| Konu: | CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 23.01.2013 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının Adalet Komisyonunda görüşülmesi sırasında "ana dilde savunma hakkı" olarak bilinen tasarıya Yargıtay Hâkimi Kemalettin Eren şu uyarıda bulunmuştu: "Ana dilde savunma yapmak isteyen sanığın il adli yargı adalet komisyonu listesinden tercüman seçmesinin doğru olmayacağını, sanığın tercüman ücretini kendisinin karşılamasının da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu belirtmişti. "Şayet tasarının böyle geçmesi hâlinde kendi elimizle AİHM'de boşu boşuna tazminat ödemek zorunda kalırız." demişti.
Değerli milletvekilleri, bugün Meclise getirilen ve "ana dilde savunma hakkı" olarak nitelendirilen bu tasarının yasalaşması hâlinde birçok sakıncalarla karşılaşılacağını belirtmek istiyorum. Her şeyden önce yargılamanın resmî dil Türkçe yapıldığı, iddianame dâhil mahkemeye sunulan her türlü resmî yazışmanın Türkçe olduğu, hâkimlerin, savcının ve avukatların Türkçe konuştuğu bir mahkemede, Türkçeyi belki de orada bulunan herkesten daha iyi konuşan birinin sırf siyasi saiklerle veya baskılar neticesinde ana dili olduğunu iddia ettiği başka bir dilde savunma yapmak istemesi dolaylı olarak savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelmektedir.
Unutulmamalıdır ki mahkemeler politik mücadelelerin değil, hukuksal mücadelelerin yapıldığı platformlardır. Görünen o ki artık hukukiliğini kaybetmiş ve tamamen siyasi talep hâline gelmiş ana dilde savunma düzenlemesi, hem ceza adaleti sistemimizi olumsuz etkileyecek hem de teröre karşı yürütülen mücadelede birtakım olumsuzluklara yol açacaktır. Her ne kadar bu değişikliğin bir taviz olmadığı ısrarla vurgulansa da sürdürdüğü şiddet stratejisini başka hamlelerle de desteklemek isteyen bölücü terör örgütü bu değişikliği kendi hanesine önemli bir kazanım olarak kaydedecektir.
Değerli milletvekilleri, bugün sizden ana dilde savunma isteyenler kendi kurdukları sözde mahkemelerde hangi dilde yargılama yapmaktalar? Sizlere, PKK tarafından Diyarbakır'da yapılan, onların yapmış oldukları bir mahkemenin örneğini göstermek istiyorum. O mahkeme Amed eyaleti Andok Yüksek Askerî Mahkemesinde görülen bir davanın iddianamesi ve görüşüldüğü davadır. Bakın, burada kimlerin yargılandıkları belli. Kodu Selahattin, adı soyadı Mustafa Yıldırım. Neymiş? Takım komutan yardımcısıymış. "Karker" kod adlı Vahit Dalar manga komutanıymış. Bunlar yargılanmışlar fakat ilginçtir ki PKK'nın yaptığı bu yargılama tamamen Türkçedir ve daktilo edilmiştir. Dolayısıyla, kim kimden ne istemektedir, siz ne yapmaktasınız? Bunları bu şekliyle düşünün. Bakın, bu bir gerçek belge, kendi yaptıkları bir mahkemenin tutanakları, daktilo edilmiş ve Türkçedir. Siz ne yapıyorsunuz? Hangi saiklerle bu dili, ana dilini savunma içerisine sokuyorsunuz ve hukuki bir dil hâline getiriyorsunuz, bunu izah edemezsiniz; ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde izah edersiniz ne Türkiye Cumhuriyeti kanunları çerçevesinde izah edersiniz ne de Anayasa çerçevesinde izah edersiniz. Aslında bununla ilgili olarak yapacağınız şey şudur: Yarın torunlarınıza ve çocuklarınıza nasıl cevap vereceğinizi şimdiden düşünmeye başlayın. Bu, bir gerçekliktir.
Değerli milletvekilleri, görülen o ki artık hukukiliğini kaybetmiş ve tamamen siyasi talep hâline gelmiş ana dilde savunma düzenlemesi hem ceza adaleti sistemimizi olumsuz etkileyecek hem de teröre karşı yürütülen mücadelede birtakım olumsuzluklara yol açacaktır. Her ne kadar bu değişikliğin bir taviz olmadığı ısrarla vurgulansa da sürdürdüğü şiddet stratejisini başka hamlelerde desteklemek isteyen terör örgütüne önemli bir güç verecektir.
Bakın, Diyarbakır'da yapılan törenler? Bana söyler misiniz, birisi Antep'te, birisi Tunceli'de bir tanesi de Mersin'de neden Diyarbakır'a gönderdiniz? "Efendim, tekrar Habur yaşanmadı." diyorsunuz, bayrağın indirilmesi ve Türk Bayrağı'nın indirilip hem de hastane? Gönderdeki 3 tane bayrak yerine PKK paçavrasının asılmasını nasıl izah edeceksiniz? "Hiçbir olay olmadı." diyorsunuz, bu bile yeterli. Siz bayrağın indirilmesini kabul edebiliyorsanız vicdanınızda bunu kabul edin?
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.