| Konu: | Abdurrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlu'nun vefat yıl dönümlerine ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 09.06.2021 |
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün Abdurrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlu'nu anmak için huzurlarınızdayım. Tabii, bugün aynı zamanda, bundan dört yıl önce Batman'da şehit edilen 22 yaşındaki Şenay Aybüke Yalçın öğretmenimizi de rahmetle anmadan buradan geçmek istemiyorum. Onu şehit eden kahpe terör örgütü ve onun mensuplarını lanetliyorum, kınıyorum. Alçak terör örgütünü kınamayanları da kınıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Vefatının yıl dönümünde Cahit Zarifoğlu'nun bir sözüyle başlamak istiyorum: "Burası dünya, ne çok kıymetlendirdik; oysa bir tarla idi, ekip biçip gidecektik." diyor. Şairin bu güzel sözü hepimiz için herhâlde nasihat olarak almamız gerekli olan bir husus. Vefat yıl dönümünde rahmetle andığım 2 şairin de ama Abdurrahim Karakoç'un bende ayrı bir yeri var; Abdurrahim Karakoç'la yirmi yıla yakın birlikte siyaset yaptık, onunla birlikte yol yürüdük. O bizim dava büyüğümüzdü. Onu burada rahmetle anmak, onu zikretmek benim için büyük bir şeref olur diye düşündüm ve onu anmak için buradayım.
Karakoç, 1932 yılında Kahramanmaraş Ekinözü'nde dünyaya geldi, 7 Haziran 2012 yılındaysa aramızdan ayrıldı.
Onun bir dizesi aklımızdan hiç çıkmaz: "Ben milletim uğruna adamışım kendimi/ Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir/ Zulüm Azrail olsa da hep hakkı tutacağım/ Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir." diyor rahmetli.
Büyük dava adamı, milleti için mücadele edip şiirleriyle büyük uyanışlara vesile olan değerli ağabeyimiz, şairler memleketi Kahramanmaraş'ın evladı; Türk halk şiirini kente taşımış, söz diziminde yenilikler ortaya koymuş, halk şiirinin son temsilcisiydi o. Devlet kapısına kimsenin gidemediği, hastane sıralarında beklendiği günleri ve Anadolu insanının hor görüldüğü dönemi şiirleştirmiş ve bu duygulara, Anadolu insanının duygularına tercüman olmuştur. Bunlardan, bazı şiirlerden kesitler vermek istiyorum sizlere.
İsyanlı Sükût şiirinde "Gitmişti makama arz-ı hâl için/ 'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını/ Bir azar yedi ki oldu o biçim/ 'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını./ Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş/ Sandım can evime döktüler ateş/ Sordum: 'Memleketin neresi gardaş?'/ 'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını." diyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Devlet kapısına gidip de orada hor görülmesine karşı milletin kendi hissiyatına tercüman olduğu şiiri.
Doktor Bey şiirinde ise "Tama vatandaşık, gardaşık tama/ Bunca pahılm'olur adam adama?/ Geldik ta sabahtan, kaldık akşama/ Yarına mümkün mü sıra tohdur beğ?" der. O, kuyrukların olduğu, sıraların olduğu günleri şiiriyle bize anlatmış.
Tabii, bunun haricinde çok daha güzel, Türk milletine özgü şiirleri var. Yemin şiirinde "Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan/ Bana zindan olur Maraş, Elbistan/ İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan/ Susarsam, hakkını helâl etmesin!" der.
Türk insanının gönlünde müstesna bir yere sahip olan merhum Abdurrahim Karakoç büyük Türk milletinin inancını, duygu ve düşüncelerini, sevincini, kaderini, hakkını hukukunu, derdini, ihtiyacını, çilesini şiirleştirmiştir. Milletine, vatanına, devletine, dahası yaradılış gayesine adamış bir söz ustası. Aynı zamanda bir mefkûre ve gaye insanı ve gönül adamı. Lambada titreyen alevi üşüten, aşkı kâğıda yazamayan, suları ıslatamayan Abdurrahim Karakoç'un yazıları, şiirleri, sohbetleri, yaşantısı, hâl ve tavrı ile düşünceleri, biz şahitlik ederiz ki hepsi rızayıbari içindi.
Türk-İslam geleneğinin öncüsü merhum Abdurrahim Karakoç'la yirmi yıla yakın bir beraberliğimiz oldu. Oğlum Emirhan'ın isim babası oldu. Merhum Karakoç'u şiir söyleşisi için götürdüğümüz Ordu'da herkes ona Mihriban'ı sordu ama Mihriban'la ilgili hiçbir şey söylememişti. Mihriban şiiri dillerden dillere destanlaşmıştı. Kısaca, her insana nasip olmayacak bir dostluk bizlere nasip olmuştu.
Merhum Karakoç ağabeyimizi tanıyan herkes şahittir ki, o, hayatını yaradılış gayesinin emrine amade etmiş ve yaradılış gayesine uygun yaşamıştır. Her zaman dik durmuş ve bu duruşuyla ilgili de bir şiirinde "İnsan kaçarsa itler saldırır emmi/ Dik duran insan iti yıldırır emmi/ Hele bir yiğitçe hücum eyle de gör/ İtler de sahibi de çıldırır emmi." der.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
METİN GÜNDOĞDU (Devamla) - Merhum Abdurrahim Karakoç sade, kısa, öz konuşması ve yazmasıyla, uzun ve boş sözleri sevmemesiyle, temiz kalbiyle, açık sözlülüğü ve açık yürekliliğiyle, cesur ve güvenilirliğiyle büyük Türk milletinin vicdanı ve öfkesi olarak tarihteki yerini almış, aramızdan ayrılmıştır.
Ona yakışan bir şiiriyle sözlerimi bitirmek istiyorum:
"Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin." diyor.
Rahmetli Karakoç'u vefat yıl dönümünde rahmetle anıyorum. O bu ülkenin büyük şahsiyetlerinden biriydi. Allah rahmet eylesin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)