| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı Arasında Gümrük Konularında İş Birliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 27.05.2021 |
MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı Arasında Gümrük Konularında İş Birliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi'yle ilgili söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu anlaşmanın belki en önemli maddelerinden bir tanesi; silah, tarihî eser, uyuşturucu madde kaçakçılığının, yasa dışı ticaretin önlenmesi, bununla ilgili bilgi paylaşımı, karşılıklı teknik paylaşımlar ve karşılıklı memur eğitimleri gibi amaçlarla yapılmış bu anlaşma. Fakat bu anlaşma 2017 yılında protokole bağlanmış, bugün, dört sene sonra karşımıza geliyor. Türkiye'ye yönelik kaçakçılık ve uyuşturucu söylemlerinin geliştiği bugünlerde dört sene sonra gelen bir kanun teklifinin neden geldiğini sormamak mümkün değil. Dört sene içerisinde böyle bir kaçakçılık olsaydı bunun faili kim olacaktı? Kim, kime hesap verecekti?
Evet, Türkiye'nin Dünya Ticaret Örgütü ve uluslararası topluma entegrasyonu açısından bu tip yasalar önemli, bu tip anlaşmalar önemli. Keşke biz Venezuela ve Kolombiya'yla da bu çerçeve anlaşmalarını yapabilseydik. Şimdi, ikili anlaşmamız bunlarla olmuş olsaydı, Türkiye limanlarına doğru hareket ettiği için yakalanan uyuşturucuların hangi vasıtalarla, kimin adına, hangi tarife pozisyonlarıyla ithal edileceğini hep beraber öğrenmiş olurduk.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar toplam 5 tane kaçakçılık yasası yapmış. 1932'de en uzun vadeli kaçakçılık yasasını yapmıştır, 1918 sayılı Yasa. Sonra, AKP hükûmetleri sırasında 2 yasa yapılmış; bir tanesinin ömrü üç yıl sürmüş, bir tanesi de -bugün yürürlükte- 2007'de yürürlüğe giren 5607 sayılı Yasa. 1918 sayılı Yasa'nın 29'uncu maddesi -hiç dokunmadan okuyorum- "Kaçakçılık suçunun devletin siyasi veya mali veya iktisadi veya askerî veya idari güvenliğini bozacak nitelikte olması hâlinde fail yirmi seneden aşağı olmamak kaydıyla ağır hapis cezası..." Peki, sizin son yaptığınız, yürürlükte olan 5607 sayılı Yasa'nın "Nitelikli haller" başlığı altındaki 4'üncü maddesinin (7)'nci bendinde ne der: "Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın, Devletin siyasî, iktisadî veya askerî güvenliğini bozacak ya da çevre veya toplum sağlığını tehdit edecek nitelikte olması halinde, alt sınır on yıldan az olamaz." Siz bunu on yıla düşürürseniz, İnfaz Yasası'ndaki değişikliklerle birlikte, ceza yasalarındaki kaçakçılık olaylarıyla ilgili caydırıcılık ortadan kalkmış olur; bugün Türkiye, adı çokça konuşulan uyuşturucu kaçakçılığı cenneti hâline döner.
Değerli arkadaşlar, kaçakçılığın önlenmesi ve dış ticaretin yönlendirilmesi, düzen içinde götürülmesiyle ilgili görevlilerimiz gümrük görevlilerimizdir. Her fırsatta gümrük görevlilerini yerden yere vururuz fakat gümrük görevlilerinin, memurlarının sorunlarını kimse bilmez. Herkesin alın terine saygı duyarız, herkes emeğinin karşılığını almalı fakat gümrük memurları vasıfsız bir işçi statüsünden daha az maaş alırlar. Örneğin, 9/1'den düz başlayan bir gümrük memurunun aylık ücreti 2.767 liradır. Yine aynı dereceden başlayan bir gümrük muayene memuru -ki bunlar sistemin baraj kapaklarıdır- 2.813 lira alır. Kaçakçılığın önlenmesi, men ve takibinden sorumlu muhafaza memurlarıysa 3.129 lirayla başlarlar. Bir gümrük müdürü ise, koca gümrük müdürü 4.852 lira maaş alır. Gelin, gümrük memurlarının maaşlarını hak ettikleri sosyal ve ekonomik prestiji kazandıracak şekilde düzenleyelim ve gümrük memurlarının emeklilikte rahat edebilmesi için aldıkları mesailerin de emekli keseneğine eklenmesini sağlayalım, 3600 ek göstergeyi de onlar için verelim.
Değerli arkadaşlar, benim seçim bölgem İzmir'de bulunan Dikili'de ve Ayvalık'ta küresel iklim krizinden kaynaklı fırtına ve deniz taşkınları sonucu bir felaket yaşandı. Buradan bu felaketi yaşayan herkese geçmiş olsun diyorum.
Dikili gibi sahil beldeleri emekli insanların -hayal kurdukları- balıkçılık yapacakları, küçük teknelerle balıkçılık yaptığı yerlerdir. Buralarda insanlar evlerine ekmek götürmenin derdindedir. 21 Mayısta yaşanan felakette Dikili'de sadece 27 adet tekne batmış, 18 adet tekne de kullanılamaz hâle gelmiştir. Devletin bununla ilgili hiçbir yardım faaliyeti yoktur, Dikili Belediyemiz koşarak onların enkazlarının kurtarılmasına, bazılarının da çekilmesine destek vermiştir. Dikili'de yıllardır sürüp giden bir balıkçı barınağı yapılmasıyla ilgili bir çalışma var. "Ha etüt çalışması yapıldı, ha jeolojik etüt çalışması yapıldı, yer teslimi yapılıyor." diye oyalanan bir balıkçı barınağı sorunumuz var. Buradan seslenmek istiyorum Hükûmete, Bakanlığa: Eğer gücünüz yetmiyorsa, eğer iradeniz yoksa aslan gibi Dikili Belediyemiz var, yanında da İzmir Büyükşehir Belediyemiz var. Verin yetkiyi, biz bunu en kısa sürede gerçekleştireceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)