GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:82
Tarih:20.05.2021

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 262 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Kanun teklifinde, konu itibarıyla birbiriyle ilgisi bulunmayan 10 ayrı kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Kanun tekliflerinde torba düzenlemeye gidilmesi, etki analizi olmaması, bazı maddelerin ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülmemesi gibi hususlar uzun yıllardır hep eleştirdiğimiz konulardır. Zira bu uygulama hukuki güvenlik ilkesinin zedelenmesine, yasama işlerinin düzensiz bir şekilde yürütülmesine, düzenlemelerin eksik yapılmasına, uygulamada sorunlarla karşılaşılmasına ve kısa süre sonra tekrar kanun değişikliği yapma ihtiyacı doğmasına neden olmaktadır. Nitekim, bu kanun teklifinin bazı maddeleri de daha yakın zamanda yapılan düzenlemelerde değişiklikler içermektedir.

Yasama kalitesinin artırılması, yasama işlerinin sağlıklı ve düzenli bir şekilde yürütülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün yeni bir anlayışla ele alınması konusunda tüm siyasi parti gruplarına sorumluluk düşmektedir. Aslında siyasi parti grupları temsilcilerinin katılımıyla 2009 ve 2013 yıllarında oluşturulan İç Tüzük uzlaşma komisyonları önemli tespitler ortaya koymuş olmakla birlikte yeni bir İç Tüzük düzenlemesi yapılamamıştır. İç Tüzük yenilenemez ise Meclisin ve siyaset kurumunun itibarını da zedeleyen ve yıllardır yaşanan gereksiz tartışmalar ve zaman kayıplarının hâliyle aynen devam edeceği açıktır. Bu itibarla, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum sağlanması da dikkate alınarak bir an önce yeniden düzenlemelidir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifi Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini giderme kapsamında alınan bazı ilave tedbirler ile sigortacılık alanında ve diğer bazı alanlarda yapılan düzenlemeleri kapsamaktadır. Küçük ve mikro ölçekli işletmeleri desteklemek, yeni istihdam sağlamak veya pandemiden dolayı nakdî ücret desteği alanların tekrar işe dönmesine fırsat vermek amacıyla yeni bir destek düzenlemesi yapılmaktadır. Buna göre 50'nin altında çalışanı bulunan mikro ve küçük ölçekli işletmelerin 1 Temmuz 2021 ila 30 Haziran 2022 tarihleri arasında ilave olarak istihdam ettikleri sigortalılar için ödemeleri gereken sigorta primlerinin 30 Haziran 2022 tarihine kadar kullanacakları kredilerin faiz veya kâr payı bakiyesinden düşülmesi düzenlenmektedir. Komisyonda verilen bilgilere göre bu uygulamadan faydalanabilecek kişi sayısı işletme başına maksimum 5 kişidir. Böylelikle, bir işletme 500 bin Türk lirasına kadar kredi kullanabilecektir. İlk altı ayı ödemesiz, yirmi dört ay vadeli verilecek krediler hazine destekli kefalet sağlanan ve kamunun hâkim sermayedar olduğu bankalardan kullandırılacaktır. Bu uygulamada yaklaşık 10 milyar liralık bir kaynak kullanılması ve 100 bin ilave istihdam sağlanması hedeflenmektedir.

Covid-19 salgınının ülkemiz turizm sektörüne olumsuz etkilerinin azaltılması kapsamında da üzerinde turizm tesisleri yapılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli yatırımcılar ve işletmecilere tahsisli kamu arazilerinin 2021 yılına dair kira, izin, tahsis, irtifak hakkı, yararlanma bedelleri ve hasılat payları ile ecrimisil bedellerinin herhangi bir zam veya faiz uygulanmaksızın 30 Kasım 2022 tarihine kadar ertelenmesi öngörülmektedir.

Bilindiği üzere Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında ülke genelinde uygulanan kısıtlamalar dikkate alınarak hak kayıplarının önlenmesi amacıyla ibraz süresinin son günü 30 Nisan 2021 ile 31 Mayıs 2021 tarihleri arasına isabet eden çeklerin bankaya ibrazına yasak getirilmiştir. Uygulamada yaşanan sorunlar nedeniyle bu hükümde değişikliğe gidilerek söz konusu döneme ait çeklerin ibraz edilmesi ve karşılığının bulunması hâlinde ödeme yapılması, çek karşılığının bulunmaması veya kısmen bulunması hâlinde ise "karşılıksızdır" işlemi yapılmamasını öngören düzenleme yapılmaktadır.

