GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:82
Tarih:20.05.2021

CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Genel Kurul, milletvekili arkadaşlarım; Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüştüğümüz teklif 10 ayrı kanun ve 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklikler yapan 19 maddelik bir torba kanun teklifidir. Değerli arkadaşlar, şimdi, bu teklif bir aciliyetten dolayı getirildi.

Teklifin 16'ncı maddesi... Daha yaklaşık yirmi gün önce yani tam kapanma öncesi, Plan ve Bütçe Komisyonuna aceleyle getirilen ve geçirilen Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 29 Nisan 2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında, bir son dakika önergesiyle, ibraz süresinin son günü 30 Nisan 2021 ile 31 Mayıs 2021 tarihleri arasında olan çeklerin tahsil edilmesinin yasaklanmasını sağlayan bir madde getirildi. Bu süre zarfında piyasada vadesi gelen çeklerle ilgili de bir kaos oluştu hepinizin bildiği gibi. Şimdi işte, böyle bir yanlışı düzeltiyoruz bu teklifle.

Aslında, yine, teklifin 3'üncü ve 4'üncü maddesiyle, kara yolları motorlu araçlar zorunlu trafik sigortası kapsamında ödenecek tazminatların hesaplanması, kapsam dışında kalan tazminat taleplerinin belirlenmesi hususunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 90 ve 92'nci maddelerinde değişiklik yapılmakta. Ancak yine, 2016 yılında bir torba yasayla bu değişiklik Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilmişti değerli arkadaşlar. Daha sonra, 9/10/2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi, zorunlu trafik sigortası kapsamında ödenecek maddi ve manevi tazminatların hesaplamalarına dair esasların idarenin takdir yetkisine göre düzenlenen genel şartlara göre belirlenmesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vermiş ve maddeyi kısmen iptal etmişti. Bu iptale rağmen, bu kanun teklifinde tekrar getirildi ve bu hâliyle geçerse önümüzdeki süreçte vatandaşlara yönelik büyük sorunları da beraberinde getirecektir.

Teklifin 5'inci ve 13'üncü maddesi, yirmi sekiz ay önce Plan ve Bütçe Komisyonunda tüm uyarılarımıza rağmen yine aceleyle görüşülen 70 maddelik bir torba yasada getirilen Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesinin yeniden revize edilerek Finansal İstikrar Komitesi formatına dönüştürülmesiyle ilgili.

Teklifin 6'ncı maddesine de yine bakacak olursak, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'na yine geçici madde eklenerek, pandemi başladığından bu yana devletin ekonomik güçlüğe düşen kesimler için hazineden vermesi gereken desteklerin İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanmasıyla ilgili bu madde. Pandemiyle mücadeleyi başaramadığınız için bu düzenlemeleri, desteklerle ilgili süre uzatımlarını ayda bir veya iki kere burada ve Komisyonda yeniden görüşüyoruz değerli arkadaşlar.

Teklifin 9'uncu maddesi de aynı şekilde, Covid-19 pandemisi döneminde mali açıdan sıkıntıya düşen turizm sektörümüzde tahsil edilmesi gereken bedellerin ödeme sürelerinin ertelenmesiyle ilgili. 19 maddenin 7'si gördüğünüz gibi daha önce kabul edilmiş ama uygulamalarında sorunlar yaşanmış ya da eksik kalmış düzenlemelerle ilgili.

