GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:87
Tarih:02.06.2021

HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, Sayın Vekiller; herkese merhaba.

Şimdi, yine bir genel düzenlemeyle, bir vergi affıyla aslında karşı karşıyayız ve asıl bu çok alışık olduğumuz bir tablo. Çünkü AKP-MHP koalisyonunun; kendisi her sıkıştığında, her kaynak bulamadığında, her seferinde hazine tamtakır olduğunda yeniden ve yeniden dönüp "Ya, biz bu vergileri, alamadığımız vergileri nasıl toplarız?" diye bir tartışma yürütüyor ve en nihayetinde yaptığı ilk şey, vergileri büyük sermayedarlar lehine, aslında yandaşları lehine yeniden düzenlemek ve onlar adına bazı tavizler vererek aslında gerçekten özellikle de dar sınıfın, emekçi kesimlerin, yoksul halkın sırtına yeni vergi yükleri bindirmeye dönük genel bir aklı olduğunu, genel bir yaklaşımı olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.

Mevcut düzenleme birçok şeyi içeriyor aslında. Hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem Ticaret Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, il özel idaresi, belediyeler, büyükşehir belediyelerinin su ve kanalizasyon idareleri, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı gibi birçok alanı ilgilendiren düzenlemeler var. Fakat bu düzenlemelerin en temelinde bir adaletsizlik olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.

Şimdi, diyeceksiniz ki sadece adında "adalet" kavramı olan adaletsiz bir Hükûmetten nasıl bir adalet bekliyoruz? Doğru. Evet, biz aslında sizden, AKP Hükûmetinden adaletli bir yaklaşım zaten beklemiyoruz. Sizin bir vergide adaleti getirmenizi, gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldırmanızı, dar sınıflar lehine, çiftçiler lehine, köylüler lehine, üreticiler lehine bir düzenleme yapmanızı zaten beklemiyoruz fakat bu kadar da gözümüzün içine baka baka, gerçekten yandaşlarınızı kurtaracak altı ay arayla "yapılandırma" diye önümüze kanun teklifleri getirecek bir yaklaşımı da yapmamanız gerektiğini en azından ifade etmemiz gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi Türkiye'deki vergi sistemi her zaman bozuktu ama sanırım AKP döneminde bu bozukluk ayyuka çıkmış durumda. Normalde dolaylı vergilerin daha küçük bir pay alması gerekirken genel vergilendirme sistemi içerisinde dolaysız vergilerin daha yüksek oranda olması gerekirken ülkemiz, devlet genel vergiler içerisinde yüzde 70 dolaylı vergilerden vergi topluyor. Bu ne demek? Yani, bir milletvekili ile emeğiyle çalışan bir çiftçinin, bir bürokrat ile sokaktaki temizlik işçisinin aynı ürünü alırken aynı vergiyi ödemesi demek. Yani, biz de simit alırken aynı vergiyi ödüyoruz ama köylü Ayşe teyze de aynı vergiyi ödüyor ya da bir bürokrat da benzin aldığında aynı vergiyi ödüyor, mazot aldığında aynı vergiyi ödüyor ama aynı mazotu traktörüne doldurup aslında üretim yapmak için tarlaya gitmek isteyen çiftçi de aynı vergiyi ödüyor. Bu anlamda, genel anlamda vergide bir adaletsizlik olduğunu ve bu vergi adaletinin çalışanlar lehine, dar gelirliler lehine düzenlenmesi gerektiğini ve gelire oranlı bir vergilendirme sistemi yapılması gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor. Eğer gelire duyarlı bir vergilendirme yapılırsa o zaman çok kazananlar çok öder; az kazananlar az öder; hiç kazanamayanlar da, sosyal devletin gereği olarak, aslında o kolektif bütçeden, o kamu bütçesinden pay alırlar ve bugün bizim karşılaştığımız yoksulluktan, açlıktan intihar vakalarıyla karşılaşılmaz ya da insanlar çocuklarına alamadıkları ekmek için gözyaşı dökmezler, akşam evlerine başları önlerinde dönmezler değerli arkadaşlar ama ne yazık ki bunların hiçbiri yapılmıyor.

Diğer bir temel adaletsizlik, bugün ülkemizde ortalama ücrete dönüşmüş olan, çalışanların neredeyse yüzde 70'inin temel ücreti olan asgari ücretin de vergi kapsamında tutulması ve ısrarla, inatla asgari ücretin vergi dışı hâline getirilmemesidir. Değerli arkadaşlar, TÜRK-İŞ'in son verisine göre Türkiye'deki açlık sınırı 2.830 lira. Peki, Türkiye'deki asgari ücret ne? 2.825 lira. Bakın, asgari ücretimiz açlık sınırının altında kalıyor -"yoksulluk" demiyorum, açlık sınırının altında kalıyor- ve hâlâ AKP Hükûmeti ne yazık ki asgari ücretten vergi almaya, damga vergisi ve gelir vergisi kesmeye devam ediyor. Bunun büyük bir haksızlık olduğunu ve bu ülkenin kamu kaynaklarının tam da o ortalama gelire dönen, milyonları bulan asgari ücretlinin, dar gelirlinin sırtına yıkıldığını da ayrıca ifade etmemiz gerekiyor.

