GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:87
Tarih:02.06.2021

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, AK PARTİ iktidarınca en sonuncusu daha yedi ay önce çıkarılan yapılandırma kanunlarının dokuzuncusu. İstisna olması gereken bu uygulama, çökertilen ekonomi yüzünden AK PARTİ'nin rutini hâline geldi. Üzerinde söz aldığım maddenin en dikkat çekici bentlerinden bir tanesi stok affının getirilmesine ilişkin. İşletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer almayan demirbaşlar ile kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede mevcut olmayan stokların bilançolar üzerinde düzeltilmesi amaçlanıyor. Düzeltme neticesinde hesaplanacak miktar üzerinden vergilendirmenin yapılması öngörülüyor. Son on yılda 6 kez, son beş yılda neredeyse her sene ve son yedi ayda 2'nci kez çıkartılan yapılandırma kanunlarıyla 2000'li yılların başlarında yüzde 90'ın üzerinde olan vergi tahsilat oranı 2020'de yüzde 80'e geriledi. Çok sayıda yapılandırma kanunu çıkarılmasına rağmen kamu alacakları tahsil edilemiyor. Buna mukabil devletimizi yönetenlerin hesapsız harcamalarının boyutu büyüdükçe büyüyor. 2011'den bu yana çıkan yapılandırmalarda tahsilat oranları yüzde 50'den bugün yüzde 8'e gerilemiş durumda. Bu azalmanın sebebi ekonominin kötü durumu kadar, iktidara olan itimadın da kalmamasıdır. Görüştüğümüz kanun teklifinin ne kadar bir kamu geliri sağlayacağı, ekonomiye etkisinin ne olacağı değerlendirildi mi? Bu tür verileri içeren bir etki analizi yapıldı mı? Komisyon görüşmeleri sırasında alacak tutarlarına ilişkin bazı bilgiler verilse de ne kadar tahsilat olabileceğine ilişkin bir veri paylaşılmadı.

Sayın milletvekilleri, teklif gerekçesinde belirtilen pandemi şartları artık gerçekleri gizlemeye yeterli gelmiyor. Ülkemiz ekonomisindeki yapısal sorunlar pandemiyle sadece daha da derinleşti. Yapısal sorunları aşacak ekonomik reformlar hayata geçirilmeden, ülke ekonomisi istikrarlı, kalkınma hedefli bir büyümeye yönlendirilmeden içinde bulunduğumuz ekonomik kriz giderilemez. Üzülerek ifade etmeliyim ki yapısal reformlar gerçekleşmeden pandemi bitse de ekonomik kriz sonlandırılamaz. Ekonomik reformların hayata geçirilmesinde yaşanan gecikme günlük vergi affı gibi çözümlerle affettirilemez. Borcuna sadık milletimizin derdine -geçici çare gibi gözükse de- sadece aflar çare değil. En başta devlet masraf kısmalı, milletimize her gün yeni vergi yükleri yüklememeli, efektif yatırımlara yönelmeli. Malum ayrıcalıklı ak elitist şirketlerin vergileri silinirken göstermelik yapılandırmalar devletimizin itibarını zedeliyor, milletimizin güvenini sarsıyor. Nisan ayında çıkarılan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la çiftçilerimizin yalnızca Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları çok yüksek faiz oranlarıyla yapılandırılmıştı. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde de çiftçilerin kamu bankalarına olan borçlarının kapsam dışında tutulmasına karşıyız. Teklife çiftçi borçlarıyla ilgili bir madde eklenmeli. Çiftçilerin bankalara olan takipteki borçlarının yapılandırma kapsamına alınmasına ilişkin, Komisyonda reddedilen önergemizin Genel Kurulca kabul edilmesini istirham ederim. Üretimde çeşitli zorluklarla karşı karşıya bırakılan, geliri düşen, geçinmekte güçlük çeken, üstüne bir de borç yüküyle mücadele edene çiftçilerimize nefes aldırılmalı.

Çiftçimizin içinde bulunduğu girdabı, yaşadıkları mağduriyeti, topraklarına küstürülmek istenmelerini ülkemizin önde gelen tarım kentlerinden biri olan Hatay'da Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi'nin konvoyunu durduran soğan üreticilerimizden de dinlemek tarımın stratejik önemini bilen her birimizi derinden üzdü.

Pandemi sürecinde daha da artan maliyetler, düşen alım gücü, yüksek enflasyon ve kredi borçlarının ağır yükü altında kalan çiftçilerimizin daha büyük zorluklar çekmesinin önüne geçilmeli; bu hem sosyal devletin sorumluluğu hem de gıda arz güvenliğinin sağlanmasının gereğidir. Tarımı çökertme operasyonuna bir tuğla daha eklemeyelim lütfen.

Sözlerimin sonunda, kuraklıktan çok muzdarip olan ülkemizde kuraklık kadar çiftçimize zarar veren bir hususun daha altını çizmek isterim. Memleketim Erzurum ve Doğu Anadolu Bölgesi'nin genelinde yaşadığımız zamansız don kuraklıkla birleşince mahsule çok büyük zararlar verdi. Çiftçimizin ve bölgemizin yaşadığı bu büyük sorunu yüce Meclisimizin dikkatlerine sunarım. Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerinin bu soruna eğilmelerini hemşehrilerim ve bölgem adına rica eder Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)