GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:91
Tarih:15.06.2021

CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, yaklaşık iki haftadır hem Adalet Komisyonunda hem de Genel Kurulda bazı yasalarda değişiklikleri konuşuyoruz, tartışıyoruz ama hem Anayasa Komisyonundan apar topar geçiriyoruz hem Genel Kurula getiriyoruz "Bir an önce nasıl bitiririz?" diyoruz, ondan sonra da hem komisyonlarda hem Genel Kurulda bir yılda aynı yasayı 3 sefer değiştiriyoruz. Bunu bırakmak lazım. Yine, o torba yasaların içerisine değişik maddeler sokuyoruz, ondan sonra, üç ay sonra tekrar değiştiriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu yasa teklifinde, evet, bizim de desteklediğimiz maddeler var ama bu olumlu maddelerin içinde, getirdiğiniz her kanun teklifinde mutlaka bu memleketin yargısına zarar verecek çok ciddi maddeler oluyor, biraz sonra değineceğim, bu kanun teklifinde de var benzer şeyler.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türk yargısının çok ciddi sorunları var. Türk yargısının sorunları böyle münferit yasalarda yapılan küçük değişikliklerle çözülmeyecek kadar büyüktür. Bir kere, ben ısrarla söylüyorum, dilimizde tüy bitti artık, eğer bir ülkenin yargısı bağımsız değilse o ülkede hukuk devleti iddiası yoktur. Eğer, bir ülkenin hâkimleri ile savcıları iktidarın yani yürütmenin tahakkümü altına sokulduysa o ülkede adalet yoktur. Türkiye'de maalesef, yargı da bağımsız değildir, Türkiye'de adalet de dağıtılmamaktadır. Övünerek söylüyoruz, "Devletin temeli adalettir." diyoruz. Eğer hâlâ bu ülkede, biz adaleti güçlendiremediysek o zaman devleti çürütüyoruz demektir, bunun temel sonucu budur.

Değerli arkadaşlarım, hepimiz, gelin, kabul edelim, bu ülkede hâkimlik teminatı yoktur. Bu ülkede hâkim, savcıların coğrafi teminatı yoktur. Eğer verdiği karara göre ertesi gün bir hâkim, savcıyı tayin ediyorsanız ya da hakkında, verdiği karar nedeniyle disiplin soruşturması açıyorsanız -hiç kimse kusura bakmasın- karşımıza çıkıp "Türkiye'de bağımsız ve tarafsız yargı var." deme hakkınız yoktur. Belki kendinizi kandırabilirsiniz ama bu millet artık kanmıyor, bu milleti ne olur kandırmayın. Gelin, bir sorunu çözmek istiyorsanız onun teşhisini koyun, "Türkiye'de yargı sorunludur." deyin, "Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsız değildir." deyin, ancak o zaman çözebilirsiniz. Yani şu maddeleri getirseniz ne olacak, getirmeseniz ne olacak? Bu maddeleri, bu yasaları kim uygulayacak değerli arkadaşlar? Hâkim, savcılar uygulayacak. Bağımsız olmayan bir hâkim, savcı bu yasaları doğru şekilde uygulayabilir mi? Ben ısrarla söylüyorum, birçok sorun kanunlardan kaynaklanmıyor, uygulamalardan kaynaklanıyor. Ne kadar iyi kanun çıkarırsanız çıkarın eğer uygulamada bağımsız bir yargı yoksa, bağımsız hâkim, savcılar yoksa hiç uygulamayın daha iyi. Çünkü o zaman daha çok zarar veriliyor, o zaman bu millet daha çok mağdur ediliyor.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, gelin, bu ülkede yargının sorunlarını çözeceksek böyle madde değişiklikleriyle değil, başta Anayasa değişikliğiyle başlayalım. Bakın "Yargı reformu paketi getireceğiz." diyorsunuz. Eğer böyle maddeler getirecekseniz getirmeyin, katkısı olmuyor. Bakın, 2009'dan beri özellikle, üç yılda bir yargı reformu paketi, her yıl kanun teklifleri ama yargıya güven bir türlü yükselmiyor, hâlâ yüzde 20'lerde duruyor. Ben "Yargıya güven yüzde 70'lerden yüzde 20'lere indi." deyince bozuluyorsunuz ama bakın, 2014 yılında o tarihte AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı olan şu andaki Adalet Bakanımız "Dün Yüzde 70'lerdeydi, bugün yüzde 20'lerin altına düştü." dedi. Bu gerçeği görmek lazım.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, özellikle, bu birinci bölümün 2'nci ve 3'üncü maddesi... Bakın, "Türkiye'de, evet, yargının sorunları var, yargı bağımsız ve tarafsız değil." diyoruz ama o tarafsız ve bağımsız olmayan cumhuriyet savcılarının üstüne getiriyorsunuz, bir kişiyi oturtuyorsunuz.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Tek savcı sistemi.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Tek adamın tek savcı sistemi.

RAFET ZEYBEK (Devamla) - Ben yine bu kürsüden ısrarla söylüyorum "Şu kişileri güçlendirmeyin, kurumları güçlendirin." diye, şimdi 81 başsavcıyı güçlendiriyorsunuz, bütün yetkileri veriyorsunuz, savcıları onun tahakkümü altına sokuyorsunuz; yapmayın değerli arkadaşlarım.

