GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:87
Tarih:02.06.2021

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu kanun teklifinin gerçek yüzü ancak şöyle tanımlanabilir: Türkiye, ekonomik krizler tarihi olan bir ülke ve aynı zamanda darbelerin yaşandığı ve neredeyse on yılda bir darbenin yaşandığı bir ülke maalesef. Şimdi, bu, ekonomik krizin bir göstergesi ve aynı zamanda bu tablo, bu kanun teklifi ekonomik krizin başka bir anlatımıdır değerli arkadaşlar. Bir de buna bağlı olarak bütün bu krizlerin ana teması hâline gelen ve maalesef, ülkenin kuruluşundan bu yana çözülmeyen, bir şekilde çözümsüz bırakılan Kürt sorunu değerli arkadaşlar.

Şimdi, daha birkaç gün önce 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümüydü ve bu Meclis kürsüsünde bu darbeyle ilgili birçok şey söylendi. Bu darbenin arkasında her on yılda yaşanan darbelerle Türkiye tarihi darbeler tarihi hâline gelmiş durumda. Bu darbenin temel hedefi ve silsile hâline gelen bu darbelerin hedefi başta Kürtler ve demokrasi güçleridir değerli arkadaşlar. Her toplumsal çıkmazın olduğu aşamada Kürt kimliğinin inkârı, yok sayılması ve tarih sahnesinden neredeyse silinmek üzere kültürüne saldırının yoğunlaştığı ve diline, tarihine ve coğrafyasına ciddi bir şekilde saldırıların olduğu, ne yazık ki, herkes tarafından bilinen bir gerçek. Her darbe olduğu aşamada, her darbede bu meseleler gündeme getiriliyor ve ciddi bir şekilde saldırılar meydana geliyor. Bu saldırılar esasında 1913 yılından bu yana artarak devam ediyor fakat bu saldırıların ve mevcut olan bu darbelerin temel hedefi Türkleştirme politikaları ve bununla birlikte bir halkın bütün kültürünü ve varlığını yok sayma ve yok etmekle mükellef olduğu ortaya çıkan bir gerçek.

Bakın, değerli arkadaşlar, bu darbelerle ve bu mevcut olan yok saymalarla 12.211 köy ve kasaba ismi değiştirilmiş ve yok sayılmış. 4 bin dağ ve ırmak, coğrafi yer ismi değiştirilmiş ve yok sayılmış. 28 bin yer adının değiştirilmesi sağlanmış. Yine, bu 1960 darbesinden sonra Devlet Planlama Teşkilatının kurulması ve bu teşkilatla Kürt varlığının yok edilmesine ilişkin yeni bir politika üretilmiş. YÖK'ün kurulmasıyla -tırnak içerisinde- bilimsel çalışmalarla Kürt varlığı talan edilmiş. Mahkemeler vasıtasıyla davalara uydurma bilirkişi raporları aldırmak suretiyle mahkeme kararıyla yine bir halkın varlığı yok sayılmış. Tabii, bu yok sayma, şiddet ve aynı zamanda saldırı bitmiş mi? Asla bitmemiş. Ne olmuş değerli arkadaşlar? Bakın -sürekli bu kürsüde dile getiriyoruz ve dile getirmeye devam edeceğiz- 5 bin Kürt köyü ve Kürt yerleşim köyü boşaltılmış. Son dönemlerde 17 bin -faili belli aslında- faili meçhul cinayet işlenmiş ve işlenmeye devam ediliyor. Kırk yıla yakındır sürdürülen bir kirli savaş ve çatışma devam ediyor ve neredeyse devam ettirmeyle ilgili bir arzu söz konusu. Bitmek bilmeyen saldırılar silsilesi ve bu silsileler ne yazık ki resmî ideoloji. Bu devletin kuruluşuyla var olan, siyasi iktidarın değişmesiyle de mevcut olan bu ideolojinin Kürt halkının varlığına olan kastı asla yok olmamış ve devam ediyor. Kürt halkı bütün bu saldırıların farkında ve bilincindedir değerli arkadaşlar. Peki, çözüm ne olacak? Değerli arkadaşlar, çözüm Kürt halkının gerçek anlamda varlığını kabul etmekle ve gerçek anlamda onurlu bir barışla ancak mümkün olabileceğini düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)