Şimdi, muhalefet olarak yaptığımız öneriler kabul görmüyor, düzenlemelerle ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülmeleri gerçekleştirilmiyor ve direkt olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna getiriliyor bu teklifler. Plan ve Bütçe Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin yarattığı arızaların sonucu olarak artık bir tadilat komisyonuna dönüşmüştür değerli arkadaşlar. Yönetim sisteminin getirdiği arızalar ve bu yönetim anlayışınız nedeniyle yapboz oyunu oynuyoruz sanki ve deneme yanılmayla ülke yönetilir hâle geldi ve artık biz alarm veriyoruz, alarm. Ülke, ekonomik ve sosyal anlamda birçok sorunla boğuşurken şimdi sanki 90'lardaki devlet-mafya-siyaset şeytan üçgeni geri döndü hatta dörtgen oldu, bir de medya ayağı eklendi buna. Hele ki son bir haftadan beri mafya iddialarıyla çalkanıp duruyoruz, korkunç iddialar var ve konunun muhataplarının da gereğini yapması gerekiyor. En başta da her gün hakkında yeni bir iddia çıkan İçişleri Bakanı Soylu'nun gereğini yapmasını bekliyoruz. "Beni soruşturun." dedi ama istifa etmeyi unuttu Sayın Bakan. Bu arada gazetecileri ve muhalifleri eleştirmekten yine geri durmadı. Bu arada, televizyon kanallarına demeç vermek yerine aklanmak istiyorsa bir an önce o koltuğu terk edip iddiaların araştırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisine başvurmalıdır.

Yine, iddialar arasında olan uyuşturucu teklifi konusu var. Hem geçen sene hem de bu sene Kolombiya ve Ekvador'da varış yeri Türkiye olan uyuşturucu trafiğiyle ilgili sormak istiyorum mesela, savcıların şimdiye kadar soruşturma başlatması gerekmez miydi? Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti ise neden başlatmadılar, üzerlerinde baskı olmasından dolayı olabilir mi? Kim bu baskıyı yapan diye de sormak istiyorum. Tüm bunların araştırılması gerekiyor değerli arkadaşlar.

Aslında, bu noktaya, sizin iktidarınızda, şahsım devletine geçişle birlikte geldik. Devlet kavramının içi boşaltılıyor, hukuk devleti ilkesi zaten ayaklar altında ve devlet giderek kanunsuzlaşıyor ve bir de ortaya çıktığı üzere mafyalaşıyor. Bu kokuşmuşluk içerisinde bu ülkenin sorunlarının çözülebilmesi mümkün değildir. Bu ülkenin bir Bakanı, kendi Bakanlığına usulsüz bir şekilde dezenfektan satabiliyor ve Cumhurbaşkanı, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ı görevden alırken toz kondurmuyor, verdiği hizmetler için bir de üstüne teşekkür ediyor. Bu kokuşmuşluk değil de nedir değerli arkadaşlar? Mesela, pandemiyle mücadelede ekonomik sorunlar yaşıyoruz değil mi? IMF verilerine göre, Türkiye'nin Covid-19'la mücadele için en az nakit harcama yapan ve gelir desteği ayıran ülkelerden biri olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar ülkemizde ihtiyaç sahiplerine doğrudan verilen nakit gelir desteği 6-7 milyar civarında oldu. Son yapılan 29 Nisan-17 Mayıs arası sözde tam kapanmada bile mali destek planı sunulmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Mayısta Kabine toplantısı sonrası pandemi ve kapanma nedeniyle zorluk yaşayan esnaflar için iki grup hâlinde bir defaya mahsus toplam 4 milyar 622 milyon lira hibe desteğinin verileceğini söyledi; bir defaya mahsus olduğunun altını tekrar çizmek istiyorum. Hâlbuki, diğer ülkelere baktığımızda, örneğin ABD millî gelirinin yüzde 25,4'ünü destek için ayırdı; konut, gıda ve sağlık yardımının yanında çocuklu ailelere vergi indirimi de yapıldı. Almanya ise millî gelirinin yüzde 11'ini ayırarak vatandaşına destek oldu; teşvikler kapsamında, gıda ürünlerinde KDV oranı yüzde 7'den yüzde 5'e çekildi. Mesela, tüketimi artırmak amacıyla katma değer vergisi geçici olarak yüzde 19'dan 16'ya düşürüldü.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu örnekler say say bitmez. Bizde ise millî gelirimizin yüzde 1,6'sının üzerinde bir yardım yapılmadı şu ana kadar. Bu teklifin biraz önce bahsettiğim 6'ncı maddesi de sözde bir düzenleme getiriyor. Pandemi destekleriyle ilgili mikro ve küçük işletmeler 1 Temmuz 2021 ile 30 Haziran 2022 tarihleri arası ilave olarak işe aldıkları çalışanlarının sigorta primlerini on iki ay süreyle kamu bankalarından kullandıkları kredilerin faizlerinden indirecekler, indirilen bu tutar İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak. Komisyonda yapılan görüşmeler sırasında bu teşvikten faydalanacak kişi sayısının işletme başına maksimum 5 kişi olduğu ve Fon'a maliyetinin de yaklaşık 1,6 milyar TL olarak öngörüldüğü, bu olanaktan da 714 bin işletmenin yararlanabileceği ifade edildi. Görüldüğü üzere, bizdeki destek yine kredi kullandırma desteği değerli arkadaşlar. Bu düzenlemeye karşı değiliz ancak kaynağın İşsizlik Fonu yerine Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçe ödeneklerinden karşılanması gerektiğini düşünüyoruz. 2020 yılında giderleri gelirlerinin 2 katına ulaşan Fon kaynakları daha önce de işsizlerden çok işverenlere destek olarak kullanılmıştı. Aralık 2019 itibarıyla 131,5 milyar lira olan İşsizlik Sigortası Fonu toplam varlığı 9 Nisan 2021 tarihi itibarıyla 91,3 milyar liraya kadar gerilemiş durumda. Nereye kadar Fon'u eritmeye devam edeceksiniz diye de sormak istiyorum.

