GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:23.01.2013

MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarıyla ilgili birinci bölüm üzerinde partim adına söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, gene bir AKP klasiğiyle karşı karşıyayız. Bir temel kanun, 2 maddesi ihanet, 11 maddesi halkın lehine olabilecek bir macun karıştırılmış. Ama tabii ki televizyonun dışında bir saatte görüşüyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bir dakika Ali Bey?

Sayın Başkan, yani?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olalım. Sayın Hatibin sesi anlaşılamamakta.

Buyurun Sayın Uzunırmak.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, suç sübuta ermiştir. Suçlu ve ortakları birçok kez itiraf etmişlerdir. Daha 18.22'de AKP grup sözcüsü diyor ki: "Bugün Türkiye farklı etnik topluluklardan oluşuyor. Bu etnik toplulukların adını koymak gerekir. Adını koyduğumuz bu etnik toplulukların etnik temelde tanımlanmış ferdî ya da kolektif düzeyde birtakım hakları olabilir. Biz bu hakları ulus devletin üniterliğine ve değişmezlerine asla zarar vermeden tanımak istiyoruz ve böylece, bir toplumsal barış sağlamak; Türkiye'nin kanını emen, kaynaklarını sömüren, toplumsal barışı tehdit eden terör problemini ortadan kaldırmak istiyoruz." Rüyanız mübarek olsun. Böyle bir rüyada yaşayan ülke yok dünyada. Önümüzde Yugoslavya örneği var.

Değerli milletvekilleri, Yugoslavya halk olarak etnik temelde ve inanç temelinde anayasada egemenlik paylaşımlarını tanımlayarak Tito döneminde mutlu bir dönem yaşamıştır. Dünyadaki konjonktür ve birtakım meseleler o gün itibarıyla absorbe edilebilmiştir ama Tito'dan sonrası, Slav kökenli Sırplar, Slav kökenli Sırpların mensup olduğu Ortodoksluk; Slav kökenli Hırvatlar, mensup olduğu Katoliklik; Slav kökenli Boşnaklar, mensup olduğu inanç Müslümanlık. Ve maalesef bunlar birbirini nasıl katletmiştir, daha yakın tarihte yaşanmıştır.

İşte, bugün görüyoruz ki Çekoslovakya örneği önünüzde durmaktadır ama görmek isteyene; körlere ve hayal âleminde gezenlere değil. Çekoslovakya, Çek ve Slovaklardan oluşmuş, Havel'e gelinceye kadar birbiriyle münasebetleri sağlıklı bir şekilde yaşamış ama daha sonra etnik temelde bir bölünmeyi yaşamıştır. Siz kimi kandırıyorsunuz? Böyle bir rüyayla Türk milletini kandırabileceğinizi mi zannediyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, böyle mübarek bir günde, inancıyla, tarihî şuuru içerisinde beraber yaşamış? Bu kandil gününde böyle bir yasanın görüşülmesi bile ibretliktir değerli arkadaşlar. İnsan hakları, özgürlükler, demokrasi talepleri, vatandaşlık hukuku içerisinde değerlendirilir ve mütalaa edilir ama bu talepler eğer bir etnik kimlik, dinsel kimlik, mezhepsel kimlik tanımlanmasıyla, anayasaya bu tanımlamalar girdiğinde dünyanın yaşadığı şartlar bellidir ve bu bir egemenlik paylaşımı talebidir.

Bugün, parça parça görüştüğünüz birçok yasaları ele aldığınızda ve bu parçalardan tümüne gittiğinizde, esas talebin egemenlik paylaşımı talebi olduğunu göreceksiniz. Bugün, egemenlik paylaşımının geldiği noktada, AKP içerisindeki fikrî inisiyatifine güvendiğim arkadaşlarıma sesleniyorum, Parlamentodaki bütün milletvekillerine sesleniyorum: PKK'nın talepleri mi yanlıştır, PKK'nın talep ediş metodu mu yanlıştır?

Bugün, maalesef, Türk milleti "PKK'nın talep ediş metodu yanlıştır."a sürüklenmiştir psikolojik propagandayla ve Türkiye'yi bekleyen en büyük tehlike de budur.

Değerli milletvekilleri, AKP'nin devleti kuran iradeyle, felsefeyle olan düşmanlığı, karşıtlığı, kurumsal savaşı, maalesef Türkiye'yi -Türkiye'yle, devletle olan savaşının ortak olduğu- PKK'yla eş güdümlü bir savaşa yöneltmiştir. AKP devletle, kurumlarla, felsefeyle savaşmaktadır; PKK devletle, felsefeyle, kurumlarla savaşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu iradesi ve felsefesi dediğimizde, Amasya, Sivas, Erzurum kongrelerinden anayasalarımıza varıncaya kadar ifadesini bulan ve sizlerin de üzerine yemin ettiği, devletin varlığı ve bağımsızlığı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu gerçeğidir. Bu, bütün kongrelerde teminat altına alınmıştır ve bugün siz burada, egemenlik paylaşımından milletin bölünmez bütünlüğüne varıncaya kadar bazı yasal düzenlemeler yapıyorsunuz. Bu düzenlemenin iki maddesi de bunları içermektedir.

