| Konu: | Bitlis'in ekonomik sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 08.06.2021 |
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir kadim şehir; bir zaman İpek Yolu üzerinde bütün kervanların hanlarında konakladığı; kalesiyle, medreseleriyle, hanlarıyla, hamamlarıyla, köprüleriyle bir büyük kadim şehir ve bu şehir yıllardır çok büyük göçler verdi; bugünse mahzun, çaresiz, temel bir sorununu dile getirme, çözüm üretme gayreti içerisinde. Günlerdir Bitlis'in tarihî Ulu Cami'sinin önünde esnaf bir araya gelerek sorununu dile getirmeye çalışıyor. Neylersiniz ki hiçbir eylem olmaksızın sadece dertlerini anlatan Bitlis esnafının sözü dahi Valilik tarafından yasaklanarak kesildi.
Peki, nedir Bitlisli esnaflarımızın, vatandaşlarımızın sorunu? Sorun bu, değerli milletvekilleri. Şimdi, 2019 yılında ortaya çıkan Dere Üstü Islah Projesi diye bir proje Cumhurbaşkanlığı tarafından 2020 yılının sonunda onaylandı. Projenin adı çok iyi: "Dere Üstü Islah Projesi." Buna hiçbir Bitlisli karşı çıkmıyor, elbette Bitlis Deresi ıslah edilmeli, o tarihî güzellikleri olan köprüler açığa çıkmalı, Bitlis'in değerine değer katılmalı ama neylersiniz ki bu proje, Dere Üstü Islah Projesi olmasına rağmen, 700'e yakın esnafı, bunun yanı sıra camileri, okulları, birçok tarihî tesisi içine alan bir proje. Dere üstünde bunlar yok ama bu esnafın asıl problemi "Buraları bir ay içerisinde yıkın." tebligatları. Bu tebligatlar Çevre Bakanlığı tarafından esnafa tebliğ ediliyor. Ben aylar öncesinde Çevre Bakanına bir soru sordum -7 maddelik soru- "Bu dükkânların ve bu tarihî eserlerin niçin, hangi gerekçelerle yıkıldığının açıklanması..." diye. Bana verilen cevap çok ilginç, tek cümle, deniyor ki: "Bitlis Belediye Başkanlığının teknik raporunda Bitlis Deresi üzerinde inşa edilmiş olan binaların temelleri olmadığı için yıkım kararı var." Ya, Allah aşkına, 700 dükkânın, 2 caminin, Buğday Pazarı'nın, tarihî Kazımpaşa İlkokulunun hepsi bu derenin üzerinde mi? Bu derenin üzerinde çok sınırlı sayıda bina vardı, zaten bir kısmı yıkıldı. Bahsedilen, bahse konu olan dükkânların birçoğu dereye metrelerce uzaklıkta ama gelin görün ki bunların hepsi yıkım kapsamına alınmış. Niçin? Burada başka bir hesap var.
Bakın, değerli arkadaşlarım, burada sekiz yüz kırk yıllık Bitlis'in çok önemli bir camisi, Ulu Cami var; burada beş yüz kırk yıllık Hacı Beyihe Camisi var -tarihî bir cam- o da proje kapsamında, cumhuriyetle özdeş Kazımpaşa İlkokulu var; daha neler neler. Çok ilginç, bundan bir yıl önce "sokak sağlıklaştırma" ve "cephe giydirme" adı altında o bölgede iyileştirme yapılan binalar da bu yıkımın içinde. Ya, Allah aşkına, böyle bir proje varsa siz bu kadar masrafı niçin yaptınız, bu sokak sağlıklaştırmasını niye yaptınız, bu masrafları niye yaptınız? Daha da ötesi, PTT binası iki yıl önce yıkıldı, 2 katlı, Deprem Yönetmeliği'ne uygun ve bir de çelik konstrüksiyonla bina yapıldı, şimdi bu da yıkılıyor; bunların hiçbirinin izahı yok. Burada, Bitlis halkı, Bitlis esnafı mağdur ediliyor.
Şunu unutmayın değerli arkadaşlarım: Eğer şu hâliyle bu dükkânlar yıkılırsa, hiç kimseye boyun eğmeden, alın teriyle, Allah'tan rızkını bekleyen Bitlis esnafının ve Bitlis halkının vebali sizin yakanızdadır ve bu vebali asla ödeyemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, 700 dükkân bu ay sonunda yıkılacak. Peki, bu dükkân sahipleri nereye gidecek? Sözüm ona, bir kamulaştırma bedeli biçilmiş. Ya, taşıyacağınız 700 esnaf, şehrin merkezinden 15-20 kilometre uzak yerde, bu dükkânları nasıl yapacaklar, hangi parayla, hangi imkânlarla? Mümkün değil. Sadece ve sadece esnafı zor durumda bırakmak ve unutulmaya yüz tutan Bitlis halkını mağdur etmek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Başka bir şey, değerli arkadaşlar, Bitlis'te yıllar önce, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde tütüne kota getirildi, tütün bakım atölyeleri kapatıldı, üstüne üstlük sigara fabrikası özelleştirildi ve Bitlis ekonomisi âdeta çöktü. Ne oldu biliyor musunuz? 100 binin üzerinde Bitlisli hemşehrilerimiz Bitlis'i terk etmek zorunda kaldılar. Bir büyük göç dalgası yaşandı ve Bitlis'in 450 binin üzerindeki nüfusu 350 binlere düştü, 4 milletvekili sayısı 3'e düştü. Şimdi, eğer dikkate alınmadığı takdirde, tekrar böyle bir yıkım gerçekleştirilirse korkarım ki büyük bir göç dalgası Bitlis'te yeniden yaşanacak. Buradan sesleniyorum: Sayın Bakan, bu tebligatları lütfen durdurun, esnafın sesini dinleyin, kulağınızı kapatmayın. Niçin bu dükkânların yıkıldığının, bu tarihî eserlerin yıkıldığının gerekçesini teknik analizlerle, özellikle yapılacak olan incelemeler sonucunda... Ki bunların hiçbiri yapılmamış, bu raporda da bana verilen cevapta da yazılı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, biraz evvel iki dakika kullandırttığım için size de bu şansı vereyim.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Bu analizlerin hiçbiri yapılmadan yıkım kararı alınmış. Eğer yapılsaydı zaten bir yıl, iki yıl önce yenilenen, yeniden yapılan binaların yıkımı söz konusu olamazdı.
Bakın, değerli arkadaşlarım, Bitlis'teki bu eserler bugün yapılmış eserler değil, yüzlerce yıldır bu dükkânlar var. Bu dükkânlar, bu tarihî eserler Bitlis'in kış koşullarına, o metrelerce yağan karına, fırtınasına, tipisine, afetine boyun eğmemiş, dimdik bugünlere gelmiş. Gelin bu sevdadan vazgeçin, bilimsel araştırmalar yapılsın, bütün gerçeklik ortaya çıksın. Bitlis halkını yeni göçle mağdur etmeden...
Bitlis esnafını mağdur etmeyin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)