GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:85
Tarih:27.05.2021

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadın yoksulluğu dünyanın her yerinde ortak ve yakıcı sorun, tıpkı erkek şiddeti gibi. Enflasyondaki önlenemez yükseliş, ekonomik krizin her geçen gün derinleşmesi ve üstüne gelen pandemiyle birlikte yurttaşlar hızla yoksullaşıyor ancak kadınların yoksulluğu yaşama hâlleri inanın erkeklerden çok farklı ve çok daha derin. Bu eşitsizlik, adaletsizlik doğduğumuz günden başlıyor, adım adım büyüyor. Bugün hâlâ, kız çocuklarının eğitimi, beslenmesi, sağlığı için oğlan çocuklarına göre daha az kaynak ayrılıyor. Çocukluktan itibaren dayatılan geleneksel cinsiyet rolleri hâlâ o kadar katı ki, milyonlarca kadın sosyal ve mesleki becerilerini geliştirme imkânına sahip olamıyor.

Türkiye, OECD ülkeleri arasında ev içi iş bölümünde cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun olduğu ülke, ev içi iş bölümünde cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun olduğu ülke Türkiye. Bakım sorumluluğunu toplum içinde eşitçe paylaştırmanın en önemli araçları olan ücretsiz kreşler, kamusal bakım merkezleri ise yok denecek kadar az. Diyelim ki tüm bu engelleri aştınız ve hasbelkader çalışma yaşamına girdiniz, kadınların büyük çoğunluğu yine güvencesiz, kayıt dışı ve geçici işlerde çalışıyor. Beceriksiz olduğumuz için değil, kadın olduğumuz için aynı işi yapsak da daha az ücret alıyoruz, kriz anlarındaysa ilk gözden çıkarılanlar bizler oluyoruz. Çalışan kadınların oranı erkeklerin yarısından azken pandemi döneminde kadınlarda iş kaybı oranı ne kadar biliyor musunuz? Erkeklerde yüzde 2,5 iken, kadınlarda bu oran yüzde 8,2 yani pandemide kadınlar 3 kat daha fazla iş kaybına uğramışlar.

Kadın yoksulluğu ile kadına yönelik şiddet de birbirine çok ciddi olarak bağlı. Ekonomik güvencesi olmayan, iş bulma umudu olmayan kadınlar için şiddet gördükleri evden ayrılmak imkânsız gibi bir şey, isteseler de kendilerini çıkışsız hissediyorlar ve aslında şiddete katlanmaya da mecbur kalıyorlar. Kaynaklardan, imkânlardan dışlananlar hep kadınlarken her zaman kendilerinden daha fazlasını düşünmek zorunda olanlar da yine kadınlar; kıt kanaat o ev bütçesini denkleştirmek ve evin bütün yoksulluğunu üstlenmek de yine kadınlara düşüyor.

Şimdi, bunları hikâye sananlara, geçen hafta "Kadın Yoksulluğuna Hayır" kampanyamız kapsamında HDP Kadın Meclisi olarak Konya'nın Kulu ve Cihanbeyli ilçelerinde tarlada ve serada çalışan kadınlarla buluşmamızdan biraz bahsetmek isterim. Kadınların dertleri ortak, bir yandan çalışıyor olmanın kendilerini nasıl güçlendirdiğini, biri mesela, "On beş yıl bir hayat yaşamamışım, çalışmaya başladıktan sonra hayat yaşamaya başladım." diyerek aslında çalışmanın kendisi için ne kadar değerli olduğunu anlatırken diğer yandan da ev işleriyle nasıl yorulduklarını, aslında ev içi emeklerinin de ne kadar sömürüldüğünü anlatıyorlar. "Gidiyorum, sekiz saat çalışıyorum ama onun dışında, eve gidiyorum, on saat daha çalışıyorum." Birisi diyor ki: "Sabah beşte kalktım, ütü yaptım, ondan sonra serada çalışmaya gittim."

Çoğu Urfa gibi bir tarım kentinde, doğdukları yerlerde iş olmadığı için buralara gelen mevsimlik tarım işçilerinden "Başlık parası çok yüksek, evlenemiyoruz." diyenler, "Ağabeyimin başlık parasını ödemek için çalışıyoruz." diyenler, aşırı rüzgârlı bir alan olduğu için elleri yüzleri tahriş olmuş, ayakkabısı olmayan çocuklar ve okuma hevesine rağmen tablete, internete ulaşamayan kız çocukları; suyu, banyosu, elektriği olmayan çadır alanları... Bakın, burada yaşar mısınız? Burasıydı bizim çektiğimiz fotoğraflar, çadır alanları. İşte, bakın, burası çadır alanları. "Su" derseniz, su bu, olan su bu. Elektrik yok, su yok, internet yok. Peki, siz zannediyor musunuz ki bunlar Türkiye'nin çok ücra ya da işte, ne bileyim, dünyanın çok ücra bir yerlerinde yaşanıyor? Hayır. Ankara-Konya arasından bahsediyorum. Türkiye'nin en zengin kentlerinden biri olan Konya'nın dibinde yaşanıyor bunlar; Cihanbeyli ve Kulu'da.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Ve bu insanlar yirmi yıldır buraya geliyorlar ya, yirmi yıldır hiç mi bir şey düzeltilmez? Yirmi yıldır aynı şartlarda orada çalışıyorlar. Bir kısmı başka bir alanda da dört buçuk yıl olmuş geleli.

Şimdi, sırf iktidarınızı korumak, daha da zenginleşmek için talan ettiğiniz bu halkın kaynakları, vergileri ve emeği. Kendinize zenginliği yakıştırıp bu ülkenin yurttaşlarına yoksulluğu reva görüyor olabilirsiniz ama yoksulluk öyle alışılabilen bir şey değil. Siz konforun rehavetiyle bu düzenin hiç değişmeyeceğine inanmaya devam edin ama kadınlar bizi "Biz geldiğinize memnun olduk. 'Bizim de derdimizi dinleyenler var.' dedik." diyerek uğurladılar. Evet, biz yine gideceğiz ama bir yandan da bu sömürgen iktidarı hep birlikte göndereceğiz. Bizim önerilerimiz var kadın yoksulluğuna karşı, önergemizde de yazıyor. Venezuela, Afganistan trafiklerinden fırsat bulursanız onlara da bakarsınız. Kadın yoksulluğuna hayır. Önergemize destek vermenizi bekliyoruz.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)