Covid-19 salgınının olumsuz etkilerinin giderilmesi için bugüne kadar çok önemli tedbirler uygulamaya konulmuştur. Gelir desteğinden kira desteğine, ciro desteğinden kredi desteğine, kısa çalışma ödeneğinden işten çıkarmaların yasaklanmasına, nakdî ücret desteğinden işsizlik ödeneğine, normalleşme desteğinden telafi çalışması uygulamasına, hızlı işe dönüş teşviklerinden istihdam desteklerine, vergi ve sigorta primi ertelemesinden borç yapılandırılmasına, emekli aylıklarının asgari tutarının yükseltilmesinden ikramiyelerin artırılmasına kadar birçok düzenleme yapılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın önceki gün açıkladığı esnafımıza yönelik hibe desteği ile tüccar ve sanayicimize yönelik nefes kredisi destek müjdeleri de memnuniyetle karşılanmıştır. Buna göre sayıları 235 bine ulaşan esnafımıza 5 bin liralık ve sayıları 1 milyon 150 bini aşan esnafımıza da 3 bin liralık hibe ödemesi yapılacaktır. Bununla birlikte esnafımızı düşündüren kredi, vergi ve sosyal güvenlik prim borçları için de yeniden bir kolaylık getirilmesi uygun olacaktır. Ayrıca, matrah artırımı yapılması konusunda da yoğun bir talep bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde sigortacılık alanında önemli düzenlemeler yapılmaktadır. 18 yaş altı vatandaşlarımız, bireysel emeklilik sistemi kapsamına alınmakta ve emekliliğe yönelik taahhütte bulunan hizmet sunucuları, bireysel emeklilik sistemine aktarılmaktadır. Sigorta ve reasürans teminatı bulunmayan riskler ve özellik arz eden riskler için daha hızlı çözüm üretilebilmesi ve ölçek ekonomisinden faydalanılabilmesi, kurulacak Özel Riskler Yönetim Merkezi bünyesindeki havuzların hem kendi aralarında hem de Doğal Afet Sigortaları Kurumu ya da Tarım Sigortaları Havuzuyla reasürans konusunda dayanışma ve iş birliği yapabilmelerine imkân sağlanması, böylelikle reasürans primlerinin bir bölümünün yurt içinde tutulması suretiyle millî menfaatlerimizin gözetilmesi amaçlanmaktadır.

Anayasa Mahkemesinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 2'nci maddesinde kısmi iptal kararı üzerine trafik sigortası kapsamındaki tazminat hesaplamalarına ilişkin oluşan boşluğunun giderilmesi ve trafik sigortası teminatı dışında kalan hâllere ilişkin hükümlerin belirlenmesi amacıyla düzenlemelere gidilmektedir.

Kanun teklifinde ayrıca siyasi partilerin mali denetiminde kesin hesaplara eklenmesi istenen ve hâlen bugünkü rakamla 100 Türk lirasını aşması gereken taşınır malların değerinin güncellenerek 1.500 Türk lirasına yükseltilmesi ve bu tutarın her yıl yeniden değerleme oranında artırılması; orta vadeli mali plan ve orta vadeli program belgelerinin "orta vadeli program" adı altında tek bir belge olarak olacak şekilde düzenlenmesi; Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesinin görev ve yetkileri gözden geçirilerek "Finansal İstikrar Komitesi" olarak yeniden yapılandırılması; Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2 ayrı bakanlık olarak yeniden teşkilatlandırılması doğrultusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) Sayılı Cetvel'de gerekli değişikliğin yapılması ve KOP, DAP ve DOKAP Bölge Kalkınma İdarelerinin görev sürelerinin uzatılması konularında düzenlemeler yapılmaktadır.

KOP, DAP ve DOKAP Bölge Kalkınma İdareleri 2011 yılında beş yıllık süreyle kurulmuş, bu süre verilen yetkiye istinaden Cumhurbaşkanı kararıyla beş yıl uzatılmıştır. Bu idarelerin görev süreleri yasal olarak 8 Haziran 2021 tarihinde sona ermektedir. Teklifte getirilen düzenlemeyle, bu idarelerin görev sürelerinin Cumhurbaşkanı kararıyla beş yıllık uzatma yetkisine ek olarak 2 defa daha beşer yıllığına uzatma yetkisi verilmektedir.

