yapıyoruz ama esasında bir şey konuşmuyoruz, onu da biliyorsunuz.
Tekrar ederek sözlerimi bitireyim: Ülke ekonomisini yönetemiyorsunuz değerli arkadaşlar. Anlıyorum, yönetilmesi zor bir noktaya gelmiş durumda, bunun birçok sebebi var, pandemi de buna tuz biber ekiyor ama böyle bir problemden, böyle bir sorundan kurtulabilmenin yolu, bu tür tedbirler değil değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın, buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Özellikle talep yönlü, yani bugün dara düşmüş olan insanlarımıza yönelik olmak üzere kaynaklarınızı yönlendirmeniz lazım, işverenlere değil. İşverenlerin zaten kendi kaynakları var ve kendi kaynaklarıyla esasında gereken yatırımları yapıyorlar ama yatırım yapamayan, bugün işsiz kalmış, aç kalma sınırında yaşayan, açlık sınırında yaşayan işsiz ve yardıma muhtaç insanlarımıza, bunlara yönelik bir perspektif özellikle ramazan ayı günlerinde çok daha anlamlı olacaktır.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)