Bir de aşı sorunu yaşıyoruz tabii. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, 25 Aralık 2020'de, altı ay kadar önce günde 2 milyon kişinin, ilk etapta ise toplam 9 milyon kişinin aşılanacağını söylemişti. 25 Şubatta ise "Bizim için önemli olan nisan, en geç mayıs ayında bu aşılama sürecini tamamlayabilir olmak." dedi. "Toplamda, nisan, en geç mayıs sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz." demişti yine, 10 Martta ise "Nüfusun 50 milyonluk kısmını sonbahardan önce aşılarsak salgın ağır baskı olmaktan çıkacak." da demişti. Bu senenin sonunda yani altı ay sonrasındaki sonuç bugünkü verilerle yapılan toplam doz 26,5 milyon, nüfusun 1'inci ve 2'nci doz aşıları tamamlanmışlarının oranı ise sadece yüzde 13,8. Bu oran ABD'de yüzde 37,9; İngiltere'de yüzde 31,2; Macaristan'da yüzde 28,4. Yeni açıklamaya göre 10 milyon doz Çin aşısı ve 60 milyon doz BioNTech aşısı gelse de toplumsal bağışıklık takvimi yıl ortasına bu şekilde kaymış oluyor değerli arkadaşlar; tabii, onun ötesine de kayma olasılığı yüksek.

Turizm sektörü çöküş noktasına geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı çareyi, halkını aşağılayan "Keyfini çıkarın, aşılandım." yazılı maskeler olan tanıtım videosu yayınlamakta buldu. Bu teklifin de 9'uncu maddesi aslında turizm sektörüyle ilgili demiştim. Üzerinde turizm tesisleri yapılmak üzere adlarına kamu arazisi tahsis edilen Kültür ve Turizm Bakanlığından, belgeli yatırımcı ve işletmecilerden 1/1/2021 tarihi ile 31/12/2021 tarihleri arasındaki dönemde tahsil edilmesi gereken kira, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni gibi bedellerin ve hasılat payları ile ecrimisillerin ödeme sürelerinin ertelenmesi yönünde bir düzenleme yapılmıştı. Şimdi, Covid-19 salgınının sona ermemiş olması nedeniyle alacakların tahsiline 30/11/2022 tarihine kadar yeni bir erteleme getiriliyor.

