| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.06.2021 |
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 267 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, insanlığın ortak mirası olan düşünürlerden Montesquieu, "Kanunların Ruhu Üzerine" eserinde şu ifadeleri kullanıyor: "Yargılama gücü yasama gücüyle birleşirse vatandaşların canı ve özgürlüğü üzerinde sahip olunan güç keyfî hâle gelecektir zira hâkim, bu durumda yasa koyucu olacaktır. Yargılama gücü ile yürütme gücü birleşirse hâkim bir zorbanın gücüne sahip olabilecektir." Burada hâkim yerine savcı diyebiliriz, hapishane müdürü diyebiliriz, pek çok makam ve mevkiyi zikredebiliriz. Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte yargı gücü üzerinde yasama gücünün ve yürütme gücünün hâkimiyetinin her geçen gün arttığını görmekteyiz. Cumhuriyet başsavcılarının diğer savcılar üzerindeki gücünün artırılması da bunun bir tezahürüdür, bir örneğidir. İnfaz kanunlarını da bu bağlamda okumak gerekmektedir.
1'inci maddeyle denetim ve inceleme süreçlerinin güçlendirildiğini görüyoruz ki bu olumlu bir gelişmedir ancak Montesquieu'nünde ve işaret ettiği üzere, istediğiniz kadar kanun yapın, anayasa düzenleyin, işin uygulamasındaki zihniyet değişmediği sürece insan haklarının korunması asla mümkün olmayacaktır. Bir avukat babası olduğum için az çok süreçleri bilmekteyim; bazı cezaevleri ayrı bir cumhuriyet durumundadır, her cezaevinde kanunların uygulanması, hakların verilmesi maalesef farklı olmaktadır, farklı suçlara farklı muameleler yapılmaktadır. İşini layıkıyla yapan müdür ve personelimizi tenzih ediyorum ama bu konuda çok fazla şikâyet almaktayız. Türkiye, sürekli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılan davalarda tazminat ödemeye mahkûm edilmektedir. Hazreti Ali'nin tarihe geçen veciz sözünde olduğu gibi, devletin dini adalettir, adaletin kılıcının bir tarafı kör, bir tarafı keskin olmaz ve olamaz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde insan haklarının korunması her geçen gün daha zor hâle gelmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, geçtiğimiz haftalarda Ankara'nın Balâ ilçesinde bir ziyarette bulunduk, İl Başkanımız, İlçe Başkanımız ve partililerimizle 7 köyü ziyaret ettik; tarlalara girdik, çiftçilerle sohbet ettik, gördük ki yağmur oranlarının düşüklüğü ve zamanlaması çiftçiyi mağdur etmiştir, kuraklık baş göstermiştir. Ankara'nın pek çok yerinde ekinler yanmış, yanmayanlar da biçerdöver giremeyecek kadar cılız kalmış durumdadır. Ziyaretimizde bu işlerden dertli bir çiftçi kardeşimiz bana geldi, sarıldı ve çaresizlikten olsa gerek, gözyaşlarını da tutamadı. "800 dönüm toprak ekiyorum, gururum inciniyor, çok zor durumdayım." diye feryat etti. "Sulama masraflarını karşılayamıyorum. Hayvanları ekili araziye, otlatmaya sokmak zorunda kaldım. Bari hayvanlar aç kalmasın." dedi. Çiftçinin gözyaşlarına boğulmasına sebep olanlar utanır mı acaba? Ben hiç sanmıyorum. Gözyaşı dökmeyi bırakın "Aç varsa doyurun." diyecek bir kayıtsızlığa, aymazlığa erişmiş durumdadırlar.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Doğru söyle ya.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - İlk sandıkta çiftçinin gözyaşlarında ve oy kullandıkları sandıkta boğulacaksınız "Doğru söyle." diyen kardeşim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hiçbir tane doğruları söylemedin.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, Balâ ve çevresinde çok verimli topraklar var. Tek yapılması gereken, kapsamlı bir bölgesel sulama planıdır. Balâ örneğinde anlattığımız kuraklık bütün Orta Anadolu'nun içinde bulunduğu bir afettir. İktidar kuraklığı afet kapsamına alarak hareket etmelidir. GAP bitirilmeli ve GAP gibi pek çok yeni proje üretilmelidir. Akkoşan Sulama Projesi'ni tamamlamak, hayata geçirmek ve genişletmek çok mu zordur? Kanal İstanbul'a milyarlarca lirayı gömmeye niyetlenen iktidar, Akkoşan gibi, çiftçinin çaresizliğine son verecek küçük projeleri neden görmezden gelmektedir? Ben Balâ'da, Haymana'da, Polatlı'da gözyaşı döken çiftçinin yanındayım; Afşar'da, Suyugüzel'de, Çiğdemli'de, Belçarşak'ta kara kara düşünen çiftçinin tarafındayım ve yanındayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Teşekkür ederim.
İYİ Partinin tarafı ve safı belli. Ya siz kimin tarafındasınız? Ben söyleyeyim: Siz Kanal İstanbul'u, vatan topraklarını peşkeş çektiğiniz Katarlıların, Doğu Türkistan'da soykırım yapan Çinli şirketlerin tarafındasınız. Vallahi de billahi de milletimiz bunu görmektedir, idrak etmektedir ve size ilk sandıkta cevabını verecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)