GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:75
Tarih:21.04.2021

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Merhabalar.

Ben, ekonomik kriz ve kadınlar üzerine konuşmak istiyorum.

Evet, derin bir ekonomik kriz ve pandemi süreci yaşıyoruz ama maalesef ne kriz ne de pandemi hepimizi aynı etkilemiyor, zira aynı gemide değiliz, aynı şekilde sonuçlarıyla karşılaşmıyoruz.

İktidar, zenginlerin servetlerine servet katıp dünya zenginler listesinde üst sıralarda yerlerini almasını sağlarken, sizler lüks içerisinde yaşarken halkı patates, soğan kuyruklarına mahkûm ettiniz ama en çok da tabii ki kadınları yoksullaştırdınız, kadınları açlıkla, sefaletle karşı karşıya bıraktınız.

Bizler HDP olarak, kadınlar için adalet, kadın yoksulluğuna hayır diyerek sizin görünmez kılmaya çalıştığınız kadınlarla buluştuk. İzmir'de pandemide tamamen işsiz kalan, çalıştıkları zaman diliminde de düzensiz çalışma saatlerinde düşük yevmiyelerle çalışan; sahne aldıkları mekânlarda erkek tacizine, şiddetine maruz kalan müzisyen kadınlarla buluştuk. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de bu kadınlar KYK borçlarından kaynaklı olarak hacizlerle uğraşmak zorunda kalıyorlar. Müzisyen kadınlar ne istiyor? Kayıt dışı, güvencesiz, sağlık haklarından yoksun, işsizlik maaşından yoksun çalışmak istemiyorlar; şiddete, tacize, mobbinge uğramadıkları, insanca yaşayabildikleri bir hayat istiyorlar.

Bayraklı'da tekstilde parça başı iş alan kadınlar işverenin keyfî kararlarına göre iş alabiliyor, düşük ücretlerle çalışıyorlar, güvencesiz ve kayıt dışı işlere mahkûm ediliyorlar. Çoğunun evli olduğu erkek hasta ve işsiz olduğu için evlerini tek başlarına geçindirmek zorunda kalıyorlar. Atölyelerde çalışan bu kadınlar kayıtlı bir çalışma hayatı, iş güvencesi ve emeklerine değecek insani ücretler talep ediyorlar.

Menemen'de çiçekçilikle, müzisyenlikle, seyyar satıcılıkla geçinmeye çalışan Roman kadınlar pandemide tamamen yoksullaşıp işsiz kaldılar. Bu da yetmezmiş gibi, işsizlikten dolayı evlerde, sıkıştırıldıkları yerlerde erkek şiddetiyle karşı karşıyalar. Tuvaleti dahi olmayan derme çatma barakalarda, yarı açıkta yaşıyorlar. Bir kadın şöyle anlatıyor hayatını: "Mahallemize yetkililer geliyor, hiçbir şey yapmadan çıkıp gidiyor, ne erzak yardımı ne başka bir yardım. Erzak yardımı yapsalar bile evde gaz yok; erzakı saklayacak dolabımız, buzdolabımız yok." diyor. Roman kadınlar yaşadıkları şiddetin önlenmesini, yaşam güvencelerinin sağlanmasını, yaşadıkları yoksulluğa kalıcı bir çözüm üretilmesini istiyor ve iş istiyor; yardım değil, iş istiyor.

Konak'ta midyeci kadınlar, yine kayıtsız, yine sigortasız ve güvencesiz çalışıyorlar. Tüm gün aynı pozisyonda çalışmaktan sırt ve bel ağrılarına maruz kalıyorlar, elleri parçalanıyor; yaptıkları 1 torba midyenin fiyatı 15 lira. Seyyar satıcı kadınlar sokağa çıkma yasaklarından en çok etkilenenler; herhangi bir yardım alamıyorlar, güvencesizlikle, işsizlikle karşı karşıyalar.

Kadifekale'de tandır ekmeği yapan kadınlar yine kayıtsız. Onlar sürekli iş kazaları geçiriyor; elleri, vücutları yanıyor ama bir sağlık güvenceleri dahi yok. Un fiyatlarının artışı ekmek satmalarını da zorlaştırmış, çocuklarının işsiz olduğunu, uyuşturucu tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını ve iş güvencesi istediklerini, emeklilik hakkı istediklerini söylüyorlar.

Aydın'da çilek tarlasında çalışan kadınlar kayıt dışı, güvencesiz, yemek ve su ihtiyaçları dahi karşılanmadan -sıcağın altında- seralarda, tuvalet imkânı dahi olmadan 70 TL ücretle çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Yol ücreti de işçilerin yevmiyesinden kesiliyor. Çalışırken küçük çocuklarını bırakabilecekleri hiçbir yer olmadığı için evde yalnız başına bırakmak zorunda kalıyorlar.

Hasır şemsiyesi yapan kadınlar çadırlarda yaşıyor. Günlük, hasır şemsiyeden sadece 20 lira kazanabiliyorlar. Pandemi bu gelirden de mahrum bırakmış; insanca çalışma koşulları ve barınma haklarını talep ediyorlar. Kadınların yoksulluğu arttıkça -şimdi göstereceğimiz- erkek şiddeti daha fazla artıyor ve siz tüm bu yoksulluğu, kadınlara, LGBT +'lara yönelik şiddeti engellemek yerine parti binalarımıza astığımız bu pankartları indirmekle meşgulsünüz, İstanbul Sözleşmesi'nden imzayı çekmekle meşgulsünüz, erkek egemenliğini büyütmekle meşgulsünüz. Ne yoksulluk ne de şiddet, siz görünmez kılmaya çalıştınız diye ortadan kalkmıyor. Kadınları değil yoksulluğu, kadına yönelik erkek şiddetini, kadına yönelik erkek devlet şiddetini engelleyin diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)