Yine, yoksulluk sınırı açısından -Türkiye'de yoksulluk sınırı 9 binlere gelmiş durumda- ve bütün bu yoksulluk sınırına dönük de hiçbir iyileştirme yapılmıyor, hiçbir adım atılmadığını ifade etmemiz gerekiyor. Vergiler içerisindeki KDV oranlarının, ÖTV oranlarının ve diğer bütün gelir vergilerinin, dolaylı vergilerin AKP döneminde katlanarak arttığını ama doğrudan vergilerin sürekli kapsam dışı bırakıldığını, vergi aflarıyla affedildiğini ve bunların yanına da sicil afları eklenerek de bunların aslında vergi ödemeyenlerin, vergi kaçıranların sicilinden silindiğini de açık ve net bir şekilde görüyoruz değerli arkadaşlar.

Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman ne var elimizde? Adaletsizlikten beslenen, aslında toplumun sırtında büyük bir kambura dönüşen, yandaşlarını beslemek, yandaşlarına kaynak aktarmak dışında topluma hiçbir vaadi olmayan ve bugün Mehmet amcanın sırtından geçinerek Cengiz Holdinge, Kalyona, Koline para aktaran bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmemiz gerekiyor. Cengiz Holding ve onun başındaki, bu ülkedeki annelere sinkaflı küfür etmişti ama bugün işte İkizdere'deki canım ormanları, canım vadiyi katletmekte beis görmüyor çünkü arkasında AKP var, çünkü arkasında halka sırtını dönmüş, bir avuç yandaş için çalışan, çırpınan, elinden geleni ardına koymayan bir iktidar var.

Değerli arkadaşlar, bu vergi meselesini çok daha detaylı bir şekilde konuşabiliriz ama temel meselemiz şu: Eğer bu ülkede altı ay arayla bir düzenleme yapılıyorsa, ya ilk yaptığınız düzenleme yanlıştı ya bugün yaptığınız düzenleme yanlış ya da siz zaten hep yanlış yapıyorsunuz demektir. Gerekçesini "pandemi" diye koymuşsunuz ama burada pandeminin mağdur ettiği sosyal kesimlere, toplumsal kesimlere dönük en ufak bir düzenleme yok. O zaman soruyoruz: Bu düzenlemeyle kimleri yeniden aslında ihya etmeyi planlıyorsunuz? Kimlerin faiz borçlarını, vergi borçlarını, vergi cezalarını, sicil aflarını sağlayarak onlara nasıl bir iltimas geçmeyi düşünüyorsunuz? Bunu da sanırım bütün halkımıza, bütün Türkiye toplumuna anlatmanız gerekiyor değerli arkadaşlar.

Diğer bir mesele, burada pandemi nedeniyle bu düzenlemeyi yaptınız. E, peki, soruyoruz: Pandemi nedeniyle bu düzenlemeyi yaptınız ve çok büyük oranda aslında -yanılmıyorsam- 157 milyar lira gibi bir vergiye af getiriyorsunuz, vergi cezasına af getiriyorsunuz ama buna karşılık esnafa vereceğiniz 4 milyarı da çok büyük bir lütufmuş gibi sunmaya çalışıyorsunuz. E, hani siz bütün bu düzenlemeyi pandemi gerekçesiyle yapıyordunuz; işte, geliri düşen, bir şekilde borcunu ödeyemeyen, vergisini ödeyemeyenler lehine bir düzenleme yapıyordunuz? O zaman soruyoruz: Bu 157 milyarlık vergi cezası kimindir? O zaman çıkın, bunu tek tek açıklayın. Eğer bu işçininse, eğer bu köylününse, eğer bu dar gelirlininse ve biz burada çıkıp sizi eleştiriyorsak, biz çıkalım ve gerçekten özür dileyelim ama eğer bu, 5'li müteahhit çetesininse, sizin yandaşlarınızınsa, her gün yanınızda tuttuklarınızınsa o zaman sizin, bu toplum karşıtı iktidarınıza dönük de bir öz eleştiri vermeniz ve bu toplumdan gerçekten özür dilemeniz gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, vergi barışını, vergi adaletini ve vergi ahlakını hep beraber konuşmamız gerekiyor ve bu Meclisin de gerçekten toplum lehine bir vergi düzenlemesine adım atması, buna aracılık etmesi gerekiyor. Bunun yolu yapısal bir düzenlemedir; palyatif çözümler değildir, restorasyon değildir. Baştan sona vergi kanununun çalışanlar, dar gelirliler ve emekçiler lehine gözden geçirilmesi ve bütün düzenlemelerin bir daha affa ve sorumlu vatandaşa yük çıkarmayacak şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor diyorum.

Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)