Bölgesel kalkınma politikaları ve bu kapsamda yürütülen projeler, bölgesel ve bölge içi gelişmişlik farklarının azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bölge Kalkınma İdarelerince hazırlanan ve 2021-2023 dönemini kapsayan yeni nesil eylem planı niteliğindeki bölge kalkınma programları 19 Şubat 2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesi ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi amacıyla uygulanan KOP, DAP, DOKAP ve GAP bölgesel kalkınma projeleri hızla tamamlanarak bölgenin gelişmesine, üretime ve istihdama katkı sağlanmalıdır. Bölge Kalkınma İdarelerinin kurumsal yapısının iyileştirilmesine, yönetim süreçlerinin ve personel yapısının geliştirilmesine dönük düzenlemeler bir an önce yapılmalı, personelin özlük hakları iyileştirilmelidir.

KOP Bölge Kalkınma İdaresinin görev alanı kapsamında Konya, Karaman, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Yozgat, Kırıkkale ve Kırşehir olmak üzere 8 il bulunmaktadır. Türkiye sulanan alanlarının yüzde 17'si KOP bölgesinde yer almasına karşın ülkemiz kullanılabilir su kaynaklarının ancak yüzde 4'ü bölgede bulunmaktadır. KOP bölgesi, Türkiye'nin en az yağış alan bölgesidir. Bölgede yaşanan kuraklık ve yer altı sularının ekonomik çekilebilirlikten uzaklaşması bölge ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Bölgenin mevcut sulanan alanlarında kullanılan suyun yüzde 60'ı yer altı suyundan karşılanmaktadır. KOP bölgesinde yer altı su seviyeleri her yıl ortalama 3 milimetre civarında düşmektedir. Yer altı sularındaki düşüşlerin devam etmesi hâlinde belli bir derinlikten sonra su çekimi ekonomik olmaktan çıkacaktır. Bu durum mevcut sulanan alanların büyük bir kısmının ileride sulanamama riskini ortaya çıkarmaktadır.

KOP projesi, Mavi Tünel, Konya'nın yüz yıllık rüyasıdır. Hamdolsun, proje çerçevesinde devasa yatırımlar yapılmıştır, yapılmaya devam edilmektedir ancak başta Afşar Barajı olmak üzere bazı yatırımlar yavaş ilerlemektedir. Projenin hızla tamamlanması ve hedeflenen suyun Mavi Tünel'den ovaya aktarılması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Mavi Tünel'den gelen su ovanın ihtiyacına yetmeyecek olup Konya Ovası'nın su ihtiyacını karşılamak için yeni projeler lazımdır. Yer altı kaynakları hızla tüketilirken kuraklaşma eğilimi yerini çölleşme eğilimine bırakmaktadır. Sıklıkla oluşan obruklar alarm vermektedir. Şu an kuraklık sorunu ve gerekli yatırımlar tamamlanamadığından barajlardan tarımsal amaçlı su alınamamaktadır. Her ilde derin kuyu açmak serbest olmasına rağmen Konya bölgesinde yasaktır. Sulama amaçlı elektrik çekme işi de vatandaşa oldukça pahalı gelmektedir. Konya Ovası'na dış havzalardan su getirecek yeni proje çalışmaları hızla tamamlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır.

Yine, Devlet Su İşleri tarafından yapılması hedeflenen yer altı barajları çok önemlidir. Bu çerçevede, Konya'da uygun yerlere hızla yer altı barajları yapılmalıdır. Ayrıca bölgedeki su kaybına neden olan eskimiş sulama altyapısı acilen modernize edilmeli, tüm alanlar hızla basınçlı sulama sistemlerine geçirilmeli, çiftçimizi yönlendirmek için az su isteyen ürünlere daha fazla destek verilmeli, kuraklıkla daha fazla mücadele edilmeli, erozyon kontrol altına alınmalı ve ağaçlandırma çalışmaları daha fazla desteklenmelidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde özellikle bazı bölgelerde yeterli yağışın olmamasından dolayı yaşanan kuraklığın etkisiyle birçok üründe önemli kayıplar söz konusudur. Kuraklık nedeniyle bazı il ve ilçelerimizde afet bölgesi ilan edilmesi gereken bir vaziyetle karşı karşıyayız. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin 6 Mayıs 2021 günü açıklanan Kuraklık Raporu'na göre 22 ilde tarımsal kuraklık bulunmakta olup en fazla kuraklık İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşanmaktadır. Ülkemiz buğday üretiminin yaklaşık yüzde 32'si, arpa üretiminin yüzde 53'ünü gerçekleştiren İç Anadolu Bölgesi'nde 1 Ekim-30 Nisan döneminde yağışlar mevsim normallerine göre yüzde 30,7, bir önceki yıla göre yüzde 20,3 azalmıştır. Ayrıca, bölgede barajların doluluk oranı yetersizdir.

