GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:82
Tarih:20.05.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve televizyonları başında bizleri izleyen, dinleyen sevgili yurttaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

262 sıra sayılı Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde İYİ Parti adına görüş bildirmek üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, ekonomik politikalar büyük ölçüde beklentilere hitap eder. Eksik, kararsız, belirsiz ve geçici görünümlü önlemler beklentileri ve piyasayı bozar. O nedenle başta politika yapıcısı siyasetçiler ve kurumlar belirsizlik yaratmamalı, kafa karıştırıcı söylem ve eylemlerden uzak durmalı ve toplumsal zihni berrak tutmalıdır. Bu çerçevede, milletin Meclisi milletin sorunlarına çözüm bulmak için zaman harcamalı, iktidarın yaptığı yanlışları elbette düzeltmeli ama zamanının önemli bir kısmını buraya harcamamalı. Daha bir ay bile olmadan çeklerle ilgili yapılan bir düzenleme, maalesef bugün tekrar gündemimize gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla biraz önce -sözünü ettiğim kararların- eksik, belirsiz ve geçici görünümlü önlemler beklentileri bozar demiştim, nitekim bozuldu ve sonrasında Türkiye'deki ödemeler sistemi tıkandı. Yine şunu da biliyor ve farkındayız ki: Her ekonomik düzenin bir politikası, her politikanın bir hukuku, her hukukun bir düzeni ve her düzenin bir kültürü vardır. Üzülerek söylemek istiyorum ki bugünkü ekonomik düzenin, politika yapıcılığının kültürü cin fikirliliktir. Peki, bunu nereden biliyoruz? Benden önceki konuşmacılarda gündeme getirdi akaryakıtta ÖTV'ye 3 kalemde yüzde 54, yüzde 78, yüzde 88'lik bir zam yapıldı. Akaryakıt bildiğiniz gibi ham maddesi olan petrol fiyatlarından, kurdan ve vergiden etkileniyor. Son dönemde kur ve petrol fiyatları arttı ve dolayısıyla ÖTV'deki vergi indirimi yoluyla fiyatlardaki artışlar pompalara yansıtılmadı. Dolayısıyla, bunun sonucu olarak enflasyon olması gerekenden en azından 1 puan daha düşük çıkartıldı. Bu uygulamanın olumsuz bir etkisi olduğu dönem şu... Niçin böyle yapıldı? Şunun için yapıldı: Çünkü ekim-nisan döneminde baz etkisi nedeniyle enflasyon yüksek çıkacaktı. O nedenle ciddi vergi kaybına razı olundu ve dolayısıyla da bu vergi ile kur vesaire arasında bir mahsuplaşma yapıldı. Şu anda bu zam niçin yapıldı, bu zammın amacı ne? Bu zammın amacı şu: Şu anda önümüzdeki dönemde mayıs ve haziran aylarında baz etkisi nedeniyle enflasyonun düşük çıkacağı hesaplanıyor ve buradan hareketle de önceki dönemde kaybedilen gelirleri telafi edip ve yüksek miktardaki bu zamlarla elde edilen gelirlerle de esnafa verilen karşılıksız gelir desteklerinin finansmanı sağlanıyor. Önemli nedeni dediğim gibi bu cin fikirlilik, bu ay ve önümüzdeki ay, gelecek ay baz etkisinden dolayı enflasyonunun düşük çıkması bekleniyor. Peki, bu mümkün mü? Evet, bir ölçüde mümkün. Sürdürülebilir mi peki? Kesinlikle sürdürülemez. Tutar mı bu? Tutmaz çünkü haziran sonunda, özellikle temmuz ayından sonra enflasyon tekrar yükselişe geçecek. Dolayısıyla bu zamların ana nedeni, dört başı mamur ekonomik politikalarla ekonomik dengeyi sağlayıp, enflasyonu kontrol altına alıp paraya itibar kazandırmak yerine, bu tür kısa vadeli cin fikirlerle ekonomi yönetimine kalkışmaktır. Hükûmet düşünüyor ki bir taşla iki kuşu birden vuracak. Hayır, vuramayacaksınız; geçmiş dönemde olduğu gibi, bu işin sonunda da yine yüksek faiz, düşük kur ve değersiz Türk lirasıyla karşı karşıya geleceksiniz. Başında yapılması gereken şeyi maalesef sonunda yapıyorsunuz.