Pandemi döneminde mali açıdan sıkıntıya düşen turizm sektörümüzün problemlerinin çözümü için yapılan bu yasa değişikliğini tabii ki destekliyoruz. Ancak bu maddedeki erteleme koşullarında yer alan "süre, faiz ve gecikme zammı aranmaksızın erteleme" gibi uygulamaların, toplumun diğer kesimleri için yapılan kira, borç erteleme ve yapılandırma çalışmalarında da dikkate alınmamasını açıkçası kınıyoruz değerli arkadaşlar.

Peki, ekonomik desteklerdeki bu başarısızlık neden diye soralım. Mesele, tercih meselesi. Tercih, memleketi iyi yönetmek değil, adil gelir dağılımı, vatandaşların sorununun çözümü, işsizlikle mücadele değil. Tercih "Ülke kaynaklarını daha fazla nasıl sömürürüm; 5'li çeteyi oluşturan müteahhitleri, yandaşları, partilileri, aileyi, yakın çevreyi nasıl besler ve iktidarımı uzatırım." Meselesi; köprü, otoyollar ve hava alanlarına astronomik garantiler verip milyonlarca doları yandaşlara aktarmak; ülkenin doğal kaynaklarının talan edilmesine destek vermek tıpkı İkizdere'de halka rağmen Cengiz İnşaatın arkasında durduğunuz gibi; tabii ki devletin yönetim kadrolarını üçer beşer yandaşlarınıza dağıtmak ve onların da astronomik maaşlar almalarını sağlamak; milyonlarca işsiz varken yine kamuda çalışan sayısını, partililerinizi yerleştirerek şişirmek...

Şimdi, "kamuda çalışanlar" demişken 2003 yılında kamuda çalışan sayısı, kişi sayısı 2 milyon 187 bin iken 2020 sonu itibarıyla bu sayı 4 milyon 791 bini aşmış durumda. Elbette ihtiyaç olan alınacak ama önce hakkaniyetle, liyakat esas alınarak kişiler görevlere alınmalı. Mülakatta ya da KPSS'de yüksek puan alan adayların elenmemesi gerekiyor. Öte yandan, atama bekleyen öğretmenler, sağlık çalışanları, veterinerler, mühendisler ve pek çok meslek grubu için ne yapıyorsunuz diye sorduğumuzda cevap koca bir "Hiç."

Hâlbuki 2002'de devleti küçültüp harcamaları kısarak verimli yapı oluşturma iddiasıyla gelmiştiniz. Ne onu başarabildiniz ne de verimli bir kadrolaşma, ülke yararına bir kadrolaşma gerçekleştirebildiniz ama bu kadrolar içinde atama bekleyen ve ülkenin ihtiyacı olan öğretmenlerin, işte sağlık çalışanlarının da olmadığını görüyoruz. Birçok bakanlığın kendilerine ait binalarını sattınız, yandaşlarınızın binalarında kiracı oldunuz.

Yani ben aslında hangi birini sayayım bunların, ben de bilemiyorum. Tabii ki böyle bir yönetim anlayışıyla devletin kasası boşalır, 128 milyar doların hesabı verilemez; tabii ki diğer ülkeler vatandaşlarına para dağıtırken pandemide mağdur duruma düşen kesimlere destekler gıdım gıdım verilir; tabii ki diğer ülkeler vergi indirimleri yaparken bizde vergi bindirimleri yapılır. Bugün de benzin, motorin ve LPG ile bazı akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim vergisi yüzde 54, yüzde 78 ve yüzde 189 oranında artırıldı. Vatandaşın üzerindeki vergi yükü biraz daha arttı tabii ki bu vesileyle. Tüm bu yaşananların sorumlusu olan Cumhurbaşkanı da milletten helallik istedi, ben takdiri halkımıza bırakıyorum.