Bakınız, iddia makamının -arkadaşlar, özellikle hukukçu arkadaşlara sesleniyorum- içtihat yapma yetkisi yoktur. Biraz önce şahsı adına konuşan AK PARTİ'li değerli milletvekili arkadaşımız dedi ki: "Ya, dolandırıcılıktan savcının biri dava açıyor, biri açmıyor." Öyle olacak zaten. Değerli arkadaşlar, Yargıtayda dairenin biri bir karar verir, biri bir karar verir. Kim birleştirir onu? Yargıtay Genel Kurulu birleştirir. Yani, şimdi, Yargıtay Genel Kurulunun yaptığını sen başsavcıya vereceksin. Savcılara diyecek ki: "Dolandırıcılıktan şöyle olursa açın, şöyle olursa açmayın."

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Thodex'e dava açmayacaklar yani.

RAFET ZEYBEK (Devamla) - Etmeyin, etmeyin; içtihat yarattırmayın! Eğer illaki burada bir değişiklik yapmak istiyorsanız -bakın, çok samimi önerimdir- "Şeklî denetim yapar." deyin, "Şeklî denetim yapar başsavcılar." deyin ve şunu kabul edin: Değerli arkadaşlarım, savcılar da bağımsızdır yani idari anlamda bağımlıdır ama görev anlamında yani hukuk anlamında bağımsızdır. Eğer birilerinden emir alacaksak o zaman, yani ne olacak ki? Ha, şöyle yapın: Yine çok ısrarcıysanız savcı yardımcılığını getirin, yardımcı savcılar olsun. Bakın, inanın, uygulamadan gelen bir insan olarak söylüyorum: O kadar çok sorun olacak ki iddia ediyorum, değiştirmek zorunda kalacağız ama yapmayın, bu yasaları sık sık değiştirmeyelim. Sık değiştirilen yasalar bu millete güven vermez. Gerekli araştırmayı, gerekli özeni, gerekli incelemeyi... Diyorsunuz ki: "Yargıtayın şöyle kararı..." Ya, bilim insanlarının da farklı düşünceleri var. Gelin, çekin bu yasayı, tartışalım, her yönüyle araştıralım. Ama göreceksiniz, bakın, göreceksiniz, başsavcılar orada tek savcı olacak, tek.

Bakın, daha maddelere geçmedik, şu iki maddeyi çekelim, tekrar daha uzun süre tartışalım ama zaten yeterince bağımsız olmayan savcıları iyice bir kişinin şeyi altına sokmayın ya. Yani idari denetim ile hukuki denetimi karıştırmayalım. Hukuki denetim yaptırmaya başlarsak savcılara, inanın, savcılar hiçbir şey yapmaz. Şimdi bas bas bağırıyoruz "Savcılar niye oturuyor, niye susuyor, niye harekete geçmiyor?" diye. Değerli arkadaşlarım, bakın, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 160'ıncı maddesinde de şöyle diyor: "Başsavcı" demiyor, cumhuriyet savcıları bir ihbar, şikâyet aldığı anda yani bir suç iddiasını öğrendiği anda harekete geçer. Şimdi kim geçecek harekete? O suçu öğrenen başsavcı geçecek değil mi? Savcının geçme hakkı yok. Başsavcı "Geçme." derse geçmeyecek "Geç." derse geçecek. E, şimdi zaten bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Bakın, bunu uygulamada, daha doğrusu, fiilî durum... Türkiye'de çok yaygınlaştı "Ya, fiilî bir durum var." Arkadaşlar, bakın, bu fiilî durumlarda çok sıkıntı da yaşanıyor. Örnek olarak veriyorum: Cinayet Büroda görevli 2-3 savcı var, soruşturma yapıyor, başsavcı "O dosyayı bana gönderin." diyor, daha doğrusu, "O dosyada şöyle yapın, soruşturmayı böyle yapın." diyor, o zaman savcı diyor ki: "Al, sen yap." Şimdi biz bu duruma diyoruz ki: Yasaldır bu, istediği gibi müdahale eder, istediği şekilde yönetir, "İstediğin soruşturmalarda şundan dava açacaksın." diyebilecek yani cinayette diyecek ki: "Davayı hırsızlıktan aç." Yani abartıyorum ama böyle değişiklik yapacak. "O dosyaya sen bakmayacaksın, ver, ben bakacağım." diyebilecek. Arkadaşlar, yapmayın, bakın, bu gerçekten çok ciddi sorunlar oluşturur.

Bir de şu fiilî durumlara yasal kılıf bulmak çok tehlikelidir yani fiilî durum şudur: Fiilî durum hukuksuzluktur, eğer hukuksuzluğu hukukun içine sokarsanız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Zeybek.

RAFET ZEYBEK (Devamla) - ...orada bana adaletten de söz etmeyin, bağımsızlıktan da söz etmeyin. Gelin, o zaman "Türk yargısını çökertelim." derseniz yapalım bunu ama hâlâ biz diyoruz ki: "Ya, bu Türk yargısını güçlendirelim, milletin yargısı yapalım." Ben zamanında çok mücadele ettim, dedim ki: "Bu, bu milletin yargısıdır, cemaatin yargısı olmaz, yürütmenin yargısı olmaz, grupların olmaz, mafyanın yargısı olmaz." E, şimdi, bakıyoruz hepsinin yargısı var. Yürütmenin yargısı var, mafyanın yargısı var; devletin o güçlerinin içine, yasamanın içine mafya giriyor, yürütmenin içine mafya giriyor, yargının içine mafya giriyor.

Değerli arkadaşlarım, yapmayın, bu memlekete yazık etmeyin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)