Önceden belirlenmiş kurallara göre değil duruma göre karar alan sistemlerde hukuk ve kurumlar bağlayıcılık özelliğini kaybeder. Sonuç, az girdiden daha fazla çıktı sağlamayı mümkün kılan şeffaflık ve hesap verebilirlik ortadan kalkar. Bugün karşı karşıya olduğumuz sıkıntıların özeti budur çünkü kabul edelim ki Türkiye, bugün istisnaların kural olduğu bir ülke konumuna düşürülmüştür; hâliyle kurumlar da bu duruma uyum sağlar hâle gelmiştir maalesef. Son birkaç yılda ekonomik politika yapıcılığının baskın özelliği, makro bir yaklaşım yerine karşılaşılan soruna mikro düzeyde anlık tepki vermek şeklinde olmaktadır. Makrobütünlükten uzak bu tür yaklaşımlar sorunları çözmediği gibi, bir sonraki dönemin sorunlarının da tohumunu ekiyor. Dolayısıyla şu anda görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, göreceksiniz, bazı alanlarda bir sonraki önemli sorunların tohumunu atıyor; bundan hiç şüpheniz olmasın.

Yatırım yapılabilmesi için mevcut an ile gelecek arasında köprü olan belirsizliğin yönetilmesi gerekir; bu, yönetilmiyor. O nedenle risk alan girişimciye yol göstermek, onun gelecekle ilgili korkusunu, endişesini gidermek için beş yıllık kalkınma planları ve orada ortaya konulan tercihler doğrultusunda üç yıllık orta vadeli program ve bunun finansman kaynaklarını gösteren orta vadeli finansman programı yapılır. Bu, kanun emridir. Uygulama da yıllık programlarla hayata geçirilir. Türk mali sisteminin anayasası olan 5018 sayılı Kanun'da değişiklik yaparak orta vadeli mali planı orta vadeli programla birleştiren düzenleme gibi önemli değişiklikler yapan ve ülkenin önümüzdeki on yıllarını ciddi şekilde etkileyecek görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, bu mikro olan fakat makropolitikalardan uzak çerçevenin neresinde, neresine oturuyor? Bu makroperspektif nerede? Düzenleme böyleyken göz göre göre ödenek üstü harcamaların yapıldığı, borçlanma limitlerine uyulmadığı bir ortamda bütçeye davet dökümanı işlevi olan, kâğıt üzerinde birleştirilmesinin bir sakıncası görülmeyen orta vadeli program ve orta vadeli mali programın birleştirilmesinin uygulamada şeffaflık yönünden ne tür kayıplara neden olacağı bu aşamada bilinmemektedir. Bunu önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bu mikrocu yaklaşım, doğrudan çözümler bir yana sorunların ne olduğunu anlamaya bile imkân vermemektedir. Onun için kaliteli büyüyemiyor, enflasyonumuz, faizimiz, işsizlik oranımız yüksek ve fakirleşiyoruz. Pandemi sürecinde toplam talebi desteklemek için ihtiyaç sahiplerine imkân olduğu hâlde bu nedenle doğrudan yardım yapamıyorsunuz.

Başkanlığa 16 madde olarak sunulan, görüşmeler esnasında verilen önergelerle 19 maddeye ulaşan teklifte ekonomiyle ilgili önemli düzenlemeler olduğunu belirtmiştim. Ben 5'inci maddede tekrar düzenlenen finansal istikrar komitesindeki görüşlerimle konuşmamı sonlandıracağım. Zamanım bitmek üzere, şunu söyleyeceğim: Finansal İstikrar Komitesi, Türkiye'deki finansal istikrarı sağlamak üzere kurulmuş ve görevlendirilmiş bir komite olmasına rağmen maalesef eline aldığı yetki çerçevesinde bugün Türk mali sistemini, bankacılık sistemini ve finans sistemini her türlü tehlikeye, her türlü tehdide açık hâle getirmiştir. Niçin? 128 milyar doları, rezervi çarçur ederek. Burada yapılması gereken husus şu: Eldeki bilgi ve belgelere dayanarak bu Finansal İstikrar Kurulunun başındaki insanları bir bakıma tebrik etmek lazım. Görevi finansal istikrarı sağlamak olan bu kuruluş, maalesef kendi eliyle, kendi yaptığı eylem ve söylemle kurumu tamamen tehdide açık hâle getirmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Yılmaz.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Bugün Türk mali sisteminin koruma kalkanı yoktur ve bu Türk mali sistemi bir ulusal güvenlik sorunu hâline gelmiştir. 128 milyar dolar bunun için önemlidir ve dolayısıyla da bu komitede görev alan bu arkadaşları, bu işi nasıl becerdikleri konusunda gerçekten tebrik etmek lazım.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)