GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:75
Tarih:21.04.2021

GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bundan önceki, Genel Kurulda yaptığım konuşmayı yalnızca AK PARTİ Grubuna yönelik yapmıştım, bu konuşmamı da AK PARTİ Grubuna yönelik yapmak istiyorum çünkü gerçekten, AK PARTİ Grubunun kendi tarihini, kendi geçmişini bilerek bugün hangi noktada olduğumuzu değerlendirmesi lazım. Bizim aslında sizinle geçmişten gelen bir tarihî birlikteliğimiz var, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı. Tabii, o zaman millî görüş gömleğiniz vardı ama şimdi millî görüş gömleğinizi çıkardığınız için o günleri unutmuş olabilirsiniz. 1974 yılında,Kıbrıs Barış Harekâtı sürecinde insanların gidip de askerlik şubelerinde gönüllü askerliğe yazıldıkları dönemde, vatanı için, milleti için, devleti için, toprağı için, bayrağı için gönüllü askerliğe yazıldığı dönemde... Ama ne yazık ki bugünkü süreçte görüyoruz ki insanlar yurt dışına gitmek için, ekmeğini, işini, aşını yurt dışında kazanmak için oradan çoluğuna çocuğuna bakabilmek için, para gönderebilmek için... Belediyeleri aracılığıyla gri pasaportlar düzenlenerek insan kaçakçılığının yaşandığı dönemi yaşıyoruz. Yani öylesi bir dönemden böylesi bir döneme nasıl geçildi, öylesi bir zihniyetten böylesi bir zihniyete nasıl geçildi, öylesi bir süreçten bu sürece nasıl geçildi, gerçekten bunu değerlendirmek lazım.

Tabii, 1974 yılı Barış Harekâtı'nı bu ülkenin şanlı tarihine mal eden -Allah rahmet eylesin- dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e ve dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'a da şükranlarımızı ve aynı zamanda, Allah rahmet eylesin dileklerimizi sunmak istiyorum. Çünkü ikisinin de ortak özellikleri vardı. Neydi ortak özellikleri? Bir, devlet adamıydılar; iki, gönül adamıydılar; üç, iyi siyaset adamıydılar ve bunların bir araya geldiği dönemlerde, işte 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, bütün dünya, Avrupa ülkelerinin ambargosuna rağmen sonuçlanmış ve başarı kazanılmıştır.

Sayın milletvekilleri, 1974 yılı ile bugünü yine, ayrıca bir kıyaslamak isterim. Bugün, son haftalarda Türkiye'nin gündemine oturan en önemli işlerden biri, patates soğan dağıtılması. Şimdi, her fırsatta gerek Sayın Genel Başkanınız, Sayın Cumhurbaşkanı gerek parti grup sözcüleriniz, grup başkanlarınız, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar olduğu dönemlerdeki kuyruklardan bahsederler. Doğru. 1970'li yıllarda kuyruklar var mıydı? Kuyruklar vardı ama o gün olan o kuyruklar yoksulluktan kaynaklı kuyruklar değildi. Yani CHP'nin ve MSP'nin iktidar olduğu, Kıbrıs Barış Harekâtı'nın yaşandığı dönemdeki kuyruklar yokluktan kaynaklı kuyruklardı. Avrupa ülkelerinin ambargosu sonucu Türkiye'ye gelmeyen doğal gaz gibi, petrol gibi, yağ gibi bazı ürünlerle ilgili ulaşım sıkıntısı vardı, insanlar bunlara ulaşmak için gerçekten kuyruklar oluşturuyordu. Ama bir fark vardı; herkesin cebinde parası vardı yani insanların alım gücü vardı, insanlar bulduğu zaman, ulaşabildiği zaman ihtiyaç duyduğu ürünleri paralarıyla alabiliyorlardı. Ama bugünü değerlendirdiğiniz zaman yoksulluk var. Yani yokluk ile yoksulluğu birbirinden ayırmamız lazım. Bugün ne var? Marketlerde her şey var, ulaşabileceğiniz, temin edebileceğiniz, ihtiyaç duyabileceğiniz her şey var ama insanlarda para yok ama insanlarda alım gücü yok. (CHP sıralarından alkışlar) Esas tehlikeli olan bu, yani yokluk olabilir, yokluğu telafi edebilirsiniz ama yoksulluğu telafi edemezsiniz, yoksulluğu bu zihniyetle, patates dağıtarak, soğan dağıtarak çözemezsiniz. Şimdi, burada düşünülmesi gereken konular bunlar. Bir: Millî duruşunuz nereden nereye geldi? İki: O günkü kuyruklar ile bugünkü kuyruklar arasındaki farkı yaşatmanız lazım.

Bakın, ben bu Genel Kurulda birçok defa konuşma yaptım ve Türkiye'nin gündemini oluşturan konularda, bir siyaset malzemesi yapmadan, ülkenin değerleri üzerinden değerlendirmeler yaptım. Elâzığ'da insan ticaretiyle ilgili, belediyelerin gri pasaport düzenlemesiyle ilgili 3 tane belediyemizin adı geçti. Hiçbirini kalkıp kamuoyunda tartışmadım, tartışmaya açmadım, sorgulamadım; yalnızca, devlet geleneklerine uygun bir siyasetçinin yapması gerektiği gibi İçişleri Bakanlığına bir yazı yazdım. Soruşturmanın başlatılması gerektiğini, bunun siyasi muhatabının ben olmadığımı ama İçişleri Bakanlığının soruşturmasının takipçisinin ben olduğumu ama sonuç itibarıyla bunun siyasi muhatabının AK PARTİ'nin Elâzığ milletvekilleri olduklarını açıkladım. Bugün itibarıyla Elâzığ'a İçişleri Bakanlığının müfettişleri geldi. Bakanlığın gelen müfettişlerinden, gerçekten hukuka dayalı olarak, siyasi bir ayrım yapmaksızın, insan ticareti boyutunun her yönüyle araştırılarak kime uzanırsa uzansın sonuna kadar üstüne gidilmesini beklediğimizi ifade ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)