GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:81
Tarih:18.05.2021

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Efendim, yani, kabul edin etmeyin, fark etmez ama dünyada çeşitli konularla ilgili uluslararası kuruluşlar birtakım ölçümler yapıyorlar ve bu ölçümlerden bir tanesi de yolsuzlukla ilgili. Ve yolsuzlukta Türkiye'nin 180 ülke arasında 85'inci olduğu son 2020 yılı itibarıyla açıklandı. Dolayısıyla da yolsuzluk, kaçınılmaz olarak bizim dikkate almamız gereken, öncelikli olarak anlamamız gereken bir mesele.

Şimdi, bakın, ben size şöyle bir hikâye anlatayım; biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı iktidara geldiğinde veya çeşitli zamanlarda hep şunu söyledi: "Ben ülkeyi şirket gibi yönetmek istiyorum." dedi. Ama asıl sorulması gereken, şirketi nasıl yöneteceğiydi. Ülkeyi şirket gibi yönetebilirsiniz ama şirketi nasıl yöneteceksiniz?

Şirket yönetimiyle ilgili olarak literatürde 2 tane temel yol var. Bunlardan bir tanesi: Eğer karar mekanizmalarına çalışanlarınızı katarsanız yani eğer organizasyon yapısı olarak daha demokratik bir şirketseniz bu bir yol. İkinci yol: Tek başına siz karar verirsiniz, bu da diğer yol. Tarihsel olarak baktığımızda da diyebilirim ki ikinci yol daha önceleri tek adam yönetimi olarak literatüre girmiş olan yönetim tarzı, sorumlusu şirketin CEO'su, sahibi veya her kimse. Şimdi, dolayısıyla da bu iki yönden birini seçmek zorundasınız veya bu ikisi arasında bir yere kendinizi konumlandırmanız lazım.

Şimdi, uluslararası literatürde bir formül üretilmiş. Formül şu: "Yolsuzluk=Tekel Gücü+Tek Başına Karar Verme Yetkisi-Hesap Verilebilirlik" Bu bir formül, bu formül uluslararası literatürde kabul görmüş bir formül ve dikkat ederseniz hesap verilebilirlik yolsuzlukla negatif bir ilişki içinde yani ters bir ilişki içinde. Dolayısıyla da ne kadar hesap verilebilir bir sisteme sahipseniz o kadar az yolsuzluk ihtimali ortaya çıkacaktır veya başka biçimde söyleyecek olursak yöneticilerin veya şirketin tekel gücü ne kadar düşükse o kadar yolsuzluk ihtimali azalacak. Aynı şekilde tek adam yönetiminin ya da tek başına karar vermenin sonucu da benzer bir şekilde olacak.

Şimdi, arkadaşlar, bunlar uluslararası literatürde... Şirketler dünyasıyla ilgili bu söylediklerim fakat ne kadar çok Türkiye'nin devlet yönetimine benziyor. Ben bunu düşünürken, bu konuşmayı yapmayı düşünürken, şirketlerle ilgili söylenen şey yani özel sektör şirketlerinde dahi yolsuzluğun ortaya çıkma mekanizmaları ile bir ülkenin yönetilmesiyle ilgili mekanizmaların da benzer oluşları yolsuzluğun esasında şirketlerde de devletlerde de benzer kaynaklardan ortaya çıktığını gösteriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Hocam.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, zaman zaman ben bu kürsüde söylüyorum; 2011'den sonra -2010, 2011 aşağı yukarı- Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetim biçimi tek adam yönetimi yani kararlarda, karar almada tek adamın egemen olduğu bir sisteme doğru evrildi. Bu, koşulların getirdiği bir şeydi belki ama bunun tabii ki ayrıca konuşulması gereken yanları var ama sonuç olarak, gerçekten bugün "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" dediğimiz sistem tek adam yönetimidir yani kararları tek başına veren kişinin yönetimi altında oluşan bir sistemdir. Arkadaşlar, bu formül açıkçası şunu söylüyor: Eğer kararlar tek adamda odaklanıyorsa orada yolsuzluk artıyor demektir. Bunun panzehri ise hesap verilebilirliğin artırılması gerekliliğidir. Şimdi, dolayısıyla da yolsuzluklarla ilgili olarak konuşulması gereken, konuşmamız gereken şey "Nasıl yapacağız da biz bu sistemi hesap verilebilir hâle getireceğiz?"

Galiba sürem bitti.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)