Buğdayda geçen yıl 20 milyon 500 bin ton olan rekoltenin yüzde 9,75 oranında azalarak 2021 yılında yaklaşık 18 milyon 500 bin ton olması tahmin edilmektedir. Ülkemizin tahıl ambarı konumundaki Konya'da buğday rekoltesinde yüzde 25, Sivas ve Aksaray illerinde yüzde 20 kayıp beklenmektedir. Mayıs ayında da bugüne kadar beklenen yağış alınamamış olup rekoltedeki azalmanın daha da artacağı görülmektedir. Konya Ovası'nda durum kötüdür, birçok alanda ekinlerde yanma ve kuruma oluşmuştur. Kuraklık hayvancılığımızı da olumsuz etkilemektedir. Bu bir afettir. Kuraklık nedeniyle meydana gelen hasarlar belirlenmeli ve çiftçinin zararı tazmin edilmelidir.

Tarım ve Orman Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Güneydoğu Anadolu ve Konya kapalı havzasında il ve ilçe müdürlükleriyle tespit çalışmalarına başlandığı, kuraklıktan olumsuz etkilenen ve sigorta yaptıran çiftçilere ödemeler yapılacağı, su kısıtı olan havzalarda uygulanan tarımsal desteklerle uygun ürün deseninin oluşturulmasının hedeflendiği belirtilmiştir. 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu'na göre belirlenen riskler için tarım sigortası yaptırmayan üreticiler 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanundan yararlanamamaktadır. Bu itibarla yaşanan kuraklıktan zarar gören ve çeşitli nedenlerle sigorta yaptıramamış olan çiftçilerimize de yardım yapılabilmesi için bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.

Sayın Cumhurbaşkanımız önceki gün çiftçimize yönelik çok önemli müjdeler vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız kuraklıktan zarar gördüğü belirlenen çiftçilerimizin Ziraat Bankasına veya Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının erteleneceğini duyurmuş ve 2021 yılı hububat, bakliyat ve çay alım fiyatlarını açıklamıştır. Alım fiyatlarının hasat öncesinde açıklanması çok olumlu ve yerinde bir karar olmuştur. Alım fiyatlarındaki artış, özellikle geçen yıl ton başına 1.650 lira olan sert ekmeklik buğday alım fiyatının yüzde 36,4 artırılarak 2.250 liraya yükseltilmesi çiftçimizi sevindirmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği müjdelerden dolayı memnun olan çiftçilerimizin bizlere intikal ettirdiği bazı talep ve beklentileri de bulunmaktadır. Ziraat Bankasına veya Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesinin faizsiz yapılması ve daha önce yapılandırmadan yararlanan çiftçilerimizin borçları da kapsama alınarak uzun vadeli yapılandırma yapılması istenmektedir. Ayrıca, kuraklık yaşayan çiftçilere düşük faizli kredi kullandırılması, çiftçimizin BAĞ-KUR prim borçlarının uzun vadeyle faizsiz ertelenmesi de talep edilmektedir.

Pandemi dönemi de göstermiştir ki insanlar için ötelenemeyen en önemli ihtiyaç gıdadır. Gıda ürünlerinin de asıl üreticisi çiftçilerimizdir. Pandemi ve kuraklık kıskacında kalan çiftçilerimiz her şeye rağmen üretimine devam etmektedir. Üretim alanlarının azalmaması ve hububatın diğer ürünlerle daha iyi rekabet edebilmesi için kilogram başına 10 kuruş olan fark ödemesi desteği en az 20 kuruşa çıkarılmalı, yine kilogram başına 3 kuruş olan dane mısır desteği en az 10 kuruşa yükseltilmelidir. Bu desteklerin artması kuraklığın ve salgının yaşandığı bu yılda üreticiye önemli katkı sağlayacaktır. Üreticilerimiz gübre, elektrik ve tohum fiyatlarına ilişkin de bir düzenleme yapılmasını beklemektedir. Artan girdi maliyetleri nedeniyle üretim zorlaşmaktadır. Çiftçilerimizin mazot, gübre, ilaç, yem gibi girdilerini uygun fiyatlı alabilmeleri mutlaka sağlanmalıdır. Yer altı suyu kullanan ve bu kurak dönemde kullanımını daha da artırmak zorunda kalan çiftçimizin sulama maliyetleri katlanılamaz boyutlara yükselmiştir. Tarımda kullanılan elektrik fiyatlarında ve sulama ücretlerinde indirime gidilmeli, elektrikte tarımsal abone grubuna uygulanmakta olan KDV mutlaka indirilmelidir. Tüm bu hususlar dikkate alınarak, çiftçimiz için kapsamlı bir destek paketi uygulamaya konulmalıdır.

Konuşmama son verirken Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)