GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:73
Tarih:15.04.2021

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de kanun teklifinin 5'inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Maddeye geçmeden önce, teklifin Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde bir kez daha tanık olduğumuz gibi, nitelikli yasama sistematiği bakımından temel eksikliklere değinerek sözlerime başlamak istiyorum.

Bu dönem, özellikle torba kanun uygulamasından ısrarla vazgeçilmedi değerli milletvekilleri. Keyfiyete dayanan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ve iktidarın kendi içindeki çelişkilerinin ve yarattığı krizlerin bir sonucu olarak Meclise gönderilen ve maalesef Mecliste altına imza atılan torba kanun tekliflerinden birini daha görüşüyoruz. Bu durum, bu sistemin yani yürütmenin yasama üzerindeki tahakkümü olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Teklife baktığımızda değerli milletvekilleri, 9 farklı kanunda yapılan değişikliğin her biri farklı ihtisas komisyonlarını ilgilendirmektedir; İşsizlik Sigortası Kanunu, kurumlar vergisi, özel tüketim vergisi, infaz, tarım, bankacılık, sermaye piyasası kanunları gibi. Ancak bunların hiçbiri ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülmedi, ihtisas komisyonları çalıştırılmıyor ve nitelikli yasamadan hızla uzaklaşıyoruz maalesef.

İşte görüşmekte olduğumuz teklif, tali komisyon olarak Adalet Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna sevk edildi. Ancak Anayasa'yla güvence altına alınan hükümlünün haberleşme hürriyetinden, temel hak ve özgürlüklerden sorumlu olan İnfaz Yasası'nda değişiklik yapılırken Adalet Komisyonunun görüşü alınmıyor. Yine, en temel sorunumuz olan çalışma yaşamını, tarımı ve çiftçilerimizi ilgilendiren ilgili maddeler ne Çalışma Komisyonunda ne de Tarım Komisyonunda görüşülüyor, o komisyonların görüşü alınmıyor.

İşte Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yasama ve yürütme güçlerinin uygulamada ortaya çıkardığı sorun ve çelişkilerine maalesef her yasa görüşmesinde tekrar tekrar şahit oluyoruz değerli milletvekilleri.

Pandemi öncesinde başlayan ve giderek ağırlaşan ekonomik sorunlar varken bu torba kanun ne getiriyor. Bu teklifte vatandaşın ve kriz içinde olan çok sayıda sektörün talepleri yok maalesef. Yine, teklifin 1 ve 5'inci maddeleriyle -ki görüşüyoruz şu an- kamu alacakları için haczolunan menkul ve gayrimenkul malların satış süreci ve usullerinde değişiklik yapılmakta.

Şimdi, neden bu kanuna ya da bu değişiklere bugün ihtiyaç duyuldu? Bu konuya hiçbir cevap verilemedi. İşte benim üzerine söz aldığım 5'inci maddede menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışına imkân verilmekte ancak bu kanun yapılırken dahi bu maddede değer takdiri, satış komisyonunun oluşumu, ihale süreçlerinin şeffaflığı gibi belirsizlikler hâlâ devam etmektedir. Yani bu maddeler tamamen bürokrasinin talebi olan ve neden bugün bu torbaya eklendiğine cevap verilemeyen maddeler.

Teklifin genel gerekçesinde ise Sayın Ök kanun teklifinin gerekçesini açıklarken vatandaşlarımızdan gelen talep doğrultusunda bu torba kanun teklifinin hazırlandığını söylüyor. Bu anlamda, ben soruyorum tekrar: Bu 5'inci madde vatandaşımızın bir talebi mi? Hayır, vatandaşımızın talebi değil. Torbada, pandemi sürecinin ağırlaştırdığı koşullarda hepimizin şahit olduğu yiyecek içecek, turizm, hizmet, yurt, kırtasiye, servis ve birçok sektörün çok acil ihtiyaçları var ancak yine bu torba kanun teklifinin içerisinde bu ihtiyaçların hiçbiri yok, bu taleplerin hiçbiri yok. Geçim zorluğu çeken on milyonlarca yurttaşa, esnafa, çiftçiye, emekliye ne çözüm var ne de umut var bu kanun teklifinin içerisinde.

Değerli milletvekilleri, sadece son bir yılda iş bulma umudunu yitiren 1,5 milyon vatandaşımızın, özellikle de dikkatinizi çekmek istiyorum, genç işsizlerin işsizlik sorununu çözecek ne bir çözüm ne de bir öneri var bu kanun teklifinin içerisinde. Öneri olmadığı gibi işsizlere destek olması gereken İşsizlik Fonu, amacının dışında kullanılmaya, maalesef, devam ediyor bu teklifin içerisinde.

Bakın, değerli milletvekilleri, asgari ücretin 2.825 lira, açlık sınırının 2.736 lira, yoksulluk sınırının 8.912 lira olduğu ülkemizde yiyecek içecek sektörü çalışanlarına sadece 1.500 lirayı reva görüyor bu iktidar bu teklifte. Oysa enflasyon rakamları yeni açıklandı, Tüketici Fiyat Endeksi yüzde 16, Üretici Fiyat Endeksi yüzde 30'u aşmış durumdayken ve üretici fiyatlarındaki bu artışların etkisi vatandaşlarımızın zorunlu temel gıda fiyatlarını giderek artırmaktayken biz bu teklifte günlük 3 liralık bir destek artışıyla vatandaşlarımıza 1.500 liralık bir destek sağlıyoruz, bunu da Genel Kurulun takdirlerine sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, yine teklifte çiftçilerle ilgili düzenlemeler var, bu da detaylı görüşüldü. Zaten kredi borcu olan, geçimlik tarım yapan çiftçinin faize dayalı bu kredi yapılandırması, şimdi, bir de elindeki satamadığı ürünü almak gibi geçici çözümlerle tarım sektörümüzün yapısal sorunlarını çözmeyi beklemek hayal olmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Başkanım, izninizle...

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Ama değerli milletvekilleri, bakın, şahsi ve keyfiyete dayanan bu sistemde muhalefetin dahi soru soramadığı, milletvekili olarak bizlerin asli sorumluluğu olan vatandaş adına hesap soramadığımız, rezervlerin ne olduğunu sorduğumuzda susturulduğumuz bir sistem içerisindeyiz. Oysa her bir yurttaşın vergisiyle toplanan kamu kaynaklarının şeffaf olmayan iç siyasi amaçlar için ve açık bir usulsüzlükle satılması karşısında, kamunun zarara uğratılması karşısında soru sormak, hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasilerin en temel ilkesidir. Kaybedilen, burada kaybettiğimiz sadece 128 milyar dolar değil, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının itibarı, şeffaflığı ve hesap verebilirliğidir. Merkez Bankası ve TÜİK başta olmak üzere kurumlar bağımsızlıklarını ve özerkliklerini yitirmiş, güven kaybetmiştir. Bu sistemde kurumlar, kurallar ve liyakat sistemi tahrip olmuştur.

Son olarak değerli milletvekilleri, biz görev üstlendiğimizde uzun vadeli, sağlıklı, öngörülebilir, sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma anlayışını ortaya koyarak tüm vatandaşlarımızın tüm sorunlarını yapısal ve kalıcı olarak çözeceğiz diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)