Sayın Başbakan "turnusol" dedi Diyarbakır için. Evet, değerli milletvekilleri, turnusol olmuştur Diyarbakır. Şemdinli'de alan hâkimiyeti tartışmasında Sayın Başbakan bir söz sarf etmiştir, demiştir ki: "Bayrak dikebildiler mi teröristler?" Evet, Şemdinli'de silahla, Peşmerge kıyafetleriyle PKK bayrak dikemedi belki ama Diyarbakır'da Peşmerge kıyafetleri yerine beyaz atkılar, silah yerine güvercinlerle, hastanenin önünde nazlı Türk Bayrağı indirildi ve PKK paçavrası asıldı oraya. Bu karartıldı, bu gösterilmedi. Evet, Sayın Başbakan, maalesef masum güvercinlerle ve temizliğin ifadesi olan beyaz atkılarla Diyarbakır'da paçavra göndere çekildi.

Şimdi sizlere sesleniyorum: Sütçü İmam'ı örnek verirsiniz. "Bayrağın, egemenliğin olmadığı yerde bir cuma namazı kılınmaz." diye Millî Mücadele'yi başlatan Sütçü İmam'ın adını üniversiteye verdiniz değerli arkadaşlar.

Şimdi, size konuşmalar dinleteceğim. Bu konuşmalardan sonra sizlere ve Türk milletine söyleyeceğim elbette ki bazı şeyler daha olacak.

Evet, dinleyin.

(Hatip, cep telefonundan bir ses kaydını dinletmeye başladı)

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - "AK PARTİ hükûmetleri olarak." diyor.

CELAL ADAN (İstanbul) - Alkışlayın, alkışlayın, Tayyip Bey konuşuyor.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - "Hiçbir zaman oturmayacağız." Sayın Başbakan söylüyor.

(Hatip, cep telefonundan bir ses kaydını dinletmeye devam etti)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bu nedir şimdi ya!

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Dinleyin, dinleyin.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Neyi dinleyelim? Senin bir sözün varsa söyle ya!

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Dinleyin, Sayın Bülent Arınç'ın Turgutlu konuşmasını dinleyin.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Senin bir sözün varsa söyle, lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ne var, Sayın Başbakanın ifadesini dinlemekten çekiniyor musunuz?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Biz onu inkâr etmiyoruz ki, burada bize dinletiyor.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bu konuya defalarca cevap verdik.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bir daha ver.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bizim, AK PARTİ olarak, siyaseten bir görüşme yapmadığımızı, bu görüşmelerin devlet tarafından yürütüldüğünü defaaten açıkladık.

(Hatip, cep telefonundan bir ses kaydını dinletmeye devam etti)

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Şimdi, sayın milletvekilleri, kendi sesinden dinlettim ki dinleyesiniz.

Şimdi, söz adam olanı bağlar. Adam olan sözüne bağlıdır. Şimdi, sorular soruyorum sizlere:

Değerli milletvekilleri, bu konuşmacıların sesini tanıdınız, sözlerini duydunuz. Konuşan efendiler, sözlerinize ve bugünkü yaptıklarınıza baktığımızda, biz şahidiz ne olduğuna. Bizim karşımıza çıktığınızda kendinizi nasıl hissedeceksiniz?

İki: Saygıdeğer milletvekilleri, bu sözleri sarf etmiş olanların bugün yaptıkları eylemler âdeta münafık nitelemesine götürecek niteliktedir. Bunlar sizin karşınıza geldiğinde bunlara inanmaya devam edecek misiniz?

Üç: Sizlere ve halka soruyorum: Bu sözleri sarf edenler ikinci el arabalarını satmak isteseler, arabalarının özelliklerini sizlere saysalar onların söylediklerine inanarak o arabayı alır mısınız, yoksa bir teknik heyeti götürüp arabayı kontrol mü ettirirsiniz? Ben bunlardan ikinci el araba bile almam. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, gömlek değiştirmekten felsefe değişikliğine giden yolun Sayın Başbakanı nereye götüreceğini ben bilemiyorum. Gömlek değiştirmekten felsefe değişikliğine gitti ortalık ama kendilerine hayırlı olsun, bu millet için hayırlı olmayacağı kanaatini taşıyorum.

Bu yasanın ilk 2 maddesine karşıyız, halkın lehine olan maddelerin yanındayız ve bu konuda AKP'nin içindeki kendisini milliyetçi tanımlayan arkadaşlarıma sesleniyorum, devleti kuran iradeye ve devletin kuruculuğuna her dem söyleyen değerli milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu yolda -bu karanlık bir yol-  sonu görünmeyen bu açılım politikasının nereye varacağı belli değil. Sonu anlatılmamış, görülmemiş bu açılım politikasının, karanlık yolun el feneri, aydınlatıcısı olmayın değerli arkadaşlar, bu kefaletleri yüklenmeyin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.