Tüm bu sorunların çözümü, bu yönetim anlayışının değişimi milletin önüne sandık koymaktan geçer değerli arkadaşlar ama koltuğa öyle bir yapışmışsınız ki eleştiren, erken seçim isteyen herkesi ya dış güçlerin odağı ya da terörist ilan ediyorsunuz. Aslında tamamen bir aymazlık içerisindesiniz ama siz de finale doğru yaklaştığınızın farkındasınız artık.

Şimdi, teklifin değerlendirmediğim diğer maddelerine de kısaca değinmek istiyorum. Teklifin 7 ve 8'inci maddeleri 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nda değişiklik getiriyor. 7'nci maddeyle, BES Kanunu'nda 18 yaşından küçük çocukları için birikim yapmak isteyen ebeveynlere çocukları adına da bireysel emeklilik hesabı açma olanağı getirilmektedir. Komisyonda, şu anda sisteme devlet tarafından yapılan katkının yıllık yaklaşık 6 milyar TL'yi bulduğu, bu yeni katılımlar için hazineye on yıl içinde yaklaşık 5 milyar TL'lik bir yük geleceği ifade edildi. 8'inci madde, yine aynı kanuna bir madde eklenerek dernek, vakıf veya ticari şirketler bünyesindeki bankalar, sigorta şirketleri -oda ve borsaların emeklilik sandıkları hariç tabii ki- emeklilik sandıklarına birikimlerini yetkili organlarının kararıyla 31 Aralık 2023'e kadar bireysel emeklilik sistemine aktarma olanağı getirmektedir.

Kanun teklifinin 10'uncu ve 11'inci maddeleriyle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda değişiklik yapılarak orta vadeli mali plan, bütçe hazırlık sürecinden çıkarılmaktadır.

Kanun teklifinin 14'üncü maddesiyle 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 33/A maddesi başlığıyla birlikte değiştirilerek tüzel kişiliğe sahip Özel Risk Yönetim Merkezi kurulmaktadır.

Kanun teklifinin 15'inci maddesiyle de Sigortacılık Kanunu'na eklenen geçici bir maddeyle daha önce oluşturulan sigorta havuzlarının, devlet destekli alacak sigortası, maden çalışanlarının zorunlu ferdi kaza sigortası, tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortasının, Özel Riskler Yönetim Merkezi bünyesinde toplanması amaçlanmaktadır.

Kanun teklifinin 17'nci maddesiyle de DAP, DOKAP ve KOP Bölge Kalkınma Başkanlıklarının görev süresini uzatma konusunda Cumhurbaşkanına yeni yetki verilmektedir.

Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi olarak da verdiğiniz 4 adet önergemiz iktidar partisi ve ortağı olan Komisyon üyelerince reddedilmiştir.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, aslında bu getirdiğiniz kanun teklifi zor koşulları düzeltmede yetersiz kalacak olan bir torba kanun teklifinin daha görüşülmesidir. En başında da dediğim gibi, daha önce görüşülüp hatalı bir şekilde getirilmiş olan maddelerin yeniden görüşülmesi, Anayasa'ya aykırı kanun tekliflerinin yeniden yeniden Plan ve Bütçeye getirilmesi ve aslında ihtisas komisyonlarında görüşülmesi gerekirken Plan ve Bütçe Komisyonundan aceleyle buraya getirilmesi, evet, bizi bir tadilat komisyonu hâline getirmiştir; bu alışkanlıktan bir an önce vazgeçmemiz gerekiyor. Plan ve Bütçe Komisyonunu gerçekten usulüne uygun şekilde millete, memlekete ve devlete faydalı bir şekilde işler hâle getirmemiz gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak biz burada yine ve yine aynı kanun tekliflerini tartışmaya, değiştirmeye, tadil etmeye ve düzeltmeye devam edeceğiz.

Ben yine de bu kanun teklifinin hayırlı